Blok, CHP ve ana muhalefet rolü
Tutuklu vekiller konusunda takınacakları tavırla hem CHP hem Blok zor bir sınav verecekler. Blok, Hatip Dicle konusundaki tutumu ile CHP ile kıyaslandığında bir adım önde gözüküyor. KCK tutuklusu vekiller ve Ergenekon ile ilişkili davalardan tutuklu olanları karşılaştırmak elbette isnat edilen suçlar açısından mümkün değildir. Ancak seçilme hakkı ve yargı-siyaset ilişkisi açısından birbiri ile kıyaslanabilir bir durumdan söz ediyoruz.
Sabih Kanadoğlu’nun aylar öncesinden yaptığı uyarı ve yorumlar fiilen gerçekleşti. Cumhurbaşkanının seçimi konusunda 367 şartı aranması işle ilgili yorumuna tepki gösterenler bu kez Kanadoğlu yorumunu çok hukuki bulmuş gözüküyorlar.
Seçim sürecinde değil iki yanlıştan bir doğru çıkarmayı, yanlışlar zincirinden adalete ulaşmayı uman bir YSK algısı ile karşı karşıya kaldık. Ancak bütün suçu YSK üzerine yıkan analizler yapmak da siyaset kurumunun sorumluluğunu örtme niyeti taşımaktadır.
İfade özgürlüğünü terör suçu sayan yasaları değiştirmeyen iktidar partisi “Ne yapalım yargının tercihi” söylemi ile bu işin içinden sıyrılamayacak.
İşte bu tablo karşısında Haberal ve Balbay konusunda CHP yönetiminin sergileyeceği tutum son derece belirleyici olacaktır. Ölen ölür kalan sağlar bizimdir anlayışı ile yola devam etmek isteyen bir CHP için kurultay kargaşalarından başka bir gelecek beklemek imkansızdır.
Aynı şey Blok için geçerlidir. Dicle konusunda ve muhtemelen KCK tutuklusu diğer vekiller konusunda geri adım atılması ciddi bir güven kaybına neden olacaktır. Türkiye devletinin “Önce kaybettirip sonra buldurarak sevindirme” politikasına karşı çok daha köklü bir muhalif tutum Türkiye siyasetinin geleceğini şekillendirecektir.
Ne pahasına olursa olsun Meclise girilsin söylemi, muhalefetsiz bir siyaset dizaynına hizmet etmekten başka hiçbir işlev görmeyecektir.
İş formül bulmaya geldiğinde Türkiye hukuk düzeninin buna gayet elverişli olduğunu daha önceki uygulamalardan biliyoruz. Yeter ki iktidar buna niyet etsin.
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüzsüzlük seferberliği
“Vergide adalet” sözünü ağzından düşürmeyen Maliye Bakanı Şimşek’in başlattığı seferberlikten yine sermayeye kıyak çıktı. Bütçede sermayeden alınacak 2.2 trilyon TL vergi gelirinden vazgeçen iktidar, trilyonlarca liralık gelir elde eden 100 şirketin, 62.5 milyar liralık vergisini erteledi. Yüksek enflasyon nedeniyle Türkiye’nin en zenginleri listesinde yer alan patronların ödeyeceği vergi kuşa dönecek.
Borsa İstanbul’da işlem gören ve 2024 yılında 3.6 trilyon TL gelir elde eden 100 büyük şirketten 62.5 milyar TL tutarında vergi tahsil edilmedi.
Türkiye’nin en zengin 10 ismine ait sadece 8 şirketin toplam 18 milyar TL’lik vergi borcu ertelendi.
Çevre Bakanı Kurum’un Emlak Konut Genel Müdürlüğü döneminde özelleştirilen Emlak Konut’tan tahsil edilmesi gereken 6.9 milyar TL tutarında vergi alacağı ertelendi.

Renault işçilerine kayyım atandı

Koç’un Bıçakçılar’ında; düşük ücret, mobbing, çifte standart…

Gençler gelecek kaygısı ve çetelerin cenderesinde

Evrensel'i Takip Et