23 Nisan 2020

Ara Güler miydi, ağlar mıydı?

Fotoğraf: Özcan Yaman/EVRENSEL

Ara Güler’in tüm arşivini ve mirasını Doğuş Grubuna bıraktı/bırakmadı tartışması, 2015 yılının en çok konuşulan konularından biriydi. Coşkun Aral 7 nisanda yaptığı Twitter paylaşımında, Doğuş Grubu tarafından Ara Güler belgeselinin telif hakları çerçevesinde kendisine ihtarda bulunulduğunu bu nedenle belgeseli yayından kaldırdığını duyurdu. Cenk Mirat Pekcanattı'nın paylaşımından öğrendiğim konu, birkaç haber sitesi haricinde ne fotoğraf camiasında ne de sosyal medyada geniş manada bir karşılık buldu.  

Coşkun Aral’la Ara Güler’in derin dostluklarının usta çırak ilişkisine dayandığını bilmeyen yoktur. Belgeselci, Savaş Muhabiri Coşkun Aral, Ara Güler’in sağlığında belgeselini yapmak ister. Ara Güler de kendisini, eski çırağından daha iyi anlatacak kim olabilir ki diye düşünmüş olacak ki kabul eder. Coşkun Aral deneyim sahibi biri olarak ‘’Abi, belgesel için bana yazılı bir izin belgesi ver‘’ der. Hatta belgesel boyunca aldığı rıza ile çekimlerin yapılmasını sağlar.

2018’de Ara Güler hayatını kaybettiğinde, Coşkun Aral ‘’Bu Dünya Böyle Dünya’’ isimli belgeselin gösterimini başta Akbanksanat olmak üzere birçok yerde yapmıştı. Karantina günleri başlayınca Coşkun Aral belgeseli Youtube’dan yayımladı. Ta ki 7 nisan günü Doğuş Grubundan gelen ihtarnameyi alana kadar.

Coşkun Aral konuyla ilgili olarak Gazete Müstehak ve Haberci sitelerine yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Belgesel, 1986-2018 yılları arasında yapılan çekimlerle hazırlandı. Belgeselde kullanılan fotoğraflar yine Ara Güler’in kendisi tarafından bana verilmişti. Doğuş Grubunun da belgeseli yaptığımdan haberi vardı. Bu müdahaleyi anlayamadım. İleride böyle bir engellemeyle karşılaşırsam diye Ara’nın kendi el yazısıyla bana yazdığı izin var. Ne Ara Güler’in isminin ne de Doğuş Grubunun böyle bir engellemeyle gündeme gelmesini istiyorum. O nedenle yayından kaldırdım. Amacım insanların Ara Güler’i kendi ağzından tanımasıydı.”

Doğuş Grubu’nun Coşkun Aral’a gönderdiği ihtarnamede, Ara Güler’in eserlerinin herhangi bir şekil ve mecrada kullanımı, münhasır hak sahibi konumundaki şirket iznine tabidir…’’ deniliyordu.

Sonuç olarak; konu muhatapları arasında halledilir mi yoksa mahkemeye mi gider bilemem. Ama bildiğim tek şey, sermaye gruplarının sanata, sanatçıya katkılarının(!) pek şaşırtıcı olmadığıdır.

Yapı Kredi, Nâzım Hikmet’e ne kadar sahip olduysa, Doğuş Grubu da Ara Güler’e o kadar sahip olabilir bence. Tabii fotoğraf dünyası ve sevenleri sahip çıkmazsa!

Yazıyı, sermayenin sanata ve sanatçıya katkılarını(!) anlatmakla uzatmak istemiyorum. Bu konuyla ilgili görüşlerimi yüzlerce kez yazdım. Marx özetlemiş zaten; ‘’Kapitalizm, gölgesini satamayacağı ağacı keser!’’ Tanınmış birçok sanatçı varken neden Ara Güler’e yatırım yaparlar? Bunu bir düşünelim. Mülkiyet ilişkileri ve miras hukuku değişmeden bu yatırımcılar da değişmeyecek bunu da biliyoruz. “İyi ama koskoca Ara Güler’in arşivinin kaybolmasından daha iyi değil mi?​” diye düşünen arkadaşlar olabilir. Birçok sanatçının sermayenin şaşaalı dünyasında korunmak istemesi ya da mirasçılarının para kazanma amaçlı pazarlamacılar olması ne hazin. Bu çaresizliği, Doğuş Grubunun Ara Güler arşivini aldığı günlerde fotoğrafçı arkadaşımız Yücel Tunca şu sözlerle özetlemişti: “Ara Güler’in arşivi Doğuş Grubu tarafından alınmış ve kurulacak bir şirketin kontrolünde olacakmış. Güzel bir haber mi bu? Değil! Üzülelim, kahrolalım! Çünkü böyle bir mirasa sahip çıkacak, değerine değer katacak (paradan bahsetmiyorum elbette) bir kurumumuz yok bu memlekette…”  Hangi büyük sanatçımıza sahip çıkabilecek kurumlarımız oldu ki? 

Bu düzen(sizlik) içinde belki Coşkun Aral kazanacak, ya başkaları? Mesela ben röportaj fotoğrafları çekmiştim. Röportajı bir belgesele çevirsem, bir sergi açmaya kalksam karşıma Doğuş Grubu mu çıkacak?

İLGİLİ HABERLER

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et