Fiziki mesafe, fikrî temas: Online bilim kongresi toplayalım (mı?)

Fotoğraf: Arif Hüdaverdi Yaman/AA
Bu yazı, bir çağrı metni..
Bi’ konuşalım mı, abiler ablalar… sevgili hocalar… daveti…
Temenni icabet görür mü? bilemem…
Lakin…
Vaziyet epten üryaan be yaa:
Kapitalizm -bataklığa saplanmış manda misali- gezegenimizin, cem’î cümlenin tüm birikiminin üstüne çökmüş ve çöreklenmiş…
İnsanlığa zenginlik içinde yoksulluk azabı çektiriyor...
El kadar maskeden mahrum, perperişan bırakıyor, biz biçareleri...
Nükleer silah yarışçısı koca koca ülkeler ilaç ve maske kolilerini kapmak için at pazarlığına tutuşuyor…
Hülasası, ‘Büyük İnsanlık’:
Nano teknolojinin faziletleri ile coşarken…
Küçümseyerek baktığımız Ortaçağ misali devirlerin karantina şartlarına zimmetlendik…
De.. Cabbar nereye:
Biyolojik varoluşumuzun ‘bekası’ tehdidi üzerinden üretilecek rıza ile bireysel kimliklerin denetimi ve toplumsalın tam kontrolü mü hedefleniyor?
Soru aha şuracıkta dursun…
Biz hızlı (ve müsaadenizle bol alıntılı) bir tarama turu yapalım…
MESELE SADECE NEOLİBERALİZM DEĞİL, HER DÜMENİYLE KAPİTALİZM BE HOCAM
Dünya Sağlık Örgütü (nihayet) 12 Mart 2020’de ‘pandemi’ ilan etti…
Finans kapitalin kadim aygıtı Financial Times, pandemi ilanının mürekkebi kurumadan “Korona virüsünden sonraki dünya” makalesine ev sahipliği yaptı… (Yuval Noah Hariri, 20 Mart 2020)
Noam Chomsky mülakatının yayımlanmasıyla öğreniyoruz; DiEM25(*) internet üzerinden “Koronavirüs sonrası dünya” dizisi başlatıyor…
Eminim fazlası olan fazlasını biliyordur amma…
Ben ‘tek lisan tek insan’ olarak, Türkçeleştirildikçe fark ediyorum ‘dışarıda’ farklı perspektiflerden “korona sonrası dünya’ tartışmasını…
‘İçeri’nin neyi eksik!..
Ana haber bültenlerinde dahi “Bir devrimden söz ediliyor” bilgisi fısıldanıyor…
“Yeni bir düzen kurulabilecek mi bakalım” belirsizliği haber veriliyor… (Misal 26 Mart 2020, Fox Ana Haber’den)
Erdoğan’dan Bahçeli’sine muktedirler mütemadiyen –kendilerine pay çıkararak elbette- meydan okuyor:
‘Dünya eski dünya olmayacak…’
Sesi soluğu çıkan –neredeyse- herkes (de) aynı kanıda…
Ama meşrebince bittabi…
Misal Prof. Sencer Ayata sorguluyor:
“Neo-liberalizm yorgun, yıprandı, zayıfladı; ama yerine ne konacak?” (T24, Nisan 2020)
Doç. Dr. Evren Balta, Gazete Duvar’dan (28 Mart 2020) sesleniyor:
“Korona virüsü salgınından sonra da dünya, özellikle de küreselleşme, vahşi kapitalizmin işleyişi eskisi gibi olmayacak.”
Ne olacak?
“Yeni dünya düzeninin iyi olup olmadığını mücadele belirleyecek.”
LENİNCİ KRİZ TAHLİLİNİ HATIRLAMA VAKTİ (Mİ?)
Prof. Taner Timur Hocamız, Cumhuriyet’in Pazar ilavesine (6 Nisan 2020) tahlil ediyor:
“Devletler (…). İsteseler de istemeseler de artık yoksul sınıfları hesaba katmak zorunda kalacaklar.” (**)
Hoca, zannımca korona sonrası dünyaya dair asıl çarpıcı hükmünü bizim İlyiç’e atıfla veriyor:
“Yöneticilerin artık halkı eskisi gibi yönetemediği, yönetilenlerin de eskisi gibi yönetilmek istemeyeceği (Lenin) bir dönem başlıyor!” (***)
Taner Timur’un şayet Leninci analize atıfla zikrettiği gibi böyle bir dönem başlıyorsa…
Bu dönemin bir “insanlık krizine” tekabül ettiği söylenebilir (mi?)...
Tartışmanın ana eksenine (farklı perspektiflerle de olsa) ‘insanlık krizi’ni oturtan hiç de az değil… (gibi.)
Prof. Hariri hayli ilgi gören Financial Times’taki makalesinde, “Evet, fırtına geçecek” diyerek yüreklere su serper gibi görünürken…
Ürpertiyor; “İnsan ırkı hayatta kalacaktır, çoğumuz hayatta kalacağız” rezervini koyuyor, mesela…
Ve devamında, “Ama işgal ettiğimiz dünya artık daha farklı olacak.” (Gazete Duvar, 28 Mart 2020)
TÜRÜMÜZÜ VARLIK-YOKLUK İMTİHANINA TABİ TUTAN ‘İNSANLIK KRİZİ’ Mİ?
1+1’in (4 Nisan 2020) “bağlandığı” İtalyan Otonomist-Marksist Franco Berardi’nin “Salgın nihayet yatıştığında (yatışacağını varsayarsak)” temkinliliği de, “insanlık krizi”nin, ‘insan türünün varlık sınavını’ da kapsadığına işaret ediyor… (Zira.)
Ya Chomsky?..
‘Fazlası’nı açık sözlüce ifade ediyor…
Misal mi?
Chomsky’den, bağlamından koparma pahasına ama anlamını muhafaza eden iki alıntı:
"Eğer bunu atlatabilirsek…”
“Öyle ki bu türün (insan ırkının) gerçekten yaşayabilir olup olmadığını sorguluyorsunuz.”
Hariri’yi (yabana atılamayacak tespitlerin kayda değer ikazlar olarak sayıp) ayrı tutarsak…
Kıyamet tablosuna mahkûm olduğumuz iddia edilmiyor bittabi..
Bilakis…
Berardi, “İki siyasi alternatifle karşı karşıyayız” diye yazıyor:
“Ya kapitalist ekonomiyi şiddet yoluyla yeniden rayına oturtacak tekno-totaliter bir sistem ya da insan etkinliğinin kapitalist soyutlamadan kurtuluşu ve fayda temelli bir moleküler toplumun yaratılması.” (****)
UMUT HALKIN KENDİ KADERİNİ TAYİN HAKKINI ELİNE ALMASINDA
Chomsky’nin “Bu kriz Batı uygarlığının krizi” tespitini, evvela ikazıyla okuyalım…
Zira, “Koronavirüse geri dönersek, bunun en şok edici ve haşin yönlerinden biri, yaptırımların eziyeti en üste çıkarmak için tamamen bilinçli kullanımı”ndan söz ediyor…
Ama çıkışın da altını çiziyor:
“Bu krizi atlatabilmemiz için yegâne umudumuz bu: Halkın kendi kaderini ele geçirmesi.”
Chomsky’nin umudunu ‘halkın kendi kaderini tayin hakkı’ diye formüle edersek…
Taner Timur’un, önümüzdeki dönemi “… yönetilenlerin eskisi gibi yönetilmek istememesi” olarak değerlendiren tespitiyle birlikte okumak mümkün mü?..
Vakti geldi:
En baştaki sorumuz daha fazla yalnız bırakmayalım; hatırlayalım:
Biyolojik varoluşumuzun ‘bekası’ tehdidi üzerinden üretilecek rıza ile bireysel kimliklerin denetimi ve toplumsalın tam kontrolü mü hedefleniyor?
Daha çok Prof. Hariri’nin çerçevelediği gelecek dünya projeksiyonunun çağrışımı bu.
Ve zannımca buna kadri mutlak bir gidişat, insanlığın varacağı mutlak toplumsallık iklimi olarak bakmak yerine…
Halkın kendi kaderini tayin hakkını kapitalizmin elinden alıp sahip çıkmasıyla, bu çerçevenin tersyüz edilmesi mümkün diye bilir miyiz?
Başka çare var mı?
‘İNSANLIK TARİHİNİN GELMİŞ GEÇMİŞ EN BÜYÜK FELAKETİNE DOĞRU YAKLAŞIRKEN…’
Yine Chomsky’ye döneceğim…
Mevcut pandemi meretini atlatsak dahi insanlığı bekleyen felaketi resmederken:
“Koronavirüs yeterince ciddi bir tehlike ama gelmekte olan çok daha dehşetli bir şey var. İnsanlık tarihinde gelmiş geçmiş her şeyden daha kötü bir felaketin kıyısına doğru yarışıyoruz.”
Diyor…
Daha ne mi desin?
Şunu:
“Koronavirüsün iyi bir yanının, belki de insanları nasıl bir dünya istediğimiz hakkında düşünmeye itmesi olduğu söylenebilir. Bu duruma götürecek bir dünya mı istiyoruz? Bu krizin kökenleri hakkında düşünmek durumundayız. Neden bir koronavirüs krizi var?
Neden?
SOMUT ŞARTLARIN SOMUT TAHLİLİ İNSANLIĞI TÜM BİRİKİMİNİ DEVREYE SOKMAYA ÇAĞIRIYOR…
Toparlanalım:
Çizmeye çalıştığım çerçevenin çağrısı şu:
“Somut şartların somut tahlili”nin tespiti ihtiyacı (ve adım adım pratiğe tercümesi) belki de insanlığın tüm birikim ve enerjisini hiç bu denli acil göreve çağırmamıştı!..
Harfiyat’taki son yazıların ana doğrultusu bu ihtiyacın altını çizmeye…
Ve bunun kolektif örgütlenme yol ve yordamının aranarak devreye sokulmasını vurgulamaya dönüktü…
Misal:
Geçen ayın son yazı başlığı; ‘Karantina ikliminde korona-kapitalizmle hesaplaşmanın yollarını bulmak şart’(*****) idi (28 Mart 2018).
Orada;
"Fiziki izolasyon, düşünsel temas ağı…” ihtiyacına işaret ediliyor...
"Atomize olmuş her mekânın kolektif fikir üretiminin enerji santrali olmasını hayal etmek, gerçekleştirmek için ilk adım sayılmalı…” deniliyordu...
Anılan yazımızı, “Bu minvalde kolektif faaliyetin yol ve yordamı üzerine öneri formüle etmeye çalışarak devam edeceğim…” diyerek bağlamıştım.
Formüle ettiğim öneri (tekrar olsun):
Online Bilim Kongresi toplayalım (mı?)
Haydi!.. (mi?)
İnsan türünün varlık yokluk imtihanından bahsedilirken tam da…
Kapitalizmi ve çıkış yolları odaklı arayışları, Ortaçağ Papazlarının (malum) meleklerin cinsiyetini tartışmasına benzetmeye yelteneceklerin itirazına mukabil son olarak şunu ilave edelim:
İnsanlığı kırıp geçirmeye devam eden salgının içine doğduğu kapitalizmi ve salgından çıkışı/kurtulma şartlarını, salgınla mücadele imkânlarını tayin eden kapitalizmi teşrih masasına yatırmak, pandemiyle mücadelenin sosyo-politik-kültürel cephesini yaratma çabası sayılmalı…
Karantina şartlarına uygun örgütlenecek online platformda perspektiflerin yüzleşmesi de bu yönelişin ilk adımlarından… sayılsın…
Var mısınız?
----
(*) Avrupa'daki Demokrasi Hareketi 2025 veya DiEM25, 2015 yılında eski Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varoufakis ve Hırvat filozof Srećko Horvat tarafından başlatılan pan-Avrupa politik hareketidir. (Vikipedi)
(**) Metin Çulhaoğlu, Hoca’nın bu yaklaşımına mesafeli; “Timur’un bu beklentisinin aşırı iyimser olduğunu düşünüyoruz.” (İleri, 7 Nisan 2020
(***) Ben de ara başlıkta sormuştum: ‘Eski dünya olmayacak’ mırıltısı çaresiz öfkenin, ‘Eskisi gibi yönetilmek istememe’ halinin pasif tezahürü mü? (evrensel.net, 28 Mart 2020)
(****) https://www.birartibir.org/siyaset/654-muhtemele-hapsolmak-ya-da-mumkunu-kesfetmek
(*****)https://www.evrensel.net/yazar/22/erol-aral/s/1
Evrensel'i Takip Et