Medya devletten memnun, lakin virüse söz geçiremiyoruz
Fotoğraf: 16 Mart 2020'de Veyis Ateş'in sunduğu ilahiyatçı Ali Rıza Demircan'ın katıldığı "Habertürk Ana Haber"den ekran görüntüsü
Geçen Çarşamba tüm öğleden sonra süren “Koronavirüsle Mücadele Eşgüdüm Toplantısı" sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ekonomik İstikrar Kalkanı” adı verilen bir paket açıkladı ve bildiğiniz üzere 500 bin TL’nin altındaki konutlarda asgari peşinatı yüzde 10’a düşürülmesini dahi içeren o paketten çalışanların lehine hiçbir şey çıkmadı. Çalışan temsilcilerinin, sendikaların dâhil edilmediği toplantıda haliyle onlar TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu kadar neşelenemedi. Erdoğan’ın “Aziz Milletim, Değerli Basın Mensupları” diye seslendiği konuşmanın hemen ardından evde açık olan Habertürk ana habere Veyis Ateş, “Eskiden ‘nerde bu devlet’ diye bir slogan vardı. Gördüğünüz gibi devlet üzerine düşeni yaptı, sıra millette” minvalinde bir açılış cümlesiyle başladı. Ateş ki daha iki gün önce programına ilahiyatçı Ali Rıza Demircan’ı konuk almış, konuğunun “Zina, evlilik dışı ilişki, eşcinsellik, evlilik hayatında anal ilişki ve regl döneminde ilişki. Bunlar Müslümanlara rahim olan rabbimizin koyduğu yasaklardır. Bu yasaklara riayet ederseniz pek çok hastalığın önlemini henüz oluşmadan almış olursunuz” sözlerine sessiz kalmıştı. Ertesi gün Twitter’dan yaptığı açıklama özür içermiyor, yalnızca “Konuğun canlı yayında mevzuyu toplumu ayrıştıran konulara getirmesinden ve yayın ilkelerimizle bağdaşmayan nitelikte beyanlarda bulunmasından ve buna yayın esnasında gereken tepkinin gösterilememesinden dolayı çok üzgün olduğu” belirtiliyordu. Yaşadığımız, medyayı da içine alan siyasi krizi her fırsatta kutuplaşmaya bağlamanın geldiği neticede, hiçbir uzmanlığı olmayan birinin saçmalaması dahi toplumsal ayrışmaya bağlanıyor, yayın ilkeleri her neyse, gazeteci bunun özrünü dilemekten dahi imtina ediyor. Burada kesip bu konuyla ilgili ayrıntılı tahlil için, okumanız dileğiyle Faruk Bildirici’ye referans vereyim*.
Ateş’in çarşamba akşamı topu attığı milletin bir mensubu ertesi gün bindiğim tenha dolmuşta telefonda ağlayarak işyerinin kapandığını anlatıyordu. Telekonferansla ya da uzaktan eğitimle yaşamını idame ettiremeyecek olan milyonlarcasına düşen (yine Cumhurbaşkanı’nın konuşmasından) “Mesai bitimiyle birlikte hemen evlerine dönmeli, kapıdan girer girmez de, kimseyle temas etmeden ilk iş sabunla ellerini, yüzünü yıkamalıdır”dı. Sosyal mesafe korunmalı, eller ve yüzler yıkanmalı tabii ama devlet çalışanlara yönelik neden tedbir almamıştı? Nerde bu devlet? Pardon, Sağlık Bakanı’nınkiler dâhil basın toplantılarında epeydir soru sorulamıyor.
Yeri gelmişken Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın bugüne dek gösterdiği performansa, en azından medya üzerinden, biraz değinmek gerek. Fahrettin Koca hatırlayacağınız üzere bundan birkaç ay önce kurucusu olduğu Medipol Hastanelerine yapılan arazi tahsisi ile gündeme gelmiş ve bunu savunmuştu. Aynı günlerde BirGün gazetesinden İsmail Arı’nın haberleştirdiği genelgeye göre Koca kendi hastanesini “İleri Düzey Hastane” haline dönüştürmüştü, genelgede yayınlanan şartlara sadece Medipol Hastanesi uyuyordu. Bugün ne Covid-19’a karşı oluşturulan Bilim Kurulu’na ne de “Koronavirüsle Mücadele Eşgüdüm Toplantısı”na alınmayan Türk Tabipler Birliği’nin Genel Başkanı Sinan Adıyaman genelgenin etik olmadığını söylemişti. Tüm bunlara rağmen Fahrettin Koca’nın bugün, AKP seçmeni olmayanlar dahil, topladığı sempatinin arkasında başarılı bir iletişim çalışmasının olduğu apaçık. Bir Twitter kullanıcısının deyimiyle hükümetten biri ilk kez kendi seçmeni olmayanları da muhatap alıyor. Örneğin, 17 Mart’ta düzenlediği basın toplantısında “Bundan sonra mikrofon dağıtabilirseniz eğer bağırmak zorunda kalmayız” diyen BBC Muhabiri Fundanur Öztürk’e “Tamam. Kusura bakma kızım” dedi. Kimse Öztürk’ün Koca’nın nereden “kızı” olduğuna dair soru soramadı ya da bu üslubu eleştiremedi. Ama elbette, sırf bakana soru sorduğu için gazeteci Twitter üzerinden hakaretlere maruz kaldı.
