Ayrımcılık yapanlar unutmasınlar ki bugün onları da savunuyor olabilirdik!
Fotoğraf: MA
İktidar ve ortağı MHP tarafından hazırlanan özel af düzenlemesi, Mecliste görüşülmeye başlandı. Meclise getirilen af düzenlemesi uyuşturucu, kadına yönelik şiddet, gasp, hırsızlık, cinayet gibi suçları kapsarken siyasi mahkumları kapsamıyor. Dolayısıyla koronavirüs tehdidine karşı gündeme getirildiği söylenen bu düzenleme bu haliyle hem hukuken hem de insani-vicdani olarak açıkça ayrımcı bir nitelik taşıyor.
Düşünün ki Berfin Özek’in yüzüne kezzap atarak yaşamına kasteden saldırgan bu aftan yararlanacak ama sosyal medyada attıkları tweet nedeniyle mahkum olanlar yaralanamayacak.
Uyuşturucu tacirlerini, çocukları zehirleyenleri affeden bu düzenleme çocukları dört duvar arasında tutmaya devam ederek adaleti sağlayacak!(Neyse ki Abdülkadir Selvi gibi sahibinin sesi kalemler var da iktidarın hazırladığı düzenlemenin neden çocuklarla ilgili “suç”ları kapsamadığını öğrenebiliyoruz: Meğer “Terör örgütlerinin çocukları suça itmelerinin engellenmesi için” çocuklar kapsam dışı bırakılmışmış!)
Soma’da aşırı kâr hırsı ile 301 işçinin ölümüne sebep olanlar bu düzenlemeden yararlanacak ama iktidarın savaş politikalarına karşı barışı savundukları için öç mantığıyla rehin alınan Demirtaş ve diğer siyasi tutuklu ve hükümlüler ölümcül virüs tehdidine rağmen içerde tutulmaya devam edilecekler.
Geçtiğimiz günlerde 11 sol-sosyalist partinin yaptığı ortak açıklamada çok iyi belirtildiği gibi siyasi tutsaklara yönelik bu ayrımcı düzenlemeyi hazırlayanlar 12 Eylül darbesinden sonra “Asmayalım da besleyelim mi” diyen Kenan Evren zihniyetinin mirasçıları olarak siyasi tutsakları bu ölümcül tehditle karşı karşıya bırakmakta tereddüt etmiyorlar.
Bu düzenlemeden rüşvet ve yolsuzluk suçlarından mahkum olanlar yararlanabilecek ama bunları yazanlar, halka gerçeği açıklama sorumluluğu ile habercilik yapan gazeteciler yaralanamayacak!
Burjuva hukuk ve demokrasinin asgari düzeyde bile işlediği her ülke ya da koşullarda beklenilir olan salgın hastalık tehdidinin toplumsal yaşamı böylesine etkilediği bir dönemde içinde bulundukları koşullar nedeniyle en fazla risk altındaki kesimlerin başında gelen cezaevlerindekiler için yapılacak bir düzenlemenin ayrımsız olmasıydı. Mesela yanı başımızdaki İran rejimi, koronavirüs tehdidine karşı cezaevlerini boşaltma kararı alırken hiçbir ayrım yapmadı. Çünkü af ya da infaz düzenlemeleri bütün dünyada toplumda barış ve huzur ortamının oluşmasına hizmet etme mantığıyla yapılır. Oysa tek adam iktidarının ayrımcı af yasası toplumsal kamplaşmayı derinleştirmeye, daha fazla huzursuzluk ve gerilim üretmeye hizmet ediyor.
