10 Mayıs 2020 23:54

Ekonomik kriz ve emek

100 ABD dolarında Franklin'in yüzünde maske var.

Dolar ve maske fotoğrafları Pixabay | Kolaj: Evrensel

Paylaş

ABD nisan ayı istihdam verileri, işsizler ordusunda geçtiğimiz mart ayındaki büyüme sonrası tarihi bir sıçramanın daha yaşandığını gösterdi. ABD’deki işsizlik oranı yüzde 14.7’ye yükselirken son beş haftada işsizlik sigortasına başvuranların sayısı 26 milyonu bulmuş durumda. İşsizlikteki bu korkunç büyüme yarı zamanlı çalışma kapsamındaki çalışan sayısında gerçekleşen artışı ise göstermiyor. İşsizlik hızlı bir biçimde artarken aynı zamanda ekonomik faaliyetlerindeki azalmayı fırsat bilen işletmeler emek piyasasında esnekleşme için harika bir zamanlama elde etmiş gibi görünüyor. Şubat ayından bu yana yarı zamanlı çalışan sayısının 6.6 milyon kişi artmış olması bunun kanıtı. Her ne kadar işsiz ordusuna yeni katılanların yaklaşık yüzde 79’u şimdilik geçici işsizlik konumunda bulunuyor olsalar da krizin ne zaman biteceği ve ekonomide nasıl bir hasar bırakacağı bilinmediğinden, bu ‘geçiciliğin’ kalıcı hale gelip gelmeyeceğini tahmin etmek zor gibi.

ABD’deki ekonomik daralma ve emek piyasasındaki krizin Latin Amerika’daki ekonomik sorunları daha da ağırlaştırması ise kaçınılmaz. Bu durum kendisini iki şekilde gösterebilir. İlk olarak ABD’deki artan işsizliğin en çok vurduğu sektörlerin restoran, otel ve perakende gibi Latin göçmen nüfusun önemli bir biçimde istihdam alanı bulduğu endüstrilerde olduğu tespit ediliyor. İlk iki sektördeki istihdam kayıpları yüzde 48.1 ve 42.3 ile yaklaşık yarı yarıya bir azalmaya işaret ediyor. Bu sektörlerin enformel ve görünmeyen göçmen emeğinin de en çok istihdam alanı bulduğu sektörler olduğunu unutmamak gerek. Bu açıdan bakıldığında bir kısım Latin göçmenin kısa vadede ABD’de hayatlarını devam ettirip ettiremeyecekleri ve bir kısmının ülkelerine geri dönmek zorunda kalıp bu ülkelerdeki istihdam krizine eklemlenmeyecekleri somut bir meseledir. Benzer bir durum Latin Amerika ülkeleri arasındaki göçmenler açısından gerçekleşmiş durumda. Hayat pahalılığı, sağlık hizmetlerinden yararlanamama, aile ve yakınların desteğinden uzakta bulunma gibi etkenlerin, Kolombiya’da yaşayan Venezuelalı göçmenlerin bir kısmını kriz ile birlikte ülkelerine dönmek durumunda bırakması örnek olarak gösterilebilir.

İkinci olarak hiç şüphesiz işçi dövizlerinde büyük bir düşüş bazı Latin Amerika ekonomileri için hayati bir finans kaynağının kriz anında yok olması anlamına gelecektir. Meksika, ABD’den her yıl yaklaşık 30 milyar doları bulan bir işçi dövizi transfer ederken, Guatemala, Honduras, El Salvador gibi ülke vatandaşlarının yolladıkları 4-7 milyar dolar arasındaki yıllık döviz transferleri ile bu ülke ekonomilerinin yurt içi hasılalarının yüzde 15-20 gibi oranlarına denk düşen bir gelir elde ediyor. Bu açıdan bakıldığında ABD’deki işsizliğin bu ülkelerdeki ekonomik krizi derinleştirmesi kaçınılmaz gibi gözüküyor. İşçi dövizlerinin diğer önemli bir kaynağı olan Avrupa ülkeleri için de aynı tabloyu çizmek mümkün.

Hiç şüphesiz, ekonomik krizin Latin Amerika emek piyasasının enformel yapısından dolayı emekçiler için daha ağır hissedileceği söylenebilir. Ekonomik faaliyetlerin azalması ve toplumsal yaşamın kısıtlanması hayatını kentsel ekonomik faaliyetlerin çeperinde idame ettirmeye çalışan emekçiler için büyük bir yıkım anlamına geliyor. Bogota’da yüzde 47, Meksiko City’de yüzde 49’lara varan enformel sektör, yaşamın oldukça pahalı olduğu bu büyük metropollerde emek piyasasının dışında kalmanın yaratacağı tahribatın boyutunu gösterir nitelikte. Tarım dışı enformel çalışmanın (2017) Bolivya (yüzde 79.7), Kolombiya yüzde 55.8), Ekvador (yüzde 64.9), Paraguay (yüzde 65.4), Peru (yüzde 59.0) gibi oldukça yüksek olduğu ülkelerde ise emek piyasasındaki daralmanın devam etmesi krizin orta vadede çözülemeyecek kalıcı hasarlar oluşmasına sebep olacaktır. Uzun yıllar süren ve büyük mücadelelerle elde edilmiş hakların bir çırpıda sermaye tarafından buharlaştırılması tehlikesi şimdiden emarelerini göstermeye başladı bile.

Bu bağlamda salgın ile tetiklenen, ama aslında küresel kapitalizmin kendi içi çelişkilerine dayanan bu krizin yaratacağı yıkımın esas olarak çevre ülkelerinde ve bu ülkelerin işçi sınıfı arasında hissedileceğini, krizin faturasının da bu kesimlere kesilmek isteneceğini unutmamak gerekiyor.

*ABD işsizlik istatistikleri için bk. Dean Baker, Pandemic Causes Loss of 20,500,000 Jobs, Unemployment at 14.7 Percent, CEPR.
**Enformel sektör verileri için bk. CEPALSTAT, https://cepalstat-prod.cepal.org/cepalstat/tabulador/ConsultaIntegrada.asp?IdAplicacion=1&idTema=633&idIndicador=179&idioma=e

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa