16 Mayıs 2020

Yeni normal ya da 'Bu da geçmez Türkiyem'

AVM’ler açıkken TBMM neden kapalı sorusuna ‘AVM’lerle Meclis bir mi? Eğer gündemde önemli ve acil bir durum varsa Meclis hemen çağrı ile toplanabilecek durumda’ diye yanıt vermişti Meclis Başkanı Mustafa Şentop. Meclisle ilgili sorunun yanıtı kes yapıştır biçiminde başka kurum ya da mekanlara da uyarlanabileceği için kıyaslamalı durumları anarak her şeyi kapsayan bir yanıt beklemek de gereksizleşiyor. İşçiler çalışıyorsa AVM’ler niye açık, AVM açıksa niye sahiller, parklar kapalı diye çeşitlendirilmiş sorunun bir tek yanıtı var çünkü. Sırası gelen açılır, gelmeyen kapanır.

Mekanın bir çağrı ile açılması veya bir çağrı ile kapanabilir olması ‘Yeni Normal’in gerçeği artık. Bu yüzden “hemen çağrı ile” bir açılıp bir kapanma durumuna geçen mekanları belirli bir mantık ölçüsünde kıyaslamanın yolunu kapatan kapsayıcı açıklama nöbetleşe karantina. Neyin ne kadar açılıp kapanacağı ise şimdilik Sağlık Bakanı ya da CB’nin seslenişine bakıyor. Çağrıcılar ihtiyaca ve konuya binaen değişebilir ama mevzuun ruhu baki kalır.

Pandemi süreci sonrasının nasıl olacağına dair herkesin bir beklentisi vardı. Erdoğan da hiçbir şeyin eskisi gibi olmamasını dilemişti. Adım adım geçileceği açıklanan ‘Yeni Normal’in, zaman ve mekanları birbirine bağlayan kapsayıcı bir mantığın kesintiye uğratılmasıyla bozulan bir ritim üzerine kurulduğu görülüyor. Bunun geçici bir önlem olduğunu düşünmek için bir sebep yok. Tersine salgın günlerinin en önemli bakiyesi toplumsal hayatın bölmelere ayrılarak yönetilebileceğinin bir kez daha keşfedilmesi oldu. İktidar bunu ideolojik kutuplaştırmalar ile hep yapıyordu ancak sürdürülmesi zor, nedensiz bölünmeler için gