AKP: Heybetli söylem ve kaybedilen kontrol
Fotoğraf: AA
Sosyal medya için sık sık ‘çöp’ tabirini kullanan (Son olarak 10 Şubat 2020 tarihli konuşmasına bakılabilir) Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2 Mayıs gecesi Twitter hesabından bir video ile desteklenen şu mesajını paylaştı: “Bizim Allah’a can borcumuzdan, milletimize hizmet borcumuzdan başka kimseye eyvallahımız yoktur, olmayacaktır. Ne yaparlarsa yapsınlar... Biz #BuYoldanDönmeyeceğiz”
Ardından AKP’nin bilinen isimlerinden, teşkilat yöneticilerine kadar “#BuYoldanDönmeyeceğiz” hashtagi ile paylaşımlar yağmur gibi geldi. İnsanların uyumaya yaklaştığı bir saatte ‘Reis’in işareti ile başlatılan bu kampanya neyin nesi olabilirdi? Sonraki ‘Makam, mevki peşinde koşanlar’ gibi cümlelerle desteklenen paylaşımlar da gösterdi ki bu, parti içinde ‘Yoldan çıkanlara’, yani Babacan ve Davutoğlu ile onların ekibine yönelik bir kampanyaydı.
Kullanılan yöntemle birlikte değerlendirildiğinde aslında bu, heybetli bir söylemle kendisini ifade eden kontrol kaybının itirafından başka bir şey değildi.
RP’den ayrılarak ‘yenilikçiler’ diye yola çıkan Erdoğan liderliğindeki isimlerin kurduğu ve farklı eğilimleri birleştirme iddiasını dillendiren AKP’nin o dönemki kurucu kadrosundan geriye çok az isim kaldı. Partinin ‘başarı’ hikayesinde isimleri anılanlar yollarını ayırdılar ve başka partiler kurdular.
Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu partilerin, yol açabileceği sonuçlar bakımından ne kadar oy alabilecekleriyle birlikte değerlendirilmesi bir yere kadar normal. Ancak, ayrışmanın fikri yanı da bir o kadar önemli. Zira, Babacan tarafı kendisini, bir döneme kadar AKP’nin etrafında liberal aydınların da kümelenmesine vesile olan değerlerin temsilcisi olarak ifade ederken, Davutoğlu tarafı da kendisini, ‘yozlaşmamış muhafazakar demokrat’ değerlerin temsilcisi olarak kodluyor. Bu iki siyasi iddianın da, sonuç olarak Erdoğan liderliğindeki AKP’yi, belli bir döneme kadarki siyasi temsilleri bakımından ‘Yoldan çıkmış’ olarak işaret ettiği açık. Ve Erdoğan, kopuşlarını engelleyemediği bu iki sembolik isim etrafındaki olası birikmeleri engellemek, kendi tabanını olabildiğince konsolide edebilmek için gece yarısı sosyal medyadan seslenerek bir ‘kontrol’ siyaseti kurmaya çalışıyor.
Muhalefetin genişlemesini engellemek için ‘ihanet’ ve ‘terör’ gibi kutuplaştırıcı söylemler hep diri tutulurken, kendi içinden çıkıp karşısına geçerek muhalefete katılmış olanlara karşı da ‘Yoldan dönme’ polemiği ile bir yol tutturulmaya çalışılıyor.
AKP’nin siyasetteki kontrol kaybının göstergesi olan gelişmeler bununla da sınırlı değil. AKP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı yapmış olan ve ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanı olarak görevlendirilen Prof. Dr. Yasin Aktay, önceki gün Yeni Şafak’ta “Özgürlük, sorumluluk ve eşcinsellik” başlığı ile yayımlanan yazısında aynı “kontrol kaybının” örneklerini sergiledi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın eşcinsellik ile nefret söylemi içerdiği için tepki çeken hutbesi üzerinden yürüyen tartışmaya dair olarak Aktay, Dostoyevski’nin romanlarına atıf ile başlayıp, Nietzsche’ye referanslarla devam ettiği yazısında şu ifadeleri kullandı: “Bu itibarla, eşcinselliğin lanetlenişi kendi içinde kalan bir günah olmayışından, başka insanların haklarına tecavüz eden bir boyuta sahip olmasındandır.” Prof. Yasin Aktay, bu tartışmada AKP cenahına eleştiri yöneltenleri de, “Bütün topluma kendi normunu dayatmaya çalışan faşizan bir tabiata sahip” olmakla suçlayarak, eşcinselliği ‘sapkınlık’ olarak nitelendirdiği yazısını noktalıyor.
Aktay’ın tüm bunları, inandığı dini referanslar üzerinden zikrettiği belirtilerek, bunun kontrol kaybının ötesinde bir anlamı olduğu da söylenebilir. Aslında hem öyle, hem değil. Sonuç olarak AKP’nin artık, sahip olduğu dini ve siyasal çerçeveye sığmayan hiçbir şeyi tolere etmeyi hesaba katacak, bunu gündelik siyasetin esneklik marjları içinde anlamlandıracak bir zemini dahi kalmamıştır. İddiası, parti içinden kopuşlarla birlikte daralan siyasi zemin kadardır. O zemin üzerinde de bu siyasetten fazlası yapılamıyor. Yapılamaz da!
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00
- Barışa kapı açmak mı, süreci yönetmek mi? 14 Ekim 2024 05:00