29 Mart 2020 00:23

Koronavirüs günlerinde hayatın/bilimin öğrettikleri

Koronavirüs teşhisi için geliştirilen moleküler tabanlı tanı kiti

Koronavirüs teşhisi için geliştirilen moleküler tabanlı tanı kiti | Fotoğraf: Tahir Turan Eroğlu/AA

Paylaş

Koronavirüs (SARS-cov-2) günlerindeyiz. Çok değil bundan 3-4 hafta önce TV ekranlarında sosyal medyada boy gösteren, kendi bilim alanı içi ve dışı, her konuda bir söz söyleyen, ağzı iyi laf yaptığı ya da kameralar onları sevdiği için kendinde her konuda konuşma gücü bulan, bilimsel temeli olmayan bir çok bilgiyi buradan aldığı cesaretle medya üzerinden yaymakta beis görmeyenler bugün yok. Onlar ve antibilimsel önerileri/kişisel görüşleri hayatın gerçeklik duvarına çarptı. Bilimin, akılcı düşünmenin ve sorgulamanın toplumun her bir bireyi için öneminin bir kere daha karşımıza çıktığı günlerden geçiyoruz. Hayat oldukça öğretici.

Uzunca bir süredir test tartışması sürdürülüyor, hızlı test-yavaş test, test güvenilirliği gibi kavramlar günlük yaşamımıza girmeye başladı doğal olarak. Burada şunu söylemekte fayda var. Antikor-antijen temelli hızlı testler de, RT-qPCR temelli testler de yanlış negatif verebilir. Her iki tür testin de hassasiyeti hastalardan alınan örneklerdeki virüs proteini (antikor-antijen temelli)/virüs RNA’sı (RT-qPCR) miktarlarına ve örneklerin nasıl ve nereden alındığına, hastalığın (virüsün) seyrine bağlıdır. Virüs vücutta çoğaldıkça, virüs proteinleri ve RNA miktarı da artar, dolayısıyla yanlış negatiflik oranı düşer. Bu nedenle hastalığın tespitinde tek başına testler yeterli değildir, klinik tablolar mutlaka gözetilir. Bu testlerin tek başına yeterli olmaması, yaygın test gerekliliğini yine de dıştalamaz. Diğer ülkelerin yaşadıkları bize yaygın testler sayesinde daha fazla vakanın tespit edilebildiğini ve karantina koşullarının hızla uygulanabildiğinde salgının seyrinin kontrol edilebildiğini gösterdi. Virüsün yayılım hızının bu şekilde düştüğü ve salgının göreceli olarak kontrol altına alındığı Güney Kore gibi örnekler var önümüzde. Çin salgını kontrol altına almıştı ancak dün 54 yeni vakayı duyurdu. Bu vakaların hepsinin yurt dışı kaynaklı olması nedeniyle ve enfeksiyonların ikinci dalgasına karşı yurttaşlarını korumak üzere, Çin bu yazının yazıldığı 28 Mart 2020 Cumartesi günü itibari ile sınırlarını yabancılara kapattığını duyurdu. Çin örneği, dünya çapında salgınla ciddi bir şekilde mücadele edilmedikçe, bu sürecin her ülkede uzayacağını da göstermiş oldu.

Covid-19’a karşı ilaç/aşı çalışmaları da tüm dünyada devam ediyor. Synbiobeta platformunun Milken Institute verilerine göre hazırladığı resim, çalışmaların aşamalarını gösteriyor.

İlaç yeniden konumlandırması çalışmaları, yani başka hastalıklar için onaylanmış ilaçların Covid -19’a karşı kullanılma çalışmaları en kısa sürede sonuç verebilecek çalışmalar. Gerek aşı çalışmaları, gerek antikor çalışmaları, faz çalışmalarına girecekleri için daha uzun süreli çalışmalar olarak göze çarpıyor. Milken Instituteun son verilerine göre bu tedavi çalışmalarından on ikisi antiviral ilaç, üçü hücre temelli terapi, yirmisi antikor çalışması, sekizi yeniden konumlandırma çalışması, üçü RNA temelli çalışma, on sekizi de diğer çalışmalar. Dünya çapında otuz dokuz farklı aşı çalışması da yürütülüyor. Aşı çalışmalarının uzun vadeli çalışmalar olduğu ve virüsün hızla değiştiği koşullarda etkili olamayabileceği mutlaka göz önüne alınmalı. Covid -19 hastalarından alınan antikorların hastalar üzerinde deneneceği Faz I çalışmalarının başlangıç tarihi ise en erken temmuz 2020 olarak belirtilmiş. Virüsün yol açtığı Covid -19’un tedavisinde potansiyel olarak kullanılabilecek preklinik ve klinik aşamalarda olan ilaçlar var. Ancak bunların insanlarda kullanımlarının güvenli ve hastalığa karşı gerçekten etkin olduklarının faz çalışmalarıyla gösterilmesi gerekiyor. Bu ilaçlardan bazıları için bilim dünyasından farklı görüşler ve eleştiriler de yükseliyor. Bu süreci ve gelişmeleri duyurmaya devam edeceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa