Hesaplanmış irrasyonalite ve didaktik: Eğitim değil uzaktan ‘e-diktasyon’
Fotoğraflar: EBA TV yayınından ekran görüntüsü; @denizyurdakul, @SiyahCnbyz, @ozer_akdemir/Twitter
Daha e-eğitim veya EBA üzerinden, televizyon kanalları üzerinden süreç başlatılmamışken, geçen hafta yazmıştım: e-Eğitimin her ne kadar geçici veya destekleyici olarak yararlanılabilecek palyatif yollardan biri olsa da hem örgün eğitimin yerine geçemeyeceği hem de yukarıdan, merkezi, toptancı bir “diktasyon” olacağı konusunda görüşlerimi paylaşmıştım. “e-diktasyon” terimleştirmesi hem “dikta” hem de “süreç” ifadesi olarak “dikta” söylemin hakim ideolojinin tümden merkezi ve tek yönlü olarak çocuklara, gençlere, tüm topluma dayatılmasını ifade etmek anlamında yapılmıştır. Benim terim önerim “e-diktasyon”dur.
e-diktasyon terimleştirmesinde hem Latinceye, İngilizceye hem de didaktik eğitim anlayışına gönderme bulunmaktadır. Didaktik yukarıdan, yaygın gelenek ve değerlerin (yukarıdakilerin) alttakilere (öğrenenlere, genç nesillere) aktarılması anlamındadır.
Hesaplanmış, ayarlanmış, düzenlenmiş propagandalar, dikte edilecekler eğitim değildir, diktasyondur. Hesaplanmış, iradi irrasyonalitedir.
EĞİTİM FİKRİ: ESASI ‘DİYALOG’ VE ‘OLUMLULUK’
Her bir şeyi o şey yapan bazı temel özellikleri sayılmak durumunda. Buna o şeyin özü, idesi, fikri de denebilir. Bu bir tür öz veya temel aramak değil yani özcülük (essentializm) veya temelcilik (fundamentalizm) değil kavramlaştırmadır. İster realitesine ister rasyonalitesine dayandırılsın, bir şey o şey diyebilmemiz, bir yüklem verebilmemiz, o yüklem veya kategorinin özelliği “fikrini” oluşturmaktadır.
Eğitim fikri, bir şeye eğitim diyebilmemiz için,ne yapılırsa eğitim denebileceği için ölçü veya ölçütleri ifade eder. K. İnal Türkiye’deki eğitimin ana sorunlarından birinin eğitim fikrinin olmaması olduğunu söylüyor. Ben de bu görüşe katılıyorum.
“Ben eğitim yapıyorum, çocukları körleştireceğim” denemez, bu ikisi birbirine karşıttır.
Eğitim her şeyden önce “olumludur”. “Eğitim”in yaygın tanımlarından biri “kasıtlı”, “istendik”, kalıcı davranış değişikliğidir. Burada “kasıtlı” nitelemesi “bilinçli”ye, “istendik” nitelemesi “olumlu”ya gönderme yapmaktadır.
Eğitim “olumlu” olmak durumundadır. “Olumlu” olmayan eğitim değildir, zorlamadır, dayatmadır, şiddettir, körleştirmedir, her neye karşılık geliyorsa odur ama eğitim değildir.
Nasıl zehirlenme beslenme değilse, dayatma ve körleştirme de eğitim değildir. İçeriksel olarak yapılanın eğitim sayılması için iki ölçüt ileri sürülebilir:
1-Diyalog yoksa eğitim yoktur.
2- a) Bilgi, b) Beceri, c) Duyarlılık gelişimi yoksa eğitim yoktur.
SANALLIK: DİYALOG VE YAŞANTI YOKSA ETKİLİ BİR EĞİTİM YOKTUR
Geçen hafta da özetlemiştim; insanın bir araya gelmeden insan, kültür ve toplum olma şansı yoktur. Sevgi saygı bizzat yaşantıdır, öğrenme ve eğitim bizzat yaşantıdır, ahlak bir diğeri ile birliktelik, birlikte yaşamaktır, yaşatmaktır.
Sanallık; hele de çok erken yaşlardaki, ilkokul yaşlarında, ortaokul yaşlarında, hemen tüm yaşlarda sanallık; bioseksüel gelişimi, psikososyal gelişimi, bilişsel gelişimi, eleştirel düşünmeyi, insan olmayı, birlikte yaşamayı, etiği-ahlakı, realiteyi, mekanı, tarihselliği-kültürü… daha burada henüz saymamız ve tümden öngörmemiz mümkün olmayan daha pek çok olası etki ve sonucu içermektedir.
KÖRLEŞTİRME, DİKTASYON, E-DİKTASYON EĞİTİM DEĞİLDİR
Eğitim olmayan nedir diye sorulursa, bunun en başında körleştirme, kötürümleştirme gelir. Bilgiyi kötürümleştirme, becerileri kötürümleştirme, duyarlılıkları körleştirme eğitim değil, eğitim karşıtıdır.
Eğer tüm okul, öğretmen ve öğrencilerin “merkezden” tümden kontrolü, dilin ve pratiğin de kontrolü isteniyorsa “medya” ve “e-diktasyon”dan daha etkili bir yol yoktur.
E-eğitim, eğitimin kontrolü değil, dahası tümden ele geçirilmesi, tümden merkezden organizasyonudur.
SANSÜRDEN VE KONTROLDEN ÖTE: FAŞİZMİN LİNÇÇİLİĞİ VE MEDYAYI ELE GEÇİRMESİ
Otoriter rejimler sansür rejimleridir.
Faşizm kontrol etmez, linç eder. Totaliter rejimler, tüm medyanın, tüm kitapların, kursların, okulların, felsefenin, sanatın, bilimin, düşüncenin, görüş oluşturmanın iktidarca belirlenmesidir, kontrol değil bizzat yönetilmesidir, bizzat dayatılmasıdır.
Otoriter rejimler kontrol ve sansür rejimleridir. Totaliter rejimler tümünün ele geçirilmesidir.
EBA, TELEVİZYON, E-DİKTASYON: AKP, İHVAN, ENSAR, MENZİL…
Bir meslektaşım e-eğitim için önemli olan içerik, önemli olan “karşılaşmacalar” diyor. Çocukların, gençlerin, tüm toplumun neyle karşılaştığı, karşılaşmacalar çok önemli.
Derslerin daha ilk gününden ne olduğu, neyle karşılaşıldığı aşikardır.
Ne diyalog ne bilgi beceri gelişimi ne de evrene, doğaya, insana, topluma duyarlılık esas alınmaktadır; tüm yapılmak istenen bilgi, akıl ve teknolojiyi sadece araç düzeyinde kullanıp normatif değerleri, kendi normlarını, dince belirlenmiş bir kafa yapılanmasını sağlamaktır.
Özetle benim gördüğüm, ortada eğitim fikri yok ama din fikri açıktır. E-teknoloji tüm okul ve materyalin ele geçirilmesi ve merkezden yönetilmesi imkanını vermektedir. Geriye kalan farklı görüşleri de, okulu, öğretmeni, öğrenciyi de ortadan kaldırmaktadır.
e-Eğitim;
Bir yoldur. Karşılıklı diyaloga açık, bilimsel, eleştirel, çoğulcu olmak kaydıyla, örgünün yerine geçmemek kaydıyla yararlanılabilir. Diyalog yoksa eğitim sayılmaz. Yapılan a) Bilgi kazandırmıyor b) beceri geliştirmiyor ve c) olumlu duyarlılık kazandırmıyorsa eğitim değildir.
Öğretmen arkadaşlardan çeşitli görüşler geliyor. Haftaya bu görüşleri aktarmaya çalışacağım.
- İsrail ve Suriye örneğinde bilimin ve bilimsel eğitimin anlamı ve önemi üzerine 13 Aralık 2024 04:40
- MEB açık öğretim okulları istatistiklerinde bir gariplik mi var? 29 Kasım 2024 04:15
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42
- AKP ve MEB’in büyük mahareti: Bağnazlığı ve emek sömürüsünü sürdürmeye diplomalı çözüm 20 Eylül 2024 04:15
- Aileler çocuklarını MEB’den kurtarmaya çalışıyor: MEB eğitime, çocuklara, topluma zararlı hale mi geldi? 13 Eylül 2024 04:42
- Eğitimin sorunlarından öğretmenler ve müdür yardımcıları da mağdur 06 Eylül 2024 04:41
- Atamaların değeri değersizleştirilmesi üzerine 30 Ağustos 2024 04:44