Aşk ve nefret ilişkisi
Kemalizm ile sosyalizm/komünizm arasında hep karmaşık bir aşk/nefret ilişkisi oldu.
Sosyal demokrasi ile komünist partiler arasında da öyle değil mi?
Nazizmin Almanya’da erki ele geçirmesinden önce sosyal demokratlar sosyal faşist olarak niteleniyordu. Sosyal Demokratlar da onları baş tehdit. Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht SD’ler hükümet iken katledildi.
“Ulusal kurtuluş” hareketleri ile ittifak öneren Komintern, Avrupa için ancak 1936 yılında halk cephesi siyasetini benimseyecekti.
Bunun semeresini de alacaktı. Hem İspanya’da hem Fransa’da Halk Cephesi hükümetleri kurulacaktı.
2. Dünya savaşı sonrasında da cephe siyaseti devam etti.
İtalya, Fransa, Finlandiya’da, Çekoslovakya’da komünist partileri kurulan koalisyon hükümetlerinde ortaktı.
Avrupa halkları Nazi işgaline karşı direnişte oynadıkları rol nedeniyle komünistlere saygı duyuyordu.
Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde de rejimin adı “halk demokrasisi” idi. Ve kurulan hükümetler sosyal demokrat partiler, köylü partileri ve komünistler birlikte yer almaktaydılar.
İngiliz halkı 2. Dünya Savaşının bitiminden sonra muzaffer Churchill’e, Gazi falan payesi vermemiş, “thank you” demiş, ama iktidara İşçi Partisini geçirmişti.
O da 1946 yılında “Demir Perde”yi indirivermişti. CHP iktidarı geri kalır mı 1946 yılında Sıkıyönetime sosyalist parti ve sendikaları kapattırıvermişti.
ABD ve Sovyetler yeni dünya gücü olarak yükselirken Fransız ve İngiliz sömürge imparatorlukları çatırdamakta idi.
Birleşmiş Milletlerin kuruluş amacı yeni savaşların önüne geçmek içindi. 2. Dünya Savaşının galibi olarak kabul edilen 5 ülke, yani ABD, SSCB, Birleşik Krallık, Fransa ve Çin Cumhuriyetine BM içinde bir anlamda “üst” statü verilmiş. Yeni savaşlara karşı önleyici kurum işlevi görecek olan Güvenlik Konseyinde, uzlaşma sağlanabilmesi için “veto” hakkına sahip olmuşlardı.
2004 yılında Hrant Dink ile birlikte San Fransisco’da konferans vermiştik. Ülkücü basının boy hedefi olmuştuk bu nedenle. “Alın bunların pasaportlarını” diye manşet atmışlardı.
O sırada, Birleşmiş Milletlerin kurucularının hep birlikte ziyaret ettikleri, en yaşlı ağaca işaret koydukları muir woods ormanını ziyaret etme olanağım oldu. Golden Gate köprüsünden geçtim oraya. Dünyanın en yaşlı (Roma İmparatorluğundan da) ve en uzun ağaçlarının yer aldığı mistik bir orman. Bir ağacın üzerinde haçlı seferlerinin, yeni dünyanın keşfinin ya da Fransız devriminin vuku bulduğu sırada, hangi boyutta olduğuna ilişkin işaretler vardı. BM kurucu üyelerinden biri olmak için TC de çok partili sisteme geçme kararı alacaktı.
Geleceğe umutla bakılıyordu Nazi sonrası Avrupa’da. Nazi tehdidi gerek Birleşik Amerika’da, gerek Birleşik Krallık’ta aydınların sola kaymasına neden olmuştu. Hollywood savaş sırasında Sovyet ülkesine övgü düzen filmler düzüyordu.
Kemalizm sola cumhuriyetin kuruluşundan itibaren saldırdı. Çünkü solun potansiyeli vardı. 2. Dünya savaşı sonrasında da. 1944 yılında Nazi yanlısı faşistleri tutuklayan, sol aydınlarla hümanist kültür programı uygulayan, toprak reformu uygulayan CHP, solun yeniden yükselme potansiyeli karşısında, tutukladıkları faşistlerle ittifak kurma politikasına geçiverdi.
Tek parti rejiminin en büyük korkusu, yükselen demokratik muhalefetin sol ile ittifak kurması idi. Fransa ve İtalya’daki gibi. Bunun ön hazırlığını “Görüşler” dergisi ile başlatan, TAN gazetesi yerle bir edildi; bütün sol basın ve kitapevleri boy hedefi oldu 4 Aralık 1945’de. (*)
Sonuç olarak sosyal demokrasi ile solun ayrışması nasıl Avrupa’da faşizmin önünü açtı ise, Türkiye’de de bütün dinci ve faşizan akımlarla ittifak kuran sağ iktidarların önünü açtı.
CHP geleneğinin bırakın solla ittifak kurmayı, kendi içinde bile ittifak kuramayışı, Siyasal İslamın başkent ve Ankara’yı yüzde 25 gibi cüzi oyla düşürmesine neden oldu.
1949 yılında Köy Enstitülerini kapatıp onu İmam Hatip Okullarını ikame eden, Ticanilerin bile himmetine muhtaç kalan CHP, Siyasal İslamın baston değneği oldu ve hâlâ da olmaya devam ediyor.
(*) Bk: Sabiha Sertel, Roman Gibi / Demokrasi Mücadelesinde Bir Kadın, Belge Yayınları 1987; Yıldız Sertel, Annem Sabiha Sertel Kimdi, Neler Yazdı, Belge Yayınları 2001.
Evrensel'i Takip Et