Yıllarca Erdoğan’la yürüyen siyasetçiler bile bu kadarı olmaz diyor. Önceki gün Karar TV’ye çıkan Erdoğan’ın eski ortağı ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, “Birlikteyken Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Kişisel suçları affedemeyiz, devlete karşı işlenen suçları affedebiliriz’ şeklinde bir ilke açıklamıştı. Bunun mantığı var. Bu yasada devlete karşı işlenen suçları dışarıda bıraktı, kişilere karşı işlenen suçları kapsama aldı” diyor. Devamında da “Bu yasada zimmet, gasp, rüşvet, irtikap affediliyor (…) Bunun yanında düşünce açıklamış bir gazeteci, bir siyasi, bir bilim adamı, şiddete bulaşmadan düşüncesini açıklayanlar, zaten hapis yatmaması gerekirken, kapsam dışında bırakılıyor” diye ekliyor.
Bu düzenlemenin ruhunu en iyi anlatan konulardan biri de şudur: Mevcut infaz sisteminde 18 ay veya altı bir ceza alanlar -ki, bunların önemli bir bölümü ifade özgürlüğü, “düşünce suçu” kapsamındaki cezalardır- hapis yatmıyordu. Mevcut düzenleme yasalaşırsa bunların hepsinin cezaevine girmesinin önü açılacak. Mesela attığı tweet, açıkladığı düşünce nedeniyle 18 ay ceza alan birisi yeni düzenlemede 7 ay hapis yatacak. Cumhurbaşkanına hakaret iddiası ile açılmış yaklaşık 20 bin davanın olduğunu hatırlatırsak bu düzenlemenin amacı da ortaya çıkıyor. Tek adam iktidarı kendine yönelik en ufak bir eleştiriyi bile cezasız bırakmayarak ileri demokrasimize yeni bir ivme kazandırmak istiyor!
Bitirmeden önce Mecliste insan hakları ve hukuka aykırı-ayrımcı bu düzenlemeye karşı çıkan HDP’li ve CHP’li vekillere hakaret eden, üzerlerine yürüyenlere kısa bir hatırlatma yapalım. 15 Temmuz darbe girişimi başarıya ulaşsaydı bugün cezaevlerindeki Kürt siyasetçiler ve diğer devrimci-demokrat siyasi tutsaklarla birlikte içerde siz yatıyor olabilirdiniz. Ve bizler böylesi bir ayrımcılığa karşı sizin de yaşam hakkınızı ve hukukunuzu savunuyor olabilirdik. Her fırsatta belediye başkanıyken şiir okuduğu için mahkum olduğunu hatırlatan Erdoğan’ın iktidarında Türkiye, dünyanın en fazla siyasi tutuklu-hükümlünün olduğu ülkesi haline geldi. İktidar ve bu ayrımcı düzenlemesini cansiperane savunanlar demokrasi ve adaletin bir gün herkese lazım olduğunu/olacağını unutmuşa benziyor!
- Ankara'da Rojava pazarlığı 13 Aralık 2024 10:10
- Esad rejimi sonrası Suriye ve Ortadoğu’yu ne bekliyor? 10 Aralık 2024 05:30
- Adı konulmamış ‘süreç’te Rojava çıkmazı! 06 Aralık 2024 06:45
- Cihatçı saldırının yol işaretleri ve Halep'te kesişen yollar 03 Aralık 2024 06:55
- HTŞ’nin Halep saldırısının arkasındaki güçler ve hesaplar 30 Kasım 2024 06:50
- Bahçeli neden ısrarla Öcalan’ı işaret ediyor? 29 Kasım 2024 06:20
- Selefi Ebu Hanzala in, demokrasi ve laiklik out! 26 Kasım 2024 06:45
- ‘İşgalci ülke’ açıklaması ve Erdoğan iktidarının Suriye’de alarm veren politikası 19 Kasım 2024 05:00
- Trump'ın Ortadoğu'su ve Erdoğan'ın Kürt sorunu 12 Kasım 2024 04:45
- Devlet ‘yeni sürece’ kayyım atadı! 05 Kasım 2024 05:04
- Yeni ‘süreç’: Demokratik siyasete kurt kapanı 01 Kasım 2024 05:03
- Putin’e ‘Esad’ ricası ve Kürt sorununun çözümü 29 Ekim 2024 12:34