06 Mart 2020 00:42

Suriyeli Sığınmacılar: Simetrik Değil Asimetrik Entegrasyon

Pazarkule Sınır Kapısında bekleyen mülteciler

Fotoğraf: Sakine Yıldıran

Paylaş

Bir gecede birikmedi, AKP’nin uluslararası karanlık güçlerle içinde yer aldığı BOP ve Ortadoğu’daki çatışmaların körüklenmesi, bunun sonucu oluşan oluşturulan “göçmen-sığınmacı” sayısı ve sorunu bir gecede birikmedi, birike birike sınırın bir tarafının değil öbür tarafının da, sadece girişlerin değil, çıkışların da “açık kapı politikasına” gelmesine yol açtı. Biraz planlı biraz plansız olarak “AÇIK KAPI” politikası “AÇIK GEÇİŞ KAPILARI” politikasına evrildi.

Bir açık kapı ile diğer açık kapı arasında simetrilerle beraber daha fazlası ile asimetriler işliyor.

Asimetrilerin en başında emperyalizmle halklar arasındaki asimetri geliyor.

“Batı-NATO” bloku ile Doğu-Avrasya bloku arasındaki asimetriler geliyor.

Türkiye ile Suriye arasındaki asimetriler geliyor.

AKP ile diğerleri arasındaki asimetriler geliyor.

Her bir taraf asimetrinin aşılmasını değil, entegrasyonu değil şartları ve kaynakları kendi asimetrisine çevirmek istiyor.

Asimetri bazı simetrileri, her simetri bazı asimetrileri gerekli kılıyor, bazılarını yumuşatıyor bazılarını tetikliyor.

ASİMETRİLER, NİTEL SIÇRAMALAR, GEÇİŞLER

İstemezseniz bir şey olmaz, irade yoksa özgürlük yoktur. Çok isterseniz de istedikleriniz sizin isteminizin önüne geçer, istemelerinizi kapsar ve başka bir şey isteyemez hale gelirsiniz.

Her nitelik asgari bir niceliktir.

Her adet, her tane, her bir birey hem nitelik hem de aynı zamanda niceliktir. Nicelikler birikince nitel modifikasyona uğrarlar, değişime uğrarlar.

Bir sığınmacı da sığınmacıdır ama 5-6 milyon sığınmacı veya göçmenin her biri hem birer sığınmacı hem de birer sığınmacıdan daha başka bir fenomendir.

Tüm bu akış ve süreçler simetrik işlemiyor. Her biri birer asimetri içerdiğinden farklı adlara veya tanımlara konu oluyor.

“Yerleşik” ve “yerleşik olmayan”, “eski yerleşik ve yeni yerleşik”, “yurttaş ve yurttaş olmayan” aynı nicel ve nitel durumları ifade etmiyor, yoksa hem realitesi hem de sözcüğü-adı aynı olurdu.

Realiteleri ve yaşananları salt mevzuat olarak görmek ve mevzuat açısından değerlendirmek de yetmiyor, sorunları çözmüyor.

Kaldı ki mevzuat da realiteyle tümden simetri oluşturmuyor, aksine asimetriler arttıkça yeni mevzuatlara ihtiyaç duyuluyor.

GEÇİCİ KORUMADAKİ SİMETRİ VE ASİMETRİ

Bunlardan biri “geçici koruma statüsü”. Bu statü hem mevcut mültecilik konvensiyonlarına hem de temel insan haklarına aykırı bir mevzuattı ama Türkiye de dahil böyle bir tanımlamaya gitti.

Çünkü sorun “geçici” idi, “misafirlikle”, “geçici koruma” ile çözülecekti. Türkiye ile AB, AB ile NATO, hem tüm batı bloku kendi aralarında bir simetri bulduklarını düşündüler, bu simetri Ortadoğu’nun dağıtılmasındaki ortaklıkları idi.

Türkiye dağıtılacak olanın Ortadoğu olduğunun, Türkiye’nin de bir Ortadoğu ülkesi olduğunun ne kadar ayırdındaydı, o ayrı bir tartışma, belki de çok farkındaydı da bu yönde olanlar “haindi”, “satılmıştı”, bunları ayrıca araştırmak gerekiyor.

Ama “geçici koruma” konusunda aralarında bir simetri oluşmuştu, Suriye’nin dağıtılması konusunda da.

Bunun sayısız asimetri içerdiği, bu asimetrilerin nasıl sonuçlara yol açacağı, başta AKP olmak üzere pek dikkate alınmadı.

ARTAN SAYININ ASİMETRİSİ, AÇIK GİRİŞ KAPISINDAN AÇIK ÇIKIŞ KAPISINA

Her insan insan demekti, Türkiye bunun hâlâ farkında mı, farkında değil mi, bilemiyorum.

Ama artan sayılar Türkiye’nin öngörüleri ile asimetrik bir realite oluşturuyor.

Suriye’de çatışmaların zamana yayılması da çok yıpratıcı bulunuyor.

Açık kapı politikası çok büyük bir birikime yol açmış bulunuyor. Bunun dengelişimi, bu gerilimin azaltılması ya geri dönüşler ki, şimdilik ve gelecekte bu çok imkan dahilinde görülmüyor, ancak geriye çıkış kapılarının açılması kalıyor.

Bu sadece Türkiye için değil sıkışmış kalmış “sığınmacılar” için de en uygun çözüm yolu olarak görülüyor.

Daha kalıcısı Suriye’de tümden kalıcı açık bir barış ve huzur ortamı ki henüz bu Batı’nın çıkarları ile, AKP’nin çıkarları ile asimetrik bulunuyor.

ASİMETRİK ENTEGRASYON, İMKÂNSIZ ENTEGRASYON, ESKİ-YENİ ASİMETRİSİ, FAYDA MİLLİYETÇİLİĞİ

Bir şeyin bir başka şeye tümden dönüşmesi maddenin eğilimine aykırı, yani asimetrik bir durum.

Bir şeyin neyse tümden aynı, neyse öyle kalması da asimetrik.

Dahası sığınmacılar durumunda “entegrasyon” tartışması tam da sığınmacının arzuladığı bir şey, ancak daha eski olanın, özellikle da aynı seviyede olanın kaynaklarını bir diğeri ile paylaşması anlamına geliyor ki geçim derdindeki halk kitleleri arasında bu büyük bir gerilime ve artan bir reaksiyona yol açıyor.

Sermaye sahipleri sığınmacılardan mutlular, onlar kârlarına ucuz emekle ve ticaretle kâr katıyorlar.

Mutsuz olanlar geniş yığınlar. Gelenlerin geri dönmeyecekleri anlaşıldıkça ve kaynaklarını paylaşmak durumunda olduğunu hissettikçe ‘Suriyeliler bir an önce ülkeyi terk etsin’ noktasına geliyorlar.

Asimetri artıyor. Sığınmacılar okumak, çalışmak, vatandaş olmak, Türkiyeli olmak istedikçe mevcut Türkiyeliler arasında asimetri daha belirginleşiyor.

Sığınmacılar Avrupa’ya entegre olmak istedikçe Avrupalılarla asimetriler artıyor.

Tersine bir entegrasyon, asimetrik bir entegrasyon işliyor.

ASİMETRİLER, KAPILAR, POLİTİKALAR VE AKP

AKP ve Türkiye bölgedeki hem yapısal kaynaklı hem de kendi politikalarının yanlışlarından kaynaklı olarak tümden sıkışmış bulunuyor, asimetriler daha da artıyor, içte dışta savruluyor.

Bu asimetriler arttıkça gerilimleri yönetmek güçleşiyor, artık kapılar bir daha kapanmamak üzere açılmış bulunuyor, GİDİŞ KAPISINDAN gidişleri daha yakın gözüküyor.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa