Koronavirüs ve çivisi çıkmış dünya
Dolar ve maske fotoğrafları Pixabay | Kolaj: Evrensel
“Yemekhane, tuvalet, soyunma odası ve duşlara koyulan bilgilendirici ilanlar var. Mesela ilanlarda hapşırıp öksürdükten sonra mutlaka ellerimizi yıkamamız gerektiğinden bahsediliyor ama aynı fabrika 70 saniyede işimizi bitirmemizi ve verdikleri sayıyı çıkarmamızı da istiyor. Biz işbaşındayken tozlu ortamdan kaynaklı hapşırdığımızda, zaman kaybetmemek için maskeyi ağzımızdan çıkartamıyoruz. Ya da düzensiz uyku ve yeterli beslenmeme nedeniyle koronavirüsün daha kolay kapılabileceğini söylüyor ilanlar ama biz 3 vardiya çalışırken düzenli bir uykunun imkansız olduğunu bilmiyor gibi davranıyorlar. Dinlenmenin öneminden de bahsediyor aynı ilanlar ama biz mesaiye kaldığımızda 16 saat çalışıp 4 saatlik uyku ile bir sonraki gün işe geliyoruz. El sıkışmıyoruz mesela fabrikada artık ama 500 kişi bir arada soyunup iş elbiselerimizi ya da sivil kıyafetlerimizi giyiyoruz.”
İzmir’den bir metal işçisi, dün Evrensel’de yayımlanan mektubunda, çalıştıkları fabrikanın koronavirüs vakasının ardından nasıl bir sistem ile üretime devam ettiğini anlatıyordu. Ondan önce Ankara’dan Evrensel’e yazan Arçelik işçileri de şöyle diyordu: “Yemekhanede 1 metre mesafe olacak ama bazı istasyonlarda çalışan işçiler arasında 10 santim bile fark yok! Sırt sırta, karşı karşıya çalışan işçiler ne olacak?” (14 Mart 2020)Koronavirüs ilk Çin’de gündeme geldiğinde, batının güçlü kapitalist ülkelerinde “Bunlar böyle tedbirsiz bir sistem zaten” türünden bir yaklaşım hissediliyordu. Tersten, bu virüsün ABD’nin Çin’e yönelik çalışmasının bir ürünü olduğunu öne süren komplo teorilerini de not etmeden geçmeyelim.
Ancak kısa bir süre sonra, batının güçlü kapitalist ülkelerinde de virüsün ortaya çıkması, kapitalizmin halk sağlığı karşısındaki pozisyonundan, önceliklerine kadar, sisteme dair bir dizi temel noktanın aynası haline geldi. Batılı liderler, şirketlerin kurtarmaya kadar varan vaatlerde bulunurken, uzun yıllar sosyalizme dair iddiaları bakımdan kuşatma altında tutulan Küba koronavirüsle savaşacak 22 ilacın üretimi konusunda garanti verdi. Bir anda kendisine çok uzak bir coğrafyayı yok edecek akıllı füzelere sahip dünyanın güçlü kapitalist devletlerinin öncelikleri arasında değildi bu. Fukuyama’nın kulakları çınlasın. Belgeselleri ile ABD sistemine güçlü eleştiriler yönelten ünlü yönetmen Michael Moore’un Hasta (Sicko-2007) isimli belgeseli, yayımlandığı dönem itibariyle Amerika’da aylık 200 dolar olan sigorta ödemesini yapamayan 15 milyon sağlık sigortası olmayan Amerikalının varlığına işaret ederken, sağlık sistemi içinde olanların da sigorta şirketlerinin vahşi sömürü çarkı arasında insanlıktan çıkar hale geldiklerini ortaya koyuyordu. FBI belgesel projesi kapsamında tedavi için Küba’ya götürülen beş ABD vatandaşı ve Moore hakkında dava açmıştı.
Gazetemizin ABD muhabiri Ekim Kılıç’ın dün Evrensel’de yayımlanan haberi, ABD’de sağlık sigortanızın olabilmesi için tam zamanlı bir işte çalışmanız gerektiğini, eğer yarı zamanlı bir işte çalışıyorsanız, sigortanızın patronun insafına kaldığını hatırlatıyor. ABD Hastalık Kontrol Merkezi’nin (CDC) yayımladığı raporda en kötü senaryo olarak adlandırılan kısımda 214 milyon insanın koronavirüs salgınından etkileneceği 1.7 milyon insanın da hayatını kaybedeceği basına yansıdı. Dünyanın patronu bu durumda yani. Koronavirüsün sarstığı İtalya’da birçok ticari işletme kapatılırken, fabrikalar için benzer önlemler alınmaması üzerine birçok fabrikada işçiler geçtiğimiz haftadan itibaren fiili grevlere başladı. Kanada’da da Fiat fabrikasındaki işçiler koronavirüs endişesi nedeniyle iş bıraktı. Slavoj Zizek, tüm bu manzara karşısında kapitalizmin kalbindeki çelişkiye de işaret ederek bir öneride bulundu: “Koronavirüs paniği yayılırken nihai kararı vermek zorundayız; ya en güçlünün hayatta kalması ilkesinin gaddar mantığıyla hareket edeceğiz, ya da küresel koordinasyon ve işbirliğiyle birlikte yeni bir çeşit komünizmi kabul edeceğiz.”
Kuşkusuz sistemler arasındaki toplumsal sıçramalar birçok temel değişkene bağlı olarak gerçekleşiyor. Halkların ve işçi sınıfının örgütlülük düzeyi ile taşıyıcı bir politik program bu değişkenlerin başında geliyor. Tarihin söylediği ve Ortadoğu’daki son isyanların bize hatırlattığı da bu.
Ama bu gerçek içinden geçtiğimiz kaotik ortamda, bu çivisi çıkmış dünyada Zizek’in işaret ettiği gerçeğin önemini ortadan kaldırmıyor.
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00
- Barışa kapı açmak mı, süreci yönetmek mi? 14 Ekim 2024 05:00
- ‘Yerli ve milli muhalefet’ tuzağı 07 Ekim 2024 05:13
- Bu sadece bir İsrail savaşı değil 30 Eylül 2024 05:00
- Savaş satanların yarışında söz sahibi olmak... 23 Eylül 2024 05:00
- Önce ölüm fermanını imzaladı, sonra kurbanıyla kağıt oynadı 16 Eylül 2024 05:30
- Çürüyen sınıfın adaletine karşı… 09 Eylül 2024 05:35