Cumhurbaşkanı Erdoğan son konuşmasında iktidarı eleştiren gazetecileri virüs olarak niteledi ve Kovid-19’u yok ederken onları da yok edeceklerini açıkladı.

Erdoğan’a göre her şey yolunda. İktidar Kovid-19 salgınına karşı gayet iyi mücadele ediyor. Hastalık bulaşması ve ölüm oranları diğer ülkelerden iyi. Hastane yatak sayımız, sağlık personel sayımız ve araç gerecimiz yeterli. Hatta, isteyen ülkelere sağlık malzemesi de gönderiyoruz.

Anlaşılıyor ki, iktidar yönetme yetisini kaybettikçe muhalefete daha fazla baskı yapacak. Gelecek konusunda bizden daha fazla kaygı duyuyorlar. Çünkü, gerçek durumu bizden daha iyi biliyorlar. Halkın iktidarlarına desteğinin hızla azaldığını görüyorlar.

İktidardan ayrılıp muhalefete geçmeyi kesinlikle düşünmüyorlar. Çünkü, veremeyecekleri çok hesap var.

O halde, daha çok baskı diye düşünüyorlar.

Baskıyı daha da arttıracaklarını son bir haftada TBMM’de açıkça gösterdiler.

İnfaz yasası görüşülürken araya hapishanedeki tutuklu ya da hükümlülerin alınıp MİT tarafından on dört gün sorgulanabilmesini düzenleyen bir madde soktular.

Hapishanelerden mahpusları sorguya götürme uygulaması bütün baskıcı iktidarlar döneminde gündeme gelmiştir. 12 Eylül faşizmi bunu başlattı. Daha sonra her baskı döneminde bunu gündeme getirdiler. Mahpusları işkenceye götürmek anlamına gelen bu uygulama demokrasi güçlerinin mücadelesi sonucu zaman zaman kaldırıldı. Fakat, faşistler bunu hep istedi. Fırsat bulduğunda hep gündeme getirdi. İşkence yapmaya doyamadılar.

Mecliste, gündem ile hiç ilgisi yokken, gündeme getirdikleri diğer bir düzenleme sosyal medyanın zapturapt altına alınmasına dair olandı. Sosyal medyayı da gazete ve dergiler gibi kontrol altına almak istiyorlardı. Twitter, Facebook, WhatsApp ve Instagram gibi sosyal medya uygulamalarının Türkiye’de şube açmalarını, bu şubenin bir adresi ve sorumlusu olmasını, sosyal medyada hesabı olanların bu şubelerde adının ve adresinin olmasını ve sosyal medya hesabı olan biri iktidarı eleştirdiğinde, bu kişinin isim ve adresini kendilerine vermesini istiyorlardı. Böylece, kendini eleştirenlere ve o sosyal medya uygulamasının Türkiye’deki sorumlularına ceza verebileceklerdi. Sosyal medya uygulamalarının bu düzenlemeyi kabul etmemeleri durumunda, o uygulamanın alanını daraltacak, giderek kullanılmasını engelleyeceklerdi. Daha sonra, içerideki tepkiler ve yurt dışından gelebilecek muhtemel tepkiler nedeniyle vazgeçtiler. Çünkü, ekonomik açıdan çok zor durumdaydılar ve dışarıdan para alabilmek için şimdilik böyle uygulamalara gerek yoktu. O düzenleme orada hazır beklesindi. Fırsat olduğunda onu nasıl olsa geçirirlerdi. Şimdilik, muhalif virüslerle böyle bir düzenleme olmadan da baş edebilirlerdi.

Yine gündemde yokken son anda infaz yasasına tıkıştırdıkları bir diğer husus ise iki Barış ve diğer dört gazetecinin infaz kanunundan yararlanamamasını düzenleyen madde idi. MİT aleyhine suç işleyenler infaz indiriminden yararlanamayacaktı. Bu konuyu da “kişisel bir husumet” diye değerlendirilen hale getirdiler. Kavala meselesi gibi. MİT tırları meselesi gibi. Aslında belki de herkesin büyük hukuksuzluk nedeniyle kişisel husumet diye nitelendirdiği uygulamalar birer psikolojik savaş taktiği. İnsanlara, muhalefete diyorlar ki, hiçbir hukuki dayanak olmasa da, tutuklama açıkça hukuka ve vicdana aykırı olsa da ben istediğimi içeri atar senelerce yatırırım. Ayağınızı buna göre denk alın demek istiyorlar. Hiç kimse can ve mal güvenliği hissetmesin. Herkes korksun istiyorlar.

Korkunun ecele faydası yok. Gidiyorsunuz. Kovid-19, virüsüne benzettiğiniz muhalif gazetecileri değil sizi götürecek.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’

Antep’in de aralarında olduğu bölge illerinde ortalama işçi ücreti asgari ücretin altında, haftanın 7 günü, pazarları 12 saat çalışma, üretim baskısı! Devletin ve patronların yasaklar, kolluk gücü ve sendikacı tutuklamasıyla devam ettirmek istediği bu düzenin dayanılmaz hale geldiğini söyleyen Çelikaslan işçisi, tüm işçileri BİRTEK-SEN çatısı altında birleşmeye çağırdı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et