Koca, 11 Mart’ta Covid 19’dan ilk ölümü açıkladığında “Bugün bir hastamı kaybettim” dedi, üslubu yine çok samimiydi… Zaten birkaç gün önce Twitter’da, örgütlü olduğu apaçık, bir “kendinize iyi bakın @drfahrettinkoca” kampanyası başlamıştı. 19 Mart’ta başka ülkelerle paralel bir sağlık çalışanlarını alkışlama eylemi gündeme geldi. Hükümete yakın gazetecilerin şüpheyle baktığı eyleme iki dakika kala (20.58’de) sahip çıktı. Gelecek ne gösterir bilinmez tabii ancak Covid 19’la mücadelenin başarısını “başkanlık sistemi”ne adasa da Koca’nın (herkes evinden /sarayından çıktıktan sonra) bu sistemde var olması artık pek kolay değil. Lakin fırsat maliyeti konusu kendi bileceği iş.
Bizlerinse şu aşamada ihtiyaç duyduğu tek şey sağlıklı bilgi. Gazeteciler Koca’nın tweet’lerine muhtaç halde. Detaylar her zaman olduğu gibi yine yalnızca seçilmiş gazetecilere ulaşıyor. Yıllarını bu konuya vermiş, uzmanlaşmış sağlık muhabirleri işlerini kaybettiler. Doğru haber vermek için çabalayan sahadaki gazetecilerin çoğunun sağlığı risk altında. Okuyucu, izleyici ise duyduklarına güvenmiyor, medyadansa kuzeninden gelen whatsapp mesajına inanıyor.
Her ne kadar gazeteciler üzerindeki baskı konusunda başı çeksek de, dünyada da durum çok farklı değil. European Journalism Observatory’ye** yazan medya uzmanları ve akademisyenlerine göre hemen her devlet virüsün ülke dışından geldiğine emin, toplumlar devletlerin açıkladığı bilgilere kuşkuyla bakıyor. Şeffaflık mevzuu ise gün gün vaka ve ölü sayısını açıklamaktan ibaret. Hasta hakları ve kişisel verilerin korunması konusu kişi haklarından ziyade devletlerin güvenlik sınırlarına işaret ediyor. Devletler de gazeteciler de bugüne dek yalan söylediler, söylemeye devam edecekler. Bu salgından sonra dünya bildiğimiz dünya olmayacaksa elbette medya da aynı kalmayacak. Muhatabının karşısında değilken dahi soru sormayı bırakan gazetecilerle geleceği öngörmek zor, belki onlar da bunu bildiklerinden virüsü ikna etmeye, hiç olmazsa şahit göstermeye çabalar gibiler.
* Faruk Bildirici, “Veyis Ateş’in üzüntüsü yetmez”, 18.03.2020, https://farukbildirici.com/blog/detay/Veyis-Ates-in-uzuntusu-yetmez
** European Journalism Observatory, “How media worldwide are covering the coronavirus crisis”, 19.03.2020, https://en.ejo.ch/ethics-quality/how-media-worldwide-are-covering-the-coronavirus-crisis
- Türkiye’de gazetecilik kamu yararına risk almaktır 30 Ocak 2025 14:20
- Magazin asla sadece magazin değildir 15 Ocak 2025 05:01
- 2024 biterken… 31 Aralık 2024 06:15
- Erişilebilirlik, eşitlik ve yoksulluk mücadelesi 17 Aralık 2024 06:21
- Haberin telifi meselesi 03 Aralık 2024 06:30
- Marx’ın vampirleri ve medyanın yeni sermayedarları 26 Kasım 2024 06:48
- Gazetecileri yargıdan kim koruyacak? 18 Kasım 2024 04:30
- Etki ajanlığı: Muhalefet 'casusluk' sayılacak 12 Kasım 2024 05:00
- Etki ajanlığı: Tek yasayla çok yasak 05 Kasım 2024 05:02
- ‘Cesur Yeni Dünya’nın çocukları 13 Ekim 2024 04:22
- “Sınır hattı çok sıcak” 06 Ekim 2024 04:42
- Medya bir çocuğa kanat takıp ağladı, diğerini çöpe attı 29 Eylül 2024 05:05