Aydınlıkta
GEÇMEYEN KIŞ
Tam yemyeşil bir ilkyaz yeşeriyorken, ağaçlar renk renk bahar çiçeklerini açıp kokuları sokakları doldurmuşken soluklarımız kesildi. Kış, sinsice saldırdı. Rengi, kokuyu sildi. Sokağı ele geçirdi. Evlerimize kapattı hepimizi. Geçip gitmeyen bir kış.
KENDİ KENDİMİZE
Bir aradayken birbirimizin yüzüne bakmadık, bakmıyorduk. Zorunlu olarak evlere kapatılınca kendi yüzümüze baktık mı, bakabildik mi? Kendi kendimize bırakılınca her birimiz.
YANSIMA
Camdan yansıyan güneş, eşyaları aydınlatır yalnızca. Yüzünü dönsen de camdaki gökyüzüne. Odanın ortasındaki karanlıkta.
AYDINLIKTA
Kış, içimizi de, dışımızı da sarıyor. Her gün biraz daha bastırarak. Gelen yazı düşünmeliyiz o zaman. Çiçeklenen sokakları, deniz kıyılarını, güneşli gökyüzünü. Güneşlenecek yaşamı. Sonsuz aydınlıkta.
ODADA
Odanın içine uyanıyorsun. Sessizlikle. Yalnız değilsin. Kendi kendinesin. Kendi kendinle iç içe. Odada.
GÜNEŞİN AYDINLIĞI
Camdan yansıyan gökyüzü, odanın içine vuruyor. Mavilik dolduruyor odayı. Bulutlar oynaşıyor duvarlarda. Güneşin aydınlığında.
SOLUKLANMAK
Pencereni aç, gökyüzüne bak. Güneşin altında parıldayan denizi göreceksin. Akıp duran bulutlara bak. Dağların doruklarını saran, yemyeşil ovaları gölgelendiren bulutlara. Çıkmadan dışarı. Soluklan.
Evrensel'i Takip Et