‘İçinden geçtiğimiz hassas dönem’ meselesi
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Dünyanın başına ansızın musallat olan meymenetsiz bir virüs nedeniyle tüm insanlık alemi şaşkın haldeyiz. Tepeden inme bu lanet olayın şerrinden kurtulmak için özellikle tıbbi konularda dirsek çürütmüş bilumum uzmanların gece gündüz demeden harıl harıl çalışıp, dolayısıyla bir an önce bu belanın kökünü kurutmak için yeni bir “aşı” veya “derman” bulmanın peşi sıra koşuşturup durdukları malum...
Aşı, derman, ilaç konusunda yapılan bu çalışmalar bir taraftan devam ederken, diğer taraftan da birbirinin ardından sonbahar yaprakları misali sararıp solan, akabinde de çaresizlik içinde ölüp giden insanlar, sayısal anlamda birer “istatistik” vakaya dönüştükçe, tabii ki dünya ahvalinde huzur bulana aşk olsun!
İşin bundan sonraki faslının nereye varıp, nerede, nasıl noktalanacağını bilmeyen, daha da doğrusu bu bapta yarınların neye gebe olduğunu, bizleri bir kaşık suda boğmaya kalkışan bu virüsün pençesinden kurtulup kurtulamayacaklarını düşüne düşüne neredeyse yavaş yavaş keçileri kaçıracak haleti ruhiye içinde debelenip duran insanların haddi hesabı yokken, öte yandan amiyane deyimiyle bu vartayı er veya geç atlattıktan sonra dünyanın gidişatının nereye varacağını hindi misali düşünüp duran insanların ruh hali hepten evlere şenlik!
Dünya denen bu diyarda fi tarihinden itibaren sürüp giden, gücü gücüne yetenlerin borusunun öttüğü, altta kalanın canının çıktığı, bu çarpık, bu zelil düzen devam ederken, birdenbire peydahlanıp tepemizde boza pişiren bu nemrut virüs karşısında apışıp kalınca, gerek birey, gerekse toplum olarak ne denli “aciz”, ne denli “gariban” olduğumuzu hastane koridorlarında boylu boyunca uzandığımız sedyelerde can çekişirken ister istemez anladık, anlıyoruz ama, diğer taraftan da bu çarkıfeleğin bundan böyle eskisi gibi aynı minvalde dönmemesi için şapkalarımızı, külahlarımız, kasket ya da fötr şapkalarımızı önümüze koyup, ardından da önümüzdeki zaman diliminde acaba hangi uçsuz bucaksız ummanlara doğru hep beraber nasıl yelken açacağımızın inceden inceye hesaplarını yapmamız gerektiğini nihayet çakozlamaya başladık...
Vee... Kimilerimize göre dünyayı bu kadar kısa zaman zarfında kasıp kavuran, neredeyse yer ile yeksan etmeye namzet bu belalı günler, bir nevi “milat” gibi algılanıp, dolayısıyla dünyanın mihverini ister istemez değişik kulvarlara sürükleyecek...
Vee... Yine kimilerine göre, mesela siyaset sahnesinin gülü, bülbülü kesilen, kendilerince dünyaya ayar vermeyi vazife edinip bunun gayretiyle çıra misali yanıp tutuşan bilumum muhteremlerin şu veya bu baptaki kareköklü, trigonometrik, logaritmik hesapları duvara toslayınca, bunun ceremesini çekmek yerine, her zamanki gibi, “İçinden geçtiğimiz hassas dönem“ tekerlemesiyle paçalarını kurtarmak için boşuna çırpınıp duracaklar Kirvem!..
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30