AKP, siyasileri dışlayan ve adil olmayan bir ‘af’ peşinde!
Fotoğraf: MA
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, her gece yarısı koronavirüsle ilgili “vaka” ve “hayatını kaybeden yurttaş” sayılarını veriyor. Bakanın açıklamalardan da anlıyoruz ki, koronavirüsten ölümler ve vaka sayısı katlanarak artıyor.
Ama bugün bu köşede koronavirüse karşı mücadele ile doğrudan bağlantılı olmayan, lakin koronavirüsün yarattığı baskı olmasa gündeme gelmeyecek olan bir konudan; 100 bin dolayında tutuklu ve hükümlünün salıverilmesini öngören infaz yasası düzenlemesinden söz edeceğiz.
Erdoğan-AKP iktidarı, bu infaz düzenlemesiyle aslında toplumdaki “genel ve adil bir af” talebini gündemden düşürmeyi amaçlamaktadır.
Bu yüzden de bu yazı boyunca AKP’nin hazırladığı “infaz düzenlemesi”ni bir ”af yasası” olarak da ele alacağız.
AKP BİNLERCE SİYASİYİ İÇERİDE TUTMAK İSTİYOR
Koronavirüsün yaygınlaşması ve cezaevleri koşullarının virüsün ağır sonuçlara yol açması bakımından çok elverişli olması üstünden yapılan tartışmalar, iki yıldan beri gündeme alınıp her defasında yeniden rafa kaldırılan “af” sorununu yeniden gündeme getirdi. Ama, “infaz yasasında yapılacak bir düzenleme” olarak!
Gazetemizde dün yer alan Birkan Bulut’un haberine göre, AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş, bu düzenleme ilgili olarak; “İnfaz düzenlemesiyle alakalı son aşamaya gelmiş bulunmaktayız. Önümüzdeki hafta diğer siyasi partilerle görüşerek nihai teklifi Meclis başkanlığına sunacağız” diyor. Muş, hazırlanan düzenlemede, “Cinsel suçlar, kasten adam öldürme, uyuşturucu ticareti, örgütlü suç, terör suçu ve tekrarlanan suçlar haricindeki suçlarda infaz oranının yarı yarıya indirileceği”ni açıkladı.
Bu düzenleme ile, ayrıntıları bir yana bırakılırsa, örneğin 12 yıl ceza alan bir kişi bugün 8 yıl cezaevinde yatarken, yeni düzenleme ile birlikte bu kişi artık 6 yıl cezaevinde kalacak.
Yeni düzenleme ile en az 30 bin kişinin doğrudan cezaevinden çıkacağı, dolaylı yansımalarıyla birlikte bu sayının 100 bine çıkacağı belirtiliyor.
Hiç kuşkusuz ki, bugün yargıdaki partizanlaşmanın boyutları, adli yargının büyük sorunları, cezaevlerinin durumu ve toplumun bu alandaki ihtiyaç ve beklentilerine bakıldığında; bugün ihtiyaç olan şey herkesin adil bir biçimde yararlanacağı, toplum vicdanını da rahatlatacak bir “af” düzenlemesidir.
Ancak Adalet Bakanı ve AKP cenahından yapılan açıklamalardan anlıyoruz ki, AKP (özellikle Erdoğan açıkça söylediği ideolojik nedenler ve ‘şeriat hukuku’ esinlenmesiyle bir “affa” ilkesel olarak karşıdır) toplumdaki af baskısını bir “infaz düzenlemesi”yle azaltmayı amaçlamaktadır.
SİYASİ TUTUKLULAR SUÇLU DEĞİL MAĞDURDUR!
Elbette ki, bu “infaz düzenlemesi” adı altında yapılmak istenen bir “af”tır! Ama bugün “terör suçları” diye nitelenen suçlardan tutuklu ve hükümlü binlerce kişi bu düzenlenmeden yararlandırılmak istenmemektedir.
Üstelik bu kişiler;
İktidar tarafında çıkarılan ve iktidara muhalefet eden herkesin “terörist” ve “teröristlere yardımla” suçlanıp cezaevine atılabileceği bir Terörle Mücadele Yasası (TMY) kapsamında verilen mahkeme kararlarıyla, iktidarın istekleri doğrultusunda karar verme imkânı ortadan kaldırılmış, partizan kadrolarla doldurulmuş ve sayısız hukuk skandalı kararına imza atmış mahkemeler tarafından cezaevlerine atılmıştır.
Ki, bugün ülkemizde bir ucunda HDP’nin eş başkanlığını yapmış, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olup milyonlarca oy almış Selahattin Demirtaş; öteki ucunda tanınmış bir aydın, demokrat kişi olan Osman Kavala’nın olduğu geniş bir yelpazede pek çok gazeteci, akademisyen, demokrat, aydın, içlerinde milletvekillerinin, seçilmiş belediye başkanlarının ve belediye yöneticilerinin, hak savunucularının, HDP yöneticilerinin,... olduğu binlerce kişi bu çağdışı TMY ve siyasileşmiş yargı düzeninin mağdurları olarak cezaevindedir.
SİYASİLERİ KAPSAMAYAN BİR AF VİCDANLARI RAHATLATMAZ!
Türkiye’yi “dünyanın en büyük siyasi tutuklular hapishanesi” sıralamasında en üst sıralara taşıyan bu tabloyu değiştirmeyecek bir “af” ya da “infaz düzenlemesi” ne Türkiye kamuoyunun vicdanındaki kanamaya durdurabilir ne de dünya kamuoyunda Türkiye’ye bir itibar kazandırabilir.
Tersine AKP’nin hazırladığı düzenleme hem kamuoyu vicdanındaki kanamayı büyütür hem de uluslararası camiada Türkiye’nin itibarında yeni yaralar açar.
Son günlerde CHP sözcüleri, içeriğiyle pek ilgilenmeden bu düzenlemeye destek vereceklerini söylemektedir. Ama CHP’nin bu düzenlemeye, “koronavirüsün yarattığı ortam” ya da “Meclisteki sayılarını” gerekçe göstererek destek vermesi, siyasileşmiş yargı ve çağdışı TMY’nin yarattığı tabloya da onay vermek demek olacaktır.
Çünkü bu onay, aynı zamanda iktidarın “terör suçlusu” dediği siyasetçilerin, gazetecilerin, akademisyenlerin, sanat ve kültür insanlarının cezalandırılmasına ve onların cezaevlerinde tutulmasına onay verilmesi anlamına gelecektir.
Bugün toplumun beklediği şey ise ayrımcı olmayan adil ve genel bir aftır!
‘Af’tan ‘infaz indirimi’ne neden gelindi?
“Af” konusu, 2018 yazında yapılan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimi öncesinde MHP tarafından “seçim rüşveti” olarak gündeme getirilmişti.
Erdoğan da Bahçeli ile yapılan “kutsal ittifakı” çerçevesinde buna sıcak baktığını ama seçimden sonra ele almanın daha doğru olacağını öne sürerek MHP’nin bu önerisini ertelemişti. MHP konuyu yerel seçimler öncesinde yeniden gündeme getirmiş ama bundan da sonuç alamamıştı.
Af tartışması içinde Erdoğan’ın asıl sıkıntısı, “kişilerin birbirine karşı işlediği suçlarda devletin af yetkisinin olmadığı, ancak mağdur kişi ya da yakınlarının affedebileceği” biçimindeki “şeri hukuk” ilkesiydi. Ki buradan hareketle bir affa ilkesel olarak karşı çıktığı da ortaya çıkmıştı.
Öyle anlaşılmaktadır ki; AKP’nin hazırladığı “af” teklifi, bir yandan Erdoğan’ın şeri hukuk anlayışı ile laik hukuku, öte yandan da MHP ile AKP arasındaki af tartışmasını uzlaştırmak üzere, siyasi tutuklu ve hükümlüleri dışında bırakan bir “infaz düzenlemesi” olarak hazırlanmıştır.
Böylece iktidar; 2015 yılı 7 Haziran seçimi öncesinde, TMY’de terör ile şiddet bağlantısını koparan değişikliği yaparak iktidarın hoşuna gitmeyen, siyasi konjonktüre göre her eylemi “terör”, “teröre destek” suçuna sokan düzenlemeyi, bu kez partizan yargıçların verdiği kararlara da yaslanarak Mecliste muhalefete onaylatmak istemektedir.
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44
- Ülke ve halkın sorunlarını çözmeyen iktidar yeni suç ve cezalar ihdas ediyor 13 Kasım 2024 04:58
- Sermaye ve emek güçleri arasında sert mücadeleler dönemi! 10 Kasım 2024 04:46
- İktidar kayyımı muhalefeti ezmenin koçbaşına dönüştürüyor 06 Kasım 2024 04:58
- Tek gerçekçi seçenek yığınların siyasete doğrudan müdahale ettiği bir mücadeledir! 03 Kasım 2024 04:47
- İnsanca yaşayacakları bir asgari ücret için işçiler kendi ölçütlerini koymalı! 31 Ekim 2024 07:58
- Sermaye tüm güçlerini emekçilere karşı seferber ederken sendikalar ne yapıyor? 27 Ekim 2024 04:45
- Erdoğan-Bahçeli ittifakı: Büyük iddialar küçük hesaplarla nereye kadar? 24 Ekim 2024 12:49
- Emek mücadelesi için son derece önemli bir dönemin eşiğinde! 21 Ekim 2024 05:04