29 Nisan 2020 20:28

Farklı 1 Mayıs

Kaynak: Emek Partisi

Paylaş

İşçi sınıfının Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs’ın ilk kez kutlandığı 1890 yılından bu yana 130 yıl geçti. İşçi sınıfının insanca çalışma ve yaşam koşulları talebiyle alanlara çıktığı 1 Mayıs 1890’dan 1 Mayıs 2020’ye kadar uzun süre geçmiş olsa da, ‘İnsanca çalışma ve yaşam koşulları’ merkezli talepler günümüzde de güncelliğini koruyor.

İlk kutlandığı günden bu yana dünyanın dört bir yanında benzer taleplerle, siyasal iktidarların emek düşmanı politikalarına, ekonomik ve sosyal hak gasplarına karşı alanlara çıkılarak kutlanan 1 Mayıs, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını nedeniyle bu yıl yine benzer taleplerle, fakat her zamankinden farklı koşullarda kutlanacak.

Dünyanın dört bir yanında salgın nedeniyle hastalananların sayısının 3 milyonu, yaşamını yitirenlerin sayısı 200 bini geçerken, hastalanma riskiyle en fazla karşı karşıya bırakılan işçilerin öncelikli talebini salgın karşısında sağlık ve yaşama hakkına uygun önlemlerin alınması oluşturuyor.

Kovid-19 salgını sonrasında çok sayıda ülkede halkın sağlığını korumak amacıyla çeşitli önlemler alındı ve devlet bütçelerinin önemli bir bölümü salgın nedeniyle iş ve gelir kaybı yaşayanlar için ayrıldı. Salgından etkilenen ülkeler aldıkları tedbirlerle salgının yıkıcı etkilerini azaltmaya çalışırken, Türkiye’de üretimin sürmesi işçilerin sağlığından daha önemli görüldü ve salgın koşullarında çalışmak zorunda bırakılan yüz binlerce emekçi göz göre göre virüsün kucağına itildi. İşçiler iş ve geçim kaygısı nedeniyle virüsün yaratacağı bütün risklerle baş başa çalışmak zorunda bırakıldı. Salgınla mücadele edilirken bile işçilerin en temel insani talepleri görmezden gelindi.

Patronlar ve onların çıkarlarının koruyucusu olan siyasi iktidar, Kovid-19 salgını başladığı ilk günden itibaren emekçilerin çalışma ve yaşam hakkını yok sayan adımlar atmaktan geri durmadı. Salgın gerekçesiyle açıklanan paketler ve yapılan yasal düzenlemelerle işçilerin işini, ekmeğini, sağlığını ve yaşamını güvenceye alan hiçbir somut tedbir almadılar. İşini ve gelirini kaybeden milyonlarca insana doğrudan gelir desteği yapmak yerine kredi vererek onları borçlandırma politikası izlediler.

Türkiye’de salgının ilerlemesiyle birlikte az sayıda örgütlü işyerinde üretime ara verilirken, büyük bölümü örgütsüz olan işyerlerinde işçiler, son derece sağlıksız ve güvencesiz koşullarda çalışmaya zorlandı. Tüm uyarılara rağmen çalışmaya devam eden işyerlerindeki Kovid-19 vakalarındaki artış devam ediyor. Yüz binlerce işçinin yaşamını riske atan ‘Ya açlık ya hastalık’  dayatması ve ‘Üretim devam edecek’ ısrarı nedeniyle, binlerce işçi hastalanma riskiyle ve ölümle burun buruna çalıştırılıyor. DİSK’in üyeleri arasında yaptığı bir araştırmaya göre işçiler arasında pozitif vaka oranının Türkiye ortalamasından 3.2 kat daha fazla olduğu tespit edilmiş.

Kovid-19 salgını nedeniyle dünya ekonomilerinin en az birkaç yıl ciddi bir ekonomik daralmayla karşı karşıya kalacağı, dünya çapında 200 milyon (Türkiye’de ise en az 7.5 milyon) kişinin işsiz kalması bekleniyor. Böylesine zorlu bir döneme denk gelen 1 Mayıs 2020’de kitlesel yürüyüş ve mitingler yapılamayacak olsa da, bu yıl 1 Mayıs’ta işçi ve emekçilerin bulundukları her yerde kapitalizmin yağma ve sömürü politikalarına, koronavirüs salgını bahanesiyle hayata geçirilen hak gasplarına karşı ortak talepler, farklı şekillerde de olsa, her yerde güçlü bir şekilde haykırılacak.

İşçi sınıfının mücadele tarihinde ayrı ve özel bir yeri olan 1 Mayıs gibi önemli bir günün, tarihsel ve güncel anlamına uygun taleplerle gündemleştirilmesi elbette çok önemli. Ancak işçi ve emekçilerin sağlık ve yaşam hakkı başta olmak üzere, salgın bahanesiyle işçi sınıfının ekonomik ve sosyal haklarına yönelik muhtemel saldırılara karşı her hal ve koşulda hazırlıklı olmak gerekiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa