Küresel ekonomide korona paniği
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/156975.jpg)
Fotoğraf: AA
Geçtiğimiz yılın son çeyreğinde yurt dışındaki genişlemeci duruşun ülke olumlu ekonomisine olumlu yönde yansıdığını gördük. Burada iki detay ön plana çıkmaktaydı. İlki hane halkı nihai tüketim harcamalarının tırmanışa geçerek büyümeyi hızlandırmasıydı. İkincisi, ise özellikle yılın son ayı ve yeni yılın ilk ayında konut satışlarının tekrar hareketlenerek yüzde 50 dolayında artışlar kaydetmesiydi. Her iki gelişmede de yurt dışındaki olumlu gelişmelere paralel olarak içeride faizlerin gerilemesinin önemli payı vardı.
Son zamanlarda hep altını çizdiğimiz gibi Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönemdeki performansının başlıca belirleyenleri Suriye meselesi başta olmak üzere dış siyasetteki gelişmeler ve yurt dışı faiz oranlarının seyri olacak. İkinci etken uzunca bir süredir büyük ölçüde pozitif bir görünüm arz etmekteydi. Avrupa ekonomisinin genel performansı ve ABD’de yaklaşan seçimler yıl içerisinde para politikasında sıkılaşma beklentilerinin önüne geçmekteydi. Dış siyasetteki belirsizlik ise sıcak para girişleriyle fonlanan ülke ekonomisinin yumuşak karnı olmaya devam edecek gibiydi. Beklendiği gibi de oldu. 2019 yılının aralık ayından itibaren kıpırdanmaya başlayan döviz kuru İdlib’de yaşanan gelişmeler üzerine sert bir yükseliş yaşadı. Ocak ayının sonlarında tek hanelere kadar gerileyen gösterge faiz yüzde 12.4 seviyesine tırmandı.
Döviz kurunun ve faizlerin tekrar yükselişe geçtiği bir süreçte bir kez daha yardıma yurt dışındaki gelişmeler yetişti. Koronavirüs salgının önce Avrupa’ya sonra ABD’ye sıçraması ve umulduğu kadar kolay kontrol altına alınmasının mümkün olmadığı ortaya çıkınca küresel piyasalarda endişeler arttı. Dow Jones ve S&P endeksleri üst üste 7 gün ekside kapatarak 2008 krizinden bu yana en büyük düşüşü kaydetti. Bu gelişmelere finans çevrelerinden ve hükümetten gelen faiz indirimi çağrıları eklenince Fed olağanüstü bir toplantıyla federal fonlama oranında 50 baz puanlık sert bir indirime gitti. Bu gelişme içeride doların ve faizin gerilemesini sağlayarak kısa süreli de olsa bir soluklanma imkanı yarattı.
Sonrasına dönük ise belirsizlik sürüyor. Koronavirüs konusunda halen keşfedilmemiş sularda yüzüyoruz. Bu nedenle salgının ne boyuta ulaşabileceği öngörülemediği gibi, ekonomiye etkilerinin ne denli yıkıcı olacağı konusunda da sağlıklı tahminlerde bulunmak henüz zor. Turizm sektörü ilk aşamada krizden en çok etkilenen sektör oldu. Virüsün tedarik zincirinde yarattığı aksamalar imalat sanayinin yavaşlamasına yol açtı. Özellikle teknoloji şirketleri büyük darbe yedi. Spor müsabakaları dahi ertelenmeye başladı. 2020 yılının en büyük spor organizasyon olan olimpiyatların ertelenebileceği hatta iptal edilebileceğine dair spekülasyonlar dolaşmaya başladı.
Türkiye’de henüz virüsün varlığına dair kamuoyuna bir açıklama yapılmış değil. Bu nedenle henüz gündelik hayata ve ekonomiye dönük etkileri oldukça sınırlı boyutta. Dünya ekonomisinde yaratabileceği tahribatın ülkeye dönük etkilerinin de henüz iç piyasada fiyatlandığını görmedik. Önümüzdeki günlerde bu konuyu daha sık tartışıyor olacağız gibi görünüyor.
***
Fed’in olağanüstü faiz indirimi açıklamasına beklenen tepki vermeyen New York Borsası ertesi gün “Süper Salı” sonuçlarıyla coştu. Burada yükselişte hükümetin 7.8 milyar dolarlık dev bir ek bütçeyle virüs salgınıyla mücadele edeceği yönündeki açıklamasının kuşkusuz payı vardı. Ancak temel etken yükselişi Wall Street’i alarma geçiren Sanders’a karşı Eski Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın ön seçimlerden avantajlı çıkmasıydı. Önce demokrat partinin öne çıkan isimlerinin Biden lehine tutumlarını netleştirmesi ve sahaya inmesi sonrasında sırayla Steyer, Buttigieg, Klobuchar ve Bloomberg’ün yarıştan çekilmesi kısa süre öncesine kadar yarıştan kopacağı düşünülen Biden’ı en şanslı aday haline getirdi. Büyük sermaye çevrelerinin ve parti müesses nizamının Sanders’ın yükselişine kayıtsız kalmayacağı bir gerçekti. 2016 ön seçimlerinde parti kadrolarının Sanders aleyhine komplo planları yaptıkları yazışmalar ortaya çıkmıştı. Ve bu durum Sanders seçmeninin bir kısmının seçimlerde sandığa gitmemesiyle sonuçlanmıştı. Demokratlar bu kez Trump karşısında kazanmak istiyorlarsa parti yönetiminin Sanders karşıtı tutumunda hassasiyet göstermesi gerekecek.
Bundan böyle görünen o ki yarış iki aday arasında geçecek. Sanders’ın arkasında güçlü bir genç nüfus ve Hispanik desteği var. Her iki kesimin de sandığa gitme oranı epey düşük. Sanders’ın bu kesimleri çok daha yoğun bir şekilde sandığa taşıyabilmesi gerekiyor. Aksi halde işi zor. Elbette burada diğer “ilerici” aday Warren’ın nasıl bir yol izleyeceği de belirleyici olacak.
Sonuç her ne olursa olsun, şu bir gerçek ki cin şişeden çıktı. Sandık çıkış anketleri demokrat seçmenlerin ağırlıklı olarak özel sigortaların devre dışı bırakılarak “evrensel sağlık sistemine” geçilmesini savunduğunu gösteriyor. Sanders’ın dile getirdiği talepleri sahiplenenlerin oranı rakip adaylara oy veren seçmenlerde dahi oldukça yüksek. Biden olmazsa Trump kazanır korkutması bu kez işe yarayabilir. Ama bu talepler bundan böyle her seçimde büyük rol oynayacak. Dolayısıyla müesses nizamın işi kolay değil.
![Almanak 2024 | Soykırım gölgesinde geçen seçim yılı: Biden’ın yaptıkları Trump’ın yapacaklarının teminatı](https://www.evrensel.net/images/330/upload/dosya/266945.jpg)
Evrensel'i Takip Et