10 Mayıs 2020 00:01

Kanayan coğrafyanın imgesi

Kanayan coğrafyanın imgesi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Şair Metin Fındıkçı, şiir ve çeviri yolculuğunun 40. yılında toplu şiirleri ile bütünlüklü olarak şiir severlerin karşısına çıkıyor. Şiir yazmaya 12 Eylül darbesinin alacakaranlık günlerinin sessizliğine bir başkaldırı olarak başladığını söyleyen Fındıkçı, şiir serüvenine ilki 1992 yılında yayımlanan Harabeler adlı kitabıyla başlıyor. Sonrasında ise sekiz farklı kitabıyla şiir ortamında yerini alıyor.

Metin Fındıkçı şairliğinin yanı sıra çağdaş Arap edebiyatından tanınmış şairlerin şiirlerini çevirerek bu alanda önemli bir külliyat oluşturdu. Arap şairleri Adonis’den Ayna ve Düş, Mahmut Derviş’ten Unutulanı Anmak, Nazik El Melaiki’den Rüyadan Çağrılmak adlı kitaplarını yayımlarken aynı zamanda, Çağdaş Arap Kadın Şairler Antolojisi ve Çağdaş Arap Şiir Antolojisi yayımlayarak şiir alanında önemli yazınsal bir görev üstleniyor.

Kitaplarının yanı sıra Şiir ve çevirilerini Cumhuriyet/Kitap, Yarın, Adam Sanat gibi dergilerde yayımlayarak okuyucu ile iletişimini her daim sıcak tutan Metin Fındıkçı son olarak bütün şiirlerini Sessiz adıyla tek bir kitapta toplayarak okuyucusuna sunuyor. Klaros Yayınları’ndan çıkan şiir kitabında şairin tüm zamanlarda yazdığı şiirlerin çoğunluğu yer alıyor.

Metin Fındıkçı’nın şiirinin membaı hiç kuşkusuz şairin doğduğu Mezopotamya toprakları ve bu bölgede yaşanan tarihsel trajediler ve oluşan travmalar, Fındıkçı şiirinin temel izleklerini oluşturuyor. Şiirlerinde Mezopotamya coğrafyasının katmanlı uygarlıkları ve kadim kültürleri, halkların yaşam biçimleri, geleneksel değerleri ve inançları ve yanı sıra ezilmiş ve horlanmış halkların gördüğü eziyet şairin temel poetikasını oluşturuyor. Bu nedenle şiirlerinin imgesel derinliği ve çağrışımı güçlü ve dizeleri katmanlı bir anlamlar bütünlüğü içeriyor...

Metin Fındıkçı, kadim coğrafyanın geçmişine iz sürerek Sümer, Babil ve daha başka uygarlıkların geçmiş ve bugün içinde bulundukları durumları, savaşı, acıyı, hüznü, sevdayı ve hasreti bir yaşam kültürü olarak alıyor ve bu değerlerden süzdüğü imgeleri toplumcu bir duyarlılıkla şiire dönüştürüyor. Şiirlerinde içerik ve biçim uyumu, ustalıkla düşünülmüş mantıksal bir dizgenin üretimi olarak karşımıza çıkıyor. Kendine özgü bir şiir dili var Fındıkçı’nın, söyleyişi sade, anlatımı berrak ve duyguları yalın. Hep doğu, çoğunlukla Filistin ve Arap haklarının dramı ve trajedisi, biraz sürgün, bazen hüzün, sonra sessizlik ve başkaldırının ortak sesi…

Arap şairlerine yakınlığı ve Türk şiirindeki öncülerden etkilenmesiyle şiirlerinde doğu/ batı sentezini yakalamaya çalışan bir çabanın bütün aşamalarını görmek mümkün. Bu yaklaşımı, şairliğinin her düzleminde özel bir anlayış olarak geliştiriyor ve kendi şiirsel poetikasını oluşturuyor. Son çıkan toplu şiirler Sessiz’te ise şiirsel gelişiminin her aşamasını okumak mümkün. Yönünü belirlemiş, yüzünü ufka çevirmiş, sesini ortaklaştırarak bütün bir coğrafyaya yaymış ve ezilenlerin sessiz çığlığı olmaya aday şiirsel bir ses.

Bu yanıyla şiirlerinde biraz Adonis, biraz Mahmut Derviş, biraz Nâzım, biraz da Murathan Mungan’ın tavrı ve izleri görülüyor örtük olarak. Ancak yazın alanında düşünce dünyasıyla birlikte konumlanışı, duyarlılığı, şiire yaklaşımı, imgesi ve dizeleriyle şiir dilini oluşturarak kendine özgü bir ses ve söyleyişin de ustası olarak karşımıza çıkıyor. Son söz üstadın 2001 tarihli Karanfil Mesafesi adlı kitabından:     

“Son Söz 
Ezilmiş güllerin sesinden geldik
Adını bildiğimiz donmuş fotoğraflardan 
kalanlardan geldik. 
Kalbimizde taşıdığımız zaman masalından 
kalan yüzlerden geldik. 
Bizden uzaklaşan yıldızlardan, fışkıran 
kardelenlerden geldik.”   

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa