Ümitsiz işsizler
Fotoğraf: DHA
OECD ülkeleri arasında en düşük istihdam oranına sahip ülke olan Türkiye’de iki yıldır yaşanan ekonomik krizin en belirgin sonucu olan işsizlik oranları gerçekte olduğundan çok daha düşük hesaplanmaya devam ediliyor.
TÜİK’in son resmi verilerine göre şubat 2020 dönemi itibariyle 26 milyon 753 bin olan istihdamın yüzde 70.2’si (18 milyon 783 bini) ücretli ve yevmiyeli çalışan emekçilerden oluşuyor. Kendi hesabına çalışanların istihdama oranı yüzde 17 iken, işverenlerin oranı sadece yüzde 4.6. Ücretsiz aile işçisi kategorisinde olanlar ise istihdamın yüzde 8.3’ünü (2 milyon 224 bin) oluşturuyor.
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) şubat 2020 dönemini (ocak, şubat, mart) kapsayan resmi işsizlik verilerine göre geçen yılın aynı döneminde işsiz sayısı 502 bin azalarak 4 milyon 228 bine (yüzde 13.6) gerilemiş. Bir yıl ve daha uzun süredir işsiz olanlar (1 milyon 70 bin kişi) toplam işsizlerin dörtte birini oluşturuyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın 2019 yılında 2.5 milyon yeni istihdam yaratılacağını iddia etmişti. Bu iddia gerçekleşmek bir yana, sadece son iki yıl içinde yaşanan istihdam kaybı 2.5 milyonu aştı. İktidar temel ekonomik göstergelerin tamamında olduğu gibi, işsizlik oranları konusunda da kelimenin tam anlamıyla ‘çuvallamış’ durumda.
Şubat 2020 dönemine göre son bir yılda çalışma çağındaki nüfus (15 yaş üstü) 1 milyon 18 bin artarken, iş gücü 1 milyon 102 bin düşmüş. Buna ek olarak aynı dönemde iş gücüne dahil olmayanların sayısı 2 milyon 120 bin artarken istihdamın 602 bin kişi azalmasını işsizliğin azalması olarak değerlendirmek elbette mümkün değil.
Ekonomik kriz koşullarında işsizliğin düşüyormuş gibi görünmesinin asıl nedeni istihdamın artması değil, iş bulma ümidini kaybeden ümitsiz işsizlerin iş aramaktan vazgeçmesi. TÜİK verilerine göre çalışmaya hazır olmasına rağmen, resmi iş bulma kanallarına başvurmayan 3 milyon 207 bin kişi fiilen işsiz oldukları halde hesaplamaya katılmadıklarından işsiz sayılmadılar. Şubat 2019’da 621 bin olan ümitsiz işsizlerin sayısının bir yıl içinde yüzde 78.3 artarak 1 milyon 107 bin kişiye ulaşmış olması dikkat çekici.
Normal koşullarda işsiz olan, ancak iş gücüne dahil edilmediklerinden işsizlik hesabına katılmayanlar dikkate alındığında geniş tanımlı işsiz sayısı birdenbire 8.5 milyona çıkıyor. Üstelik bu oran iş gücüne istihdam oranının yüzde 43 olduğu koşullarda geçerli. Her yıl ortalama 600 bin kişinin iş gücüne dahil olduğu bir ülkede iş gücüne katılımın yüzde 50’nin altında olması, resmi işsizlik oranlarının gerçekte olduğundan daha düşük hesaplanmasına neden oluyor. İş gücüne katılma oranı yüzde 70 olan OECD ortalamasında olsaydı tablo çok daha vahim olurdu.
Şubat 2020 döneminde ölçülen işsizlik, Kovid-19 salgınının hemen öncesindeki verileri yansıtıyor. Nitekim DİSK-AR’ın yaptığı araştırmaya göre salgın nedeniyle 7-8 milyon kişi işini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacak. Böylece Kovid-19’un ilk dönemlerinde dar tanımlı iş ve istihdam kaybının 12 milyona, geniş tanımlı işsizliğin 15-16 milyon civarına ulaşabileceği tahmin ediliyor. Kovid-19 sonrasında çok daha büyük bir istihdam ve işsizlik depreminin yaşanması kaçınılmaz görünüyor.
TÜİK’in işsizlik hesabında kullandığı istatistik modeli resmi işsizlik oranlarını olduğundan farklı gösterse de, gerçek işsizlerin sayısını ve yaşadıkları sorunları elbette gizleyemiyor. Böyle olunca emekçi ailelerini ümitsizliğe iten ve yaşamlarını dört bir yandan kuşatan işsizlik ve yoksulluk durumu, her ay açıklanan ‘istatistik değerler’ olmaktan öteye gidemiyor.
- Asgari ücret tartışmaları 14 Kasım 2024 04:36
- 2025 bütçesi üzerine-3 07 Kasım 2024 04:24
- 2025 Bütçesi üzerine-2 31 Ekim 2024 04:38
- 2025 bütçesi üzerine - 1 24 Ekim 2024 04:38
- Hak mücadeleleri 17 Ekim 2024 03:30
- Borç batağında çırpınanlar 03 Ekim 2024 04:42
- Derin sessizlik 19 Eylül 2024 04:33
- Yeni OVP’nin emekçilere vaadi 12 Eylül 2024 04:35
- Kısır döngü 05 Eylül 2024 04:58
- Az çalıştırıp çok sömürecekler 22 Ağustos 2024 04:20
- Derin eşitsizlik 15 Ağustos 2024 04:20
- Enflasyon düşecekmiş! 08 Ağustos 2024 04:12