Gerçek sorunlar

İstanbul 1 Mayıs 2019 / Fırat Turgut | Evrensel

Biz, galiba hâlâ siyasi gelişmelere yetmişlerin kafasıyla bakıyoruz. O zamanlar, siyasi sorunlar adları ile daha çok tartışılırdı. İşsizlik, pahalılık, dış borçlar, bütçe açıkları, siyasi yolsuzluklar, devlette kadrolaşma vs. gibi konular siyasi gündemin başlıklarını oluştururdu. Siyasi taraflar bu konulardaki fikirlerini ve çözüm önerilerini halka anlatmaya çalışırdı. Siyasi atmosferin etkisi ile olacak, hiçbir burjuva politikacı, açıktan burjuvaziyi savunamaz, halktan yana konuşuyormuş gibi çözümlerini sunardı. Hiçbir politikacı açıktan bir patrona “Gülüyorsun bakıyorum. Keyfin yerinde” diyemezdi. Şimdi de gerçek sorunlar o günlerdekilerle aynı ama bu sorunlar tartışılmıyor ya da tartışılamıyor. İktidar, yukarıda saydığımız sorunlar konusunda tek kelime söylemiyor. Ekonomik kriz ortada, herkes tarafından bilinirken; her şey güllük gülistanlık imiş gibi propaganda yapıyor. Muhalefeti paralel yapı, hain, dış güçlerle anlaşıp iktidarı devirmeye çalışan güçler olarak niteliyor. Halkın gözünü sahte siyasi gündemlerle bağlayıp, gerçek sorunları gündemden düşürmeye çalışıyor. Muhalefet de, iktidarın sahte gündemini gerçek gündemmiş gibi ele alıp, kendilerinin hain olmadığını kanıtlamaya çalışıyor.

İşsizlik, pahalılık, yoksulluk ve borca batmış olmak nedeniyle bunalan halkı etrafında tutmak için iktidarın kullandığı bir başka araç ise; halka yaptığı ufak tefek nakdi ve erzak yardımı. Bu aracı şimdi muhalefet de kullanıyor. Bir kavga da bu alanda kopuyor. İşsizliği, pahalılığı, yoksulluğu azaltacak politikalar yerine, kim daha çok yardım dağıtıyor, kim daha iyi yardım dağıtıyor kavgası yapıyorlar.   

İktidar da, muhalefet de ekonomik krizi aşmak için nasıl bir programları olduğunu açıklamıyor. İktidar da, muhalefet de IMF ile anlaşmanın en doğru çözüm yolu olduğunu düşünmesine rağmen, iki taraf da bunu açıkça söylemiyor. Önce karşısındaki tarafın söylemesini, bu durumda da “Vay, IMF ile anlaşmayı öneriyorlar” diye onları yerin dibine sokmayı düşünüyor.

İktidarın, muhalefetten son zamanlarda daha çok korkmasının iki nedeni var. Birincisi ekonomik ve sosyal sorunların iktidar açısından kısa sürede çözülebilecek boyutları aşması ve ilk seçimlerde (hatta erken seçim ile) iktidardan düşme olasılığı ve ikincisi; muhalefetin yerel seçim zaferi, toparlanması ve medya gücüne, dış desteğe kavuşması ile işlerinin daha zorlaşması.

Bir de, yukarıda iktidar ve muhalefet diye nitelediğim kesim dışında bir siyasi güç var: Emek ve demokrasi güçleri. Sosyal medyada etkin ama iktidar ve muhalefet medyasında yok sayılan güçler. Bu dönemde de, halkın durumunu yansıtmaya, işsizlik ve pahalılığın boyutlarını anlatmaya çalışıyorlar. Halkın taleplerini dile getirmeye çalışıyorlar. Gerçek sorunları tartışmaya çalışan tek siyasi kesim. Ama, sesleri geniş halk kesimlerine ulaşmıyor.

Bu durumun değişmesi gerekiyor. Yoksulluğun, sömürünün bu kadar arttığı; hak ve özgürlüklerin bu kadar kısıtlandığı koşullarda; emek ve demokrasi güçlerinin sesinin daha gür duyulması gerekiyor.

Emek ve demokrasi güçlerinin sesini daha fazla duyurabilmesi için, halkın birliğini sağlayabilmesi için neler yapılabileceğini hep birlikte bir daha yeniden düşünmemiz gerekiyor. Emek ve demokrasi güçlerinin var olan örgütlerinin durumu nedir? Güç birliği örgütlenmeleri hâlâ aktif midir? Yeni baskılar karşısında yeni neler yapabiliriz? Medyamızı nasıl daha güçlendirebiliriz? Yeni sendikal birlikler, kadın ve gençlik ortak örgütleri oluşturabilir miyiz? Ortak aydın ve sanatçı inisiyatifleri oluşturabilir miyiz?

Yapabiliriz bence. Yapmalıyız. Yoksa, bütün bentlerini yıkıp yoluna devam eden nehirlere ulaşamayan dereler gibi, kısır siyaset çöllerinde suyumuz ziyan olacak. Daha önce yaptık, yine yaparız.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’

Antep’in de aralarında olduğu bölge illerinde ortalama işçi ücreti asgari ücretin altında, haftanın 7 günü, pazarları 12 saat çalışma, üretim baskısı! Devletin ve patronların yasaklar, kolluk gücü ve sendikacı tutuklamasıyla devam ettirmek istediği bu düzenin dayanılmaz hale geldiğini söyleyen Çelikaslan işçisi, tüm işçileri BİRTEK-SEN çatısı altında birleşmeye çağırdı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et