‘Davetsiz misafir’ meselesi (1)
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Senin de bildiğin üzere, şu günlerde insanlık alemi korona denen bir virüs nedeniyle feleğini şaşırmış durumda...
Hangi bacadan girip, hangi kapıdan def olup gideceği henüz belli olmayan bu “davetsiz misafir”in, önce ufaktan ufağa, sonra da dörtnala koşuşturup böylece tüm cihanda giderek postunu sermesinin ardından gele gele geldiğimiz bu noktada görünen o ki, dünya denen bu gezegeni fi tarihinden beri mekan tutmuş bilumum “ahali”nin zaten olmayan huzuru, bu belalı virüs yüzünden şu sıralar hepten kaçtı, kaçıyor...
İnsanlık tarihinin ilk günden itibaren bilinen şeceresine, dal budak salan soy ağacına bakılırsa; “zaman” denen uçsuz bucaksız bu ummanın girdaplarında veya zifiri karanlık dehlizlerinde hemen hemen neredeyse “bitli” başına gelmedik bir iş, uyduruk bir “kaza” kalmadığı gibi, keza içine saplanıp kaldığı bataklığın bini, bir parayken, şimdi de bu baş belası “illet“ acaba neyin nesi kimin fesiydi zo!..
Hepsi de birbirinden değerli, hepsi de kendi işlerinin ehli, mektep, medreselerde dirsek çürütüp, yalaya yalaya hokkalarında mürekkep bırakmayan, nitekim nerdeyse hemen her konunun uzmanı kesilen bilumum “siyaset erbabı”nın, kendilerince kim bilir hangi deneyimlerinden yola çıkıp, sonra da teselli babında verdikleri fermanlara, koydukları teşhislere bakılırsa, “korona zibidisi” orada burada hafif yollu gezinirken, durduk yere aldığı andavallıca bir kararla insanların tümünü kendi kavlince “düşman” hanesine kaydedip, akabinde de kendi hegemonyasını kurmayı planlarken, aslında farkında olmadan başına iş açtı; resmen duvara tosladı...
Çünkü insanlık alemi topuyla tüfeğiyle, hatta günün birinde ihtiyaç duyduğunda, yerin bilmem kaç metre derinliğinde tıpkı “yedek akçe” misali sakladığı nükleer gücüyle korona veya benzer tüm virüslerin ümüğünü anında sıkıp, suyunu çıkarmak için zaten çoktan hazır ve nazır bekliyordu nitekim!
Ancak... Kitap okuya okuya gözleri ister istemez şeşi beş gören, şişe altı kalınlığındaki gözlük camları sayesinde her şeye maydanoz, her derde sözde deva kesilen bu “politika kurmayları”nın evdeki hesapları çarşıya pazara uymadığı gibi, tam aksine ellerindeki fileleriyle yola revan olanların başlarına bir bakıma bekçi kesilip, hatta kendi kendilerini evlerinin, kireç badanalı damlarının altında karantinaya almalarını önerip dayatırken, öte taraftan insanlık aleminin düştüğü bu durum karşısında korona kimliğiyle, yakasındaki rozetiyle kurum kurum gezinip duran, istediği yerde park edip, dolayısıyla kendi gönlünün kahyası kesilen bu “derebeyi”nin keyfi kekayken, aynı zamanda da dünyanın dört bucağında dalgalanıp duran simsiyah bayrağı da, ne hikmetse tüm ihtişamıyla insanlık alemine göz kırpıp duruyor ka yavrum!
Peki neden?
Nedenini, niçinini istersen haftaya konuşalım Kirvem!..
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30