27 Mart 2020 00:50

Af tasarısı, tek adam iktidarının aynası!

Fotoğraf: MA

Paylaş

Dostoyevski’nin ünlü romanlarından ‘Budala’da romanın kahramanı Mişkin, idam cezasını cinayet işlemekten çok daha ağır bir ‘suç’ olarak tanımlar.

“Öldürmenin cezası olarak öldürmede, işlenen suçla karşılaştırılamayacak ölçüde ağır bir cezalandırma söz konusudur. Adli yargılama sonucu öldürmek, eşkıya tarafından öldürülmekten çok daha korkunçtur. Haydutların geceleyin ormanda yakalayıp da boğazına bıçak dayadıkları biri, son ana dek kurtulmayı umabilir(…) Burda ise, ölümü belki on kez daha kolaylaştırabilecek olan o son umut, şu meşum kesinlikte elinden alınıyor. Burda bir hüküm var ve kesinlikle bu hükümden, kurtuluş yok(…) İnsanoğlu çıldırmadan dayanabilir mi böyle bir şeye? Niçin bu aşağılama, bu boş, çirkin, gereksiz vahşet?” (*)

Kendisi de idamın kıyısından dönmüş olan Dostoyevski’nin idam cezası konusunda kahramanına söylettikleri, bugün ülkemizdeki tek adam iktidarı döneminde siyasi tutuklular için aynı meşum (kötü, uğursuz) kesinlikte geçerlidir.

Tek adam iktidarı döneminde:
Eğer uyuşturucu imalatçısı ya da satıcısıysanız,
Tecavüzcü, cinsel istismar suçu işlemiş biriyseniz,
Kadına yönelik şiddet uygulamışsanız,
Hırsızlık ya da gasp suçu işlemişseniz,
Yani çocuklara, kadınlara, halka karşı suç işlemişseniz iktidarın sizi affetmesini umut edip bekleyebilirsiniz!

Ama eğer halka karşı suç işlemek bir tarafa tek adam iktidarının ülkedeki halklara ağır bedeller ödeten baskı ve savaş politikalarına muhalefet ettiğiniz için cezaevlerine atılmışsanız;
Mesela eğer Kürt sorununun demokrasi, barış ve eşitlik temelinde çözümünü savunduğunuz için hakkınızda fezlekelerin hazırlanması, yerinize kayyumların atanması yetmemiş ve ayrıca tutuklanmış milletvekili ya da belediye başkanıysanız,
İktidarın cihatçı çetelerle ilişkilerini deşifre eden, yayılmacı emellerini ve bu politikanın ülke için yarattığı tehditleri yazan bir gazeteciyseniz,
Savaşa karşı barışı savunan bir aydın, sanatçı ya da akademisyenseniz,
İktidarın kindar ve dindar nesiller yetiştirme politikasına karşı parasız, bilimsel, demokratik ve anadilde eğitimi savunan bir genç iseniz,
O meşum kesinlik size karşı işleyecektir.

Affı aklınızdan bile geçirmeyeceksiniz!

Bırakın affı, aldığınız ceza Terörle Mücadele Kanunu”na (TMK) göre yüzde 50 artırılmakla kalmayacak ayrıca cezanızın infazı da diğerlerinden farklı olarak (üçte iki yerine) dörtte üç oranında gerçekleştirilecek.

Bilindiği gibi Erdoğan iktidarı koronavirüs salgını nedeniyle ‘kısmi af’ olarak adlandırılan bir infaz düzenlemesi hazırladı. Tek adam iktidarının fiili ortağı MHP ile birlikte hazırlanan ve yukarıda da değindiğimiz gibi uyuşturucu, cinsel istismar, hırsızlık ve gasp gibi suçlardan hüküm giyenlere ceza indirimi öngören bu infaz düzenlemesi, siyasi nedenlerden dolayı tutuklanıp hüküm giyenleri kapsamıyor.

Hazırladığı tasarıda çocuklara karşı cinsel istismar, kadınlara tecavüz gibi insanlık suçlarına yer veren iktidar, siyasi tutukluların durumunu tartışmaya dahi yanaşmıyor.

Oysa dünyanın neresinde olursa olsun bir siyasi iktidar eğer ‘af’ sözcüğünü ağzına alıyorsa inandırıcı olabilmesinin ilk koşulu kendisine karşı işlendiği iddia edilen “suç”lardan başlamasıdır. Bir ‘af’fın ülkede huzur ve barış ortamının oluşmasına bir nebze yarayabilmesinin ilk koşulu, siyasi iktidarın karşıtlarını cezalandırma zihniyetini bir tarafa bırakıp ayrımsız bir af düzenlemesi yapmasıdır. Fakat gelin görün ki, ülkemizdeki tek adam iktidarı kendisine karşı işlendiğini iddia ettiği siyasi “suç”ları tartışma konusu bile yapmıyor ama kişilere, vatandaşlarına karşı işlenen ve üstelik bir kısmı insanlık suçu olarak nitelenebilecek suçlarda indirim yapma hakkını kendisinde görebiliyor.

Bu haliyle koronavirüsün cezaevlerinde yarattığı/yaratacağı tehdidi ortadan kaldırma ya da azaltma iddiasıyla yapılan ‘af’ düzenlemesi, tek adam iktidarının cezaevlerine doldurduğu binlerce siyasi muhalifini bir kez daha cezalandırma, onlardan öç alma düzenlemesi olarak anlam kazanıyor. Koronavirüs salgınının bile iktidarın halkın iradesini yok sayan kayyum politikasını durduramaması ve bazı belediye başkanlarının tutuklanması (hafta başında HDP’nin Batman Belediyesi ile Diyarbakır'ın Silvan, Lice, Ergani ve Eğil ilçe belediyelerine kayyum atanmıştı) iktidarın bu zihniyetini bütün açıklığı ile ortaya koyuyor.

Uzun lafın kısası, son af düzenlemesi tek adam iktidarına bir kez daha ayna tutuyor; bu iktidarın halkın iradesini yok sayan, demokrasi ve barış karşıtı yüzünü bize bir kez daha gösteriyor.

Emin olun, zamanında devlet eliyle işlenmiş bir cinayet olarak tanımladığı ‘idam cezası’na karşı açık tutum alan Dostoyevski’nin, bugün vatandaşına karşı işlenen suçlar konusunda af düzenlemesi yapıp kendisine karşı işlendiğini iddia ettiği “suç”ları kapsam dışı bırakarak koronavirüs salgınına rağmen siyasetçileri, gazetecileri, aydın-akademisyen-sanatçıları ve ülkenin geleceği olan gençleri hapishanelerde tutmaya devam eden tek adam iktidarına da söyleyecek bir çift sözü olurdu!

(*) Dostoyevski, Budala, sf.51. Çeviren Mazlum Beyhan. İletişim Yayınları.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa