Dosta güven, düşmana korona
“Dosta güven, düşmana korku salmak” deyimine nazire yaparcasına, TFF’nin dirayetli duruşu ve sağlıklı yaşamı destekleyen tavrıyla hafta sonunda amatör ligler de dahil tüm maçlar oynandı. Gerçekten, tarihe belki de altın harflerle yazılacak bir girişimden alnının akıyla çıkan TFF; izin verilseydi şüphesiz tüm maçları tıka basa seyirciyle de oynatırdı. Nitekim, saraydan çıkan açıklamaya değin Nihat Özdemir koronavirüse karşı bütün önlemleri aldıklarını ve haftanın en sükseli maçı olmaya teşne Galatasaray – Beşiktaş derbisini ‘tabi ki’ seyircili oynatacaklarını iddia ediyordu.
(Muhtemelen koronavirüsü 6222 yasası ile stadyumlardan uzak tutabileceği bir şey sanıyordu Sayın Özdemir, yoksa tüm koltukları cif ile temizleyince önlenebilecek bir şey olduğunu sanıyorsa daha vahim bir durumda demektir…)
UEFA kura çekimlerinden, dünyanın maddi geliri en yüksek liglerine (bizde her şey ekonomiye endeksli malum) dek her şeyin ama istisnasız her şeyin ertelendiği ve hatta askıya alındığı bir ortamda ligleri oynatmanın gereğini kim, tane tane ve gayet ikna edici bir biçimde anlatabilir acaba? Sadece ‘emir büyük yerden’ diye midir bu inat, yani gerçekten başlığı doğrularcasına dosta güven vermek, düşmana ise koronavirüs tehlikesinden korkmadığımızı göstermek için midir bütün çabamız?
Öyle ise, başaramadınız.
Zira hani şu onlarca ülkeye naklen yayın yapılan futbol liginizin zirveyi en çok ilgilendiren maçlarından birinden sonra çıkıp futbolcusundan teknik direktörüne herkes maçların neden oynandığını sordu gayet de yüksek bir sesle… Ha şu var ki, zirve takımının başkanı ağzında maske ile yaptığı basın açıklamasında liglerin tatil edilmesini saçma bulduğunu da söyledi.
(Fakat hiçbir basın mensubu, ağzındaki maskeyle söylediklerinin ‘anlaşılmadığını’ yüzüne vuramadı… Şimdiki muhabirler pek kibar oluyor.)
Velhasıl-ı kelam bir iddiaya göre Cristiano Ronaldo’ya ada satın aldırtan, ayan beyan gerçeklere göre ise Fransa’dan Almanya’ya dek cümle alemin maçlarını askıya aldırtan koronavirüs gelmiş hoşgelmiş. Buyursun, baş köşeye; evlerimize, sokaklarımıza, statlarımıza ve hatta bu statlardaki soyunma odalarımıza.
Ancak bizdeki hayat pek ucuz, kendisini doyurur mu bilmem?
Bizi bile pek doyurmuyor çoğu zaman…
Evrensel'i Takip Et