Korona günlerinde 1 Mayıs
![](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/160888.jpg)
Fotoğraf: Evrensel
Yaklaşık 20 gündür kapının önüne bile çıkmadım. Öncesinde Badem’le parka, bakkala gidip geliyordum. Yolda enstantene fotoğraf çekiyordum, bu günleri belgelemek adına. Sonra evde köpeğim Badem, kedilerim Lilith, Loya ve Leon ile bol bol fotoğraf çekiyorum. Bazen makine bazen cep telefonuyla. Mutfaktan, kitaplığa çekmediğim yer kalmadı. Tam bir tecrit hayatı yani. Tabii televizyon, bilgisayar, cep telefonu 24 saat açık. Sonra emekli maaşını kırka bölüp hiçbir şeye yetirememek. Bankaların mesaj ve sesli aramalarıyla taciz edilmek. Üstüne ev sahibinin kibar ama korkarak ‘Kirayı ne zaman yatırabileceksiniz’ sorusu… Bütün bu şartlar içinde yazı, fotoğraf üretmek çabaları.
Aslında bu satırları okuyan sizlerin de farklı olmadığını biliyorum. Yirmi yıl önce bu koşulları yaşasaydık ne yapardım diye düşünüyorum. Dijital teknoloji henüz kaliteli fotoğraf çekebilecek düzeyde değilken. Sırtta çanta, yüzde maske, elde eldiven İstanbul’u sokak sokak, gecesini gündüzünü fotoğraflardım. Yaşadığımız anların tarihe tanıklığının zorunluluğu derdim. Şimdi ise kendi yaşantımın tanıklığını yapıyorum. Aslında yaşı benimle (55 üstü) aynı civarda olanların da yaptığı bu. Peki yanlış mı yapıyoruz? Bence hayır.
Günümüz teknolojisi herkesin yaşananları anında kaydedip paylaşabileceği bir duruma geldi. Bir yerde olan gelişme anında bilgisayarımıza, TV ekranlarına video/ fotoğraf olarak düşüyor. Yani yaşananlar belgeleniyor. Sosyal medyadan bu görüntüler toplansa 2020 yılı korona günleri dakika dakika arşivlenmiş olur.
Fotoğraf/video teknolojisinin gelişimi herkesi belgeselci yaptı. Teknik estetik boyutlarını ayrıca tartışırız. Bugün isim yapmış belgeselci/fotojurnalist fotoğrafçıların birçoğu, az sayıda insanın fotoğraf makinesi kullanabilir durumda olması nedeniyle ve sorumluluğu kendilerine görev edinmelerinden ortaya çıkmışlardır. Aldıkları büyük sorumluluk meslek/sanatlarının incelikleri gereği teknik ve estetiklerini etkili kullanmalarını gerektirmiştir. Bugün ikon fotoğrafların yaratıcıları olmuşlardır. Dünyadaki hareketliliğin belgelenmesi gerekiyordu ve bunu fotoğraf çekmeyi bilenler yapıyordu. Üstelik şimdiki gibi aç karınla veya karın tokluğuna değil, ciddi ciddi ekonomilerini de sağlayarak. Yani para da kazanarak. Aynı zamanda tanınmalarına da yol açıyordu. Bugün bir olay oluyor ve yüzlerce kişi aynı kareleri çekiyor. Eskiden bir olay oluyordu bir veya iki kişi çekiyordu. Misal, korona öncesi, savaş veya sınırların açılmasında Edirne’den çıkış yapan mülteciler kendi durumlarını kendileri cep telefonlarıyla paylaşıyorlardı. Hatta medya bu görüntülerle haber yapıyordu. Güncel örnek verelim; “Sokağa çıkma evde kal” dendi. Ama çalışmak zorunda bırakılanların işyerlerindeki koşulları ve eylemleri de yine aynı biçimde medyaya yansıdı.
Şimdi ‘ama o görüntüler ne kadar kaliteliydi’ diye soranlar olacak. Bence böyle bir soruya hiç gerek yok. Olguyu bize aktardı mı? Evet. Bitmiştir. Daha etkileyici ve estetiğini hızla öğrenecek ve yapmayı da becereceklerdir. Nasıl mı? Bu konuyu bir dahaki yazıya bırakıyorum.
Korona günleri göstermiştir ki artık belgesel / jurnalistik fotoğrafçılık yeni mevziler kazanarak gelişiyor. Bu görüntüleri iyi tahlil edecek ve yorumlayarak yayımlayacak masa üstü editörlerin yeterliliği önem kazanıyor. Fotoğrafçı olmak kadar, fotoğraftan anlayan olmak da ihtiyaç olarak kendini gösteriyor.
Virüs salgını 1 Mayıs’ı bu teknolojik/dijital sanal dünyada da kutlamayı öğretti. Bu tarihi anda yaşayan bizler yarına fotoğraflarla belge bırakacağız. Artık hepimiz fotoğrafçıyız ve tanık olduklarımızı çekecek/paylaşacağız… 1 Mayıs’a hepimiz bir fotoğrafçı olarak katılıp paylaşacağız. Yaşasın 1 Mayıs.
![Almanak 2024 | Soykırım gölgesinde geçen seçim yılı: Biden’ın yaptıkları Trump’ın yapacaklarının teminatı](https://www.evrensel.net/images/330/upload/dosya/266945.jpg)
Evrensel'i Takip Et