Hadi ordan
Fotoğraf: Kurtuluş Arı/DHA
İktidar sözcüsü açıklama yapıyor, “Darbe konusu suni gündem. Bugünün salgın şartlarında ülkenin gerçek gündemi farklı.”
Doğru mu? Doğru.
Muhalefetin anası, yavrusu, başkanları, sözcüleri açıklama yapıyor, “Darbe konusu zırva. Gündem saptırma. Esas gündem salgın, ekonomi, yoksulluk, işsizlik.” Doğru mu? Doğru.
Ana muhalefet bağırıyor, “Ne darbesi kardeşim. Darbe yapılacaksa bunu silahlı kuvvetler yapar, diğer silahlı güçler yapar. Büyükşehir Belediyesi zabıtaları ile mi yapacağız darbeyi. Bunlar hep hikaye. Ekonomik başarısızlığı örtme çabası.” Doğru mu? O da doğru.
Peki o zaman neden hep birlikte “tıp” deyip susmuyorlar da eşeledikçe eşeliyorlar? Kim sevdi bu konuyu?
Durum açık. Muhalefetin kelimeleri doğru kullanamamasından doğan yamukluğu iktidar fırsata çevirmek istiyor. İktidarın uyanık mevzilerinin bu güne kadar en iyi becerdikleri şey, krizleri fırsata çevirmek. 15 Temmuz gerici darbe girişiminden sonra bile iktidarın önemli bir ismi, “Allah’ın lütfu” gibi bir şeyler söyleyip, bu pislikten maden çıkarmak anlayışlarını ortaya koymamış mıydı?
Zaten Kovid-19 isimli sersem virüs bu sefer dış mihrak bulmakta zorlanacak muktedirlerin kucağına tepeden düşmedi mi? Ekonomik sıkıntıların tüm sorumluluğu bir anda onda bir mikronluk virüse yükleniverdi.
Şimdilik ekonomik sıkıntıya sorumlu bulundu ama kalıcı değil. Salgın bitip de işler yoluna girdiğinde ekonomide beklenen düzelme tabii ki olmayacak. Açık devam edecek. İç, dış borç ödemeleri sıfırlanmayacak. Borç kağıdını askıya asıp ödenmesini bekleyebileceğimiz bir dünya belediyesi de yok. Peki ne olacak? Bundan önceki krizlerde ne olduysa o olacak. Fatura zaten açlık seviyesinde hayatta kalmaya çabalayan geniş halk kesimlerine, işçilere, emekçilere çıkarılacak. Türkiye’nin kalan son yer altı, yer üstü değerleri satışa çıkarılacak, ormanlar, dereler daha fazla talana açılacak. Bir İstanbul AVM’sinin aydınlatılması için yoksul köylünün yoksul ağaçları, yüz yıllık evleri sular altında bırakılacak.
Bu arada kafasını kaldırmaya çalışan örgütlü yapıların halledilmesi, örgütsüz güçlerin örgütlenmesinin engellenmesi gerekir. Birincisinin düğmesine TMMOB, TTB, barolar gibi meslek örgütlerine yapılması planlanan saldırı hazırlığıyla basıldı. Örgütsüz, kendiliğinden gelişecek “ormanıma dokunma”, “derelere özgürlük”, “siyanüre hayır” gibi özgürlük ve adalet arama girişimlerinin etiketinin alt yapısı da işte bu darbe hikayesi ile oluşturuluyor. Korkarım saldırılar, direnişlerle rafa kaldırılması sağlanan yıkım projelerinin tekrar gündeme getirilmesi ile gelişecek. Karşı çıkan odaların hakkından paralel odalar, karşı çıkan “Hatice teyze” nin hakkından da antidarbe timleri gelecek.
Ve biz de bu sistemin adına “demokrasi” diyeceğiz.
Hadi oradan.
- Esaaad 12 Aralık 2024 05:18
- Zekai Çıngıllıoğlu 05 Aralık 2024 04:49
- Niye dövüyoruz? 28 Kasım 2024 04:37
- Kanal İstanbul 21 Kasım 2024 04:54
- Ormanlarımız için direneceğiz 14 Kasım 2024 04:31
- Zııt Erenköy 07 Kasım 2024 04:22
- BARIŞ 31 Ekim 2024 04:21
- Bölünmez bütün 24 Ekim 2024 04:41
- Martı başı 1 buçuk 17 Ekim 2024 04:28
- Öcü 10 Ekim 2024 04:50
- Siyaseten palavra 03 Ekim 2024 04:38
- Gömün 26 Eylül 2024 04:16