Kanaate dayalı tıp ya da balık ilaç olsaydı
pixabay
İllerin, ilçelerin, ülkelerin istatistikleri ilaç prospektüslerine benzer. Kullanma klavuzu değil anlama kılavuzudur. Layıkıyla anlamak bilmeyi gerektirir: Bilmeden anlamak, anlamadan bilmek ne mümkün! Bu istatistikler genelde ulaşılabilir verilerdir, lakin değerlendirebilmek için alanında uzmanlaşmak ya da ilgili uzmanlık alanlarının değerlendirmelerine kulak vermek gerekir.
Söz konusu ilaç olunca, prospektüsü anlaşılır kılmak için hekime gereksinim vardır: Yokluğunda ya da inkarında ‘paranoya’ ya da toptan ret uzak ihtimal değildir. Günümüzde gerek matbuat gerekse görsel basın ve sosyal medyada ‘bestseller’ olmanın yollarından birisi bu alanda olabildiğince paranoyaya zemin yaratmaktan geçiyor.
Misal, bir ülke ‘prospektüsü’ olarak Türkiye’de güven endeksi on yıllardır yüzde 12 civarında. (Türkiye Değerler Atlası). Yani toplumun yüzde 88’i için ortak nokta güvensizlik. İşte bu güvensizlik bağlamında en ‘bereketli’ alan sağlık.
Evleniriz; nikah memuru ‘hastalıkta sağlıkta bir ömür boyu eş olarak kabul ediyor musunuz?’ der. Bayram olur; dünün kartpostallarına, bugünün sosyal medya mesajlarına ‘sağlık, huzurla nice bayramlara’ yazmadan olmaz. Bir tanışımızla ayaküstü karşılaşmalara on saniyede iki cümle sığdırırız: ‘N’aber?’, ‘İyilik, sağlık’.
Hasılı, güvensizlik kadar sağlık da coğrafyamızın ortak buluşma alanı. Güvensizliğin sığ sularında hekimlik daha da zorlaşmakta. Yüzde 88’lik güvensizlik ahvalinde hekimin rolü güven vermek: İlaca, tedaviye, tanıya, yaşama... Aynı alanın yeni ‘bestseller’ sırrı ise güvensizliği tıpta sınamak, derinleştirmek, gerçeklikle bezenmiş komplo teorilerini güvensizlik ile paranoya arasında kılcal damar kılmak...
Ülke istatistiklerine ilaç prospektüsü gibi baksaydık bizim buralarda ne olurdu? 18’ini aşan bir yolunu bulup çekip gitmez miydi, ilaç misali terk etmez miydi?
Modern tıbba eleştirel yaklaşmakla ona cephe almak arasındaki uçurum derin. Bu ikinci alanın ünlülerini “yaşam savunma alanlarında” pek görmeyiz: Bergama Altın Madeninde, Soma’da, Kaz Dağları'nda hiç rastlamayız onlara. Bilimsel verileri halkla paylaştıkları için yargılanan bilim insanlarının, Onur Hamzaoğlu, Bülent Şık’ın ve diğerlerinin mahkeme salonlarında da yoktur onlar.
Son dönemlerde ilaç kötüye kullanımı başlığına yeni bir başlık daha eklendi: İlaç prospektüslerini kötüye kullanmak. İlacın kötüye kullanımı genellikle bir bağımlılık türüdür ve tıp dışında bir pazar oluşmuştur ne yazık ki. İlaç prospektüs bilgilerini kötüye kullanmak ise çağın yeni sektörü: Kalemşörleri ünlenirken yarattıkları tahribat modern tıbbın uzağındaki uygulamaları ve reçete dışı müstahzarları büyük bir sektöre evirir.
Misal, kılçıklı bir balık ilaç olsaydı prospektüs zorunluluğu olacaktı ve en azından metin şunları içerecekti: Kılçığın boğaza kaçma ve asfiksi riski, alerji yapma olasılığı, bayatsa besin zehirlenmesi ile hastanede yatışı gerektirebileceği, hiperürisemisi olanlarda böbrek taşına meyli artırabileceği, küçük çocuklarda kılçığın ölüme yol açabileceği, hızlı çalışan tiroid hastalığı olanlarda içerdiği iyot nedeni ile çarpıntı yapabileceği ve hatta rol aldığı tiroid krizi ile ani ölüme yol açabileceği, kirli denizlerden avlandıysa ağır metal zehirlenmesi riski olduğu vb...
Oysa balık ilaç gibi prospektüsle satılmaz.
Şimdilerde birileri ekran karşısına çıkıp "modern tıbba ve tedavi yöntemlerine" rahatlıkla saldırırken şöyle demekte: "Bana inanmıyorsanız ilacın prospektüsüne bakın, orada da yazıyor". Toplumcu tıp anlayışının insanı merkeze alan eleştirel tutumu ile neoliberalizmin sularında "modern tıbbı karalama" için ilaç prospektüslerini kötüye kullanım aynı şey değil. Elbette balık ilaç, ilaç da balık değil. Ama bilimin olanaklarını, şeffaflığını, hesap verebilirliğini, kanıta dayalı oluşunu bizzat kendisine karşı bumeranga evirmeye teşne olanlara da "o kadar da değil, dur biraz" demenin vakti geldi de geçiyor. Sağlık alanının bu yeni söylevcileri kanıta dayalı tıbbın yerine kanaate dayalı bir tıbbın inşasına soyunuyorlar. Ve halklar için en az sağlığı metalaştıran cenah kadar zararlılar.
Sağlıcakla kalın.
- Barış kokusu: Ege denizi 09 Aralık 2024 04:53
- İnsandan inşaata demir eksikliği 02 Aralık 2024 04:48
- Bir davayı seyretmek: Başka bir sağlık sistemi mümkün 25 Kasım 2024 04:43
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00
- Koruyucu sağlık hizmetleri: Önlenebilir her ölüm cinayettir 07 Ekim 2024 04:55
- Koku ve hafıza 30 Eylül 2024 04:26
- Yapay zeka insan haklarından neden korkar? (1) 23 Eylül 2024 04:29