28 Mart 2020 00:09

Karantina ikliminde korona-kapitalizmle hesaplaşmanın yolllarını bulmak şart

Karantina ikliminde korona-kapitalizmle hesaplaşmanın yolllarını bulmak şart

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Klavye başı yaptım..
Tam mevzuya gireceğim…
Salondaki açık televizyondan (Fox’tan) Fatih Portakal’ın(*) sesi çalındı kulağıma (26 Mart 2020)...
Konuşması insicamımı bozdu; tasarladığım girizgâh çöp oldu, bu hale geldi…
Fatih Bey'in sorgulamasın kaydetmeye çalıştım:
“Bir devrimden söz ediliyor…
Bir değişiklik olacak mı?
Yeni bir düzen kurulabilecek mi?
Ama bu nasıl ve ne olacak?
Şimdiki sistemin yerine ne konacak?
Ama ben değişeceğine pek inanmıyorum…
Belki olacak ama ben göremeyeceğim…
Keşke olsa.. ama ne ve nasıl olacak?..”
‘Ama’sı bol cümlelerinin meali bu…
Etrafında döndüğü hüküm ise şu:
‘Dünya eski dünya olmayacak…’ 
İlk kim zikretti çıkaramadım…
Lakin meşrebi farklı insanların ağzından iddia ile tedavüle sokulmasına(*) bakılırsa…
‘Pandemik gündem’ repertuvarındaki yerini alacak gibi… görünüyor.
Ve silsileli sualleri akla getiriyor…
Mesela…

‘ESKİ DÜNYA OLMAYACAK’ MIRILTISI ÇARESİZ ÖFKENİN, ‘ESKİSİ GİBİ YÖNETİLMEK İSTEMEME’ HALİNİN PASİF TEZAHÜRÜ MÜ?

Belki…                                                                                                       
Deşersek:
Temenniden değil de ‘eski’nin eski haliyle yaşamasına imkan bırakmama manasında nesnel değişimin zorlamasından mı söz ediliyor?..
Nesnelliğe eşlik edecek cisimleşmemiş spontane çıkışlar beklenebilir mi?
Gücünü hissettirecek toplumsal basınç altında şayet değişim ‘mecburi istikamet’se, mevcut sistem evrilerek mi, devrilerek mi?..
Yani:
Burjuva elitlerinin nice zamandır tartıştığını bildiğimiz kapitalizmin kendi içinde evirtilerek sistemin radikal değişim ve dönüşümü mü amaçlanan/beklenilen?.. (Mümkün mü bu?.. Nasıl?)
[İç not: Mim koyalım… Vaktiyle Koç Holdingin prenslerinden Ali Koç: “Kapitalizmin ortadan kalkması gerek”(***) demişti de cemi cümle “Vuaay” şokunu atlatmasıyla “Ne oluyor?​” sualine gark olmuştu… Ki bu yaklaşımın Ali Koç’un kızıl dona girmesiyle alakası -ve beyandaki çağrının onunla- sınırlı olmadığı, dünyanın kalburüstü burjuva muhitlerinde, ilim fikir zevatıyla kapitalizmin geleceği üzerine yapılan toplantılardaki eğilime tekabül ettiği yazılıp çizilmişti, Koç’un çıkışı.]
Yoksa…
Kapitalizmi iktidarından edecek, yeni bir toplum ve üretim tarzını önceleyecek devrimci bir değişim mi, öngörülen?.. (Mümkün mü bu?.. Nasıl?)
Her iki beklentinin dayanak ve dinamikleri ne, yönelimlerin öznesi kim… vesaire?..
Müdahil güç var mı?
Sol ve sosyalist yapı ve odaklar, belki de tarihlerinin  en etkisiz dönemlerini yaşarken, bu soruyu gündeme getirmek dahi tuhaf bulunulabilecekken, kapitalizmin devrimci yıkımından bahsetmek hepten aykırı kaçar (mı?)…
Evet… Ötesini berisini bilemeyiz ama devrimcilerde kapitalizmi mazide bırakmaya dönük bir master plan üzerinde çalışacak takat ve dinamizmin görünmediği aşikar…
Devrimcilerin kurucu güç olarak devre dışı kalma kuvvetli ihtimaline rağmen…
Şayet korona sonrası ‘Dünya eski dünya olmayacak’ ise…
Eskiyi geride bırakacak…
Bu ‘yeni’ kim(ler)in, hangi güç(ler)in ‘yeni’si olacak ve sahiden ne kadar “yeni” sayılabilecek?..
(Yabana atılmaması gereken ihtimal olarak faşizmin dünyanın esas gücü haline gelmesini mesela, nasıl tarif edeceğiz?)
Emekçi yığınların lehine ya da değil, resmedildiği gibi “eski dünya düzeni” ile veda sürecine girilecekse, bunun zemini ne?
Hayatta karşılığı olmayan bir öngörüyü (Dünya eski dünya olmayacak) fuzuli yere muhatap alıp tartışmıyorsak, korona-kapitalizm sonrası üzerine çeşitleme yamanın dayanağını nerede aramalıyız? 
Mesela…

PANDEMİ YENİ DÜNYANIN KURULMASININ ZEMİN VE ŞARTLARININ OLUŞUMUNU TETİKLEYEBİLİR Mİ?

Kestirmeden söylersek, pandemi tarihinin cevabı, evet! demeye yatkın … gibi.
Jared  Diamond, bize uzatmadan, lazım gelen özeti yapar…
Meşhur Tüfek, Çelik ve Mikrop(**) kitabında Diamond, “Mikropların oynadığı [sosyal-siyasal] rol  konusunda” şöyle yazar:
“Hiç kuşku yok ki Avrupalılar egemenlikleri altına aldıkları Avrupalı olmayan halklar karşısında silah, teknoloji ve siyasal örgütlenme  açısından büyük bir üstünlüğe sahipti. Ama yine de çok az sayıdaki Avrupalı göçmenin Amerika kıtalarındaki ve dünyanın başka yerlerindeki onca yerel nüfusu yok etmeyi başarmasını bu üstünlükle açıklayamayız. Avrupalıların öteki kıtalara götürdükleri bu armağan olmasaydı Avrasyalıların evcil hayvanlarla nicedir içli dışlılığı sonucunda evrimleşmiş mikroplar olmasaydı- bunların hiçbiri olmayabilirdi.”(**)
Yazarın Amerika kıtasının istilasını tamamen Avrupalı fatihlerin taşıdığı mikroba bağlamaya kadar vardırması problemli bulunabilir… ise de…
Mesela…
Galeano’nun ‘Latin Amerika’nın Kesik Damarları’ gibi kitaplarına göz atarsak, bulaşıcı hastalığın bir istila silahı olarak (misalimizdeki) Amerika kıtasını nasıl baştan aşağı kökten değiştirdiğini görebiliriz…
Geçerken atlamayalım…
Pandemi benzeri olağanüstülüğü hallerden deprem ve savaşların sosyal-siyasal değişimdeki rollerine işaret edelim...
‘Savaş’a devrim doğurtmanın timsali 1917 Ekim Devrimi… 
Deprem felaketinden ‘devrim’ci sıçrama çıkarmaya ise iki misal:
Nikaragua ve İran Devrimleri

KÜRESEL İZOLASYON KONAĞINDA POLİTİK VE İDEOLOJİK BAĞIMSIZLIĞI KARANTİNAYA SOKMAMAK ŞART!

Bağlıyorum:
Pandemi ile daha önce hiç tanık olmadığımız dünyada bulduk kendimizi…
Korku ve endişe kıskacındaki insan, can korkusu kırbacı ile Pavlov’un köpeklerine benzeme tehlikesiyle yüz yüze… (demek mübalağa mı?)
Belirsizlik… Her anlamda ve her sahada belirsizlik
Mecbur kaldığımız karantina iklimini karakterize eden nesnellik en naif haliyle bu...
Çıkış olmasa bile ‘çıkış’a götürecek acil ihtiyaç, insanların gözünü kulağını dikeceği bilim zemininde, ortak akıl ve karar merkezi yaratmak…
İktidarın bilgi tekelini kıracak, düşünsel otonomiyi besleyecek mesela kolektif online fikir üretim ağı inşa etmekle başlanabilir mesela…
Sol ve sosyalist güçler tüm dezavantajlarına rağmen, ülkenin/dünyanın ilerici potansiyelini insanlığın geleceği doğrultusunda örgütleyip harekete geçirebilir…
Fiziki izolasyon, düşünsel temas ağı..
Atomize olmuş her mekanın kolektif fikir üretiminin enerji santrali olmasını hayal etmek, gerçekleştirmek için ilk adım sayılmalı…
Bu minvalde kolektif faaliyetin yol ve yordamı üzerine öneri formüle etmeye çalışarak devam edeceğim…     

(*) Misal Devlet Bahçeli:
“Şurası açıktır ki, dünya artık eski dünya olmayacaktır.” (19 Mart 2020)
Emin değilim; galiba Erdoğan da aynı minvalde cümleler kurdu…
Fakat kastının, “Çin’den kaçacak yatırımlar bize gelecek” yollu temenni ve beklentilerle mi sınırlı belli değil.

(**) Pdf’inde sayfa numarası olmadığı için nokta adresi veremiyorum. Karantina şart

(***) Cumhuriyet, 14 Kasım 2015

Satır altından notlar…

KARANTİNA GÜNLERİ’NİN ŞAŞKIN AMA MERAKLI OKURUNA MAHSUSTUR!
PANDEMİ TARİHİNDEN VESİKA NİYETİNE

Misafirimiz Eduardo Galeano…
Ve günler Yürümeye Başladı (Sel Yayıncılık) kitabı ile (s. 233) 1300’ler Avrupa’sına uğrayacağız…    

VEBAYI YAYMA REÇETESİ

[30 MİLYON AVRUPALININ CANINA MAL OLDU]
On dördüncü yüzyılda; Katolik inancının fanatikleri Avrupa şehirlerindeki kedilere savaş açtılar.
İblis’in emrindeki bu şeytani hayvanlar çarmıha gerildiler, kazığa oturduldular, canlı canlı derileri yüzüldü ya da ateşe atıldılar.
Bunun üzerine, en kötü düşmanlarından kurtulan fareler şehirlerin tek sahibi oldular. Ve farelerden bulaşan Kara Veba otuz milyon Avrupalıyı öldürdü.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa