20 Şubat 2020 00:24

Kriz intiharları

Kendini yakan kişiye müdahale edenler

Fotoğraf: DHA

Paylaş

İktidar çevreleri her ne kadar ısrarla inkar etmeye ya da yok saymaya çalışsa da, Türkiye ekonomisinde uzun süredir ağır bir ekonomik kriz yaşanıyor. İşsizlerin, geçim sıkıntısı yaşayanların, borcunu ödeyemeyenlerin ve işsiz kalma korkusuyla çalışan emekçilerin sayısı her geçen gün artıyor.

Türkiye’de işsizliğin istikrarlı bir şekilde artmasının kaçınılmaz sonucu olarak güvencesiz istihdamın yaygınlaşması, aynı işi yapanlar arasında ciddi ücret farklılıklarının oluşması, sağlık ve sosyal güvenlik hakkının sınırlandırılması vb. gibi pek çok neden, işçilerin yaşadığı ekonomik sorunları büyütmeye ve geleceğe ilişkin korkularını tek başına karşılayabilmelerini giderek zorlaştırmaya başladı.

Erdoğan ve ekonomi yönetiminin ülke ekonomisine ilişkin iyimser açıklamalarına rağmen ekonomide yaşanan durgunluk, artan işsizlik ve hayat pahalılığının etkisiyle derinleşen geçim sorunu, son dönemde ekonomik krizden kaynaklı intiharların ve intihar girişimlerinin belirgin bir şekilde artmasına neden oldu. Çalışma ve yaşam koşulları giderek ağırlaşan milyonlarca işçinin yaşadığı ekonomik sorunlar, geleceğe ilişkin korkularını tek başına karşılayabilmelerini giderek zorlaştırıyor.

Ekonomik kriz dönemlerinde yaşanan intiharlar ve intihar girişimlerinin temelinde ekonomik krizle birlikte artan işsizlik, milyonlarca ailenin yaşadığı geçim sıkıntısı nedeniyle yaşam dengelerinin altüst olması, hayat pahalılığı, boşanmaların artması, borçların ve faturaların ödenememesi vb. gibi pek çok neden sayılıyor. Krizin yarattığı ekonomik etkiler ve bu etkilere bağlı olarak ortaya çıkan belirsizlik, bireylerde ruh sağlığı bozukluklarına, stres, depresyon ve umutsuzluğa yol açarak intihar eğilimini güçlendiren bir rol oynamaya devam ediyor.

Modern sosyolojinin önemli isimlerinden Emile Durkheim, insanların bozulan bir düzende, kendi yaşamlarının bir kargaşa haline dönüştüğü hissine kapılmaları ve bu hisle başa çıkamamaları nedeniyle dengelerini yitirdiklerini belirterek bu tür intiharları ‘anomik intihar’ olarak tanımlıyor. Toplumsal yaşamla birlikte kişisel yaşam dengesinin altüst olmasının, insanların çözüm olarak intiharı seçmesinde belirleyici olduğunu söylüyor.

Türkiye’de yaşanan ekonomik krizlerin de özellikle işçilerin intihara sürüklenmesinde belirleyici olduğu görünüyor. İktidarın uyguladığı ekonomi politikalarının yarattığı yoksulluk ve işsizlikle birlikte yaşanan çaresizlik durumu, bireylerin intihar eğilimini belirgin bir şekilde artırırken özellikle işçileri intihara sürükleyen temel etkenler arasında yer alıyor. Ancak bu durumun TÜİK’in yayımladığı intihar verilerine yeteri kadar yansıdığı söylenemez.

2002-2018 yılları arasında Türkiye’de 50 bin 378 kişi hayatına son vermiş. Resmi verilere göre aynı dönemde intihar edenlerin 10 bin 887’i hastalık, 5 bin 318’i aile içi sorunlar, 4 bin 481’i geçim sıkıntısı, 1004’ü ticari başarısızlık, 2 bin 412’si aşk ve istediği ile evlenememe, 3 bin 896’sı diğer nedenlerle intihar ederken, 21 bin 256 kişinin neden intihar ettiği belirlenememiş.

TÜİK verilerine göre Türkiye’de intihar olayları, nedenleri itibariyle incelendiğinde hastalık nedeniyle intiharlar ilk sırada yer alırken aile geçimsizliği en belirgin ikinci neden olarak karşımıza çıkıyor. Ekonomik kaynaklı nedenlerin üçüncü sırada yer alması dikkat çekici. Ekonomik kriz dönemlerinde yaşanan intiharların önemli bir bölümünün farklı nedenler gerekçe gösterilerek üzerinin örtülmeye çalışılması boşuna değil.

İktidar temsilcileri tıpkı ekonomik krizi yok saydıkları gibi, yaşanan intihar vakalarında intihar edenleri suçlayarak, intiharların asıl nedeninin ekonomik kriz değil, intihar edenlerin yaşadığı psikolojik sorunlar olduğuna ikna etmek için bütün olanaklarını seferber etseler de savundukları düzenin nasıl hızla çürüdüğünü gizlemeyi başaramıyorlar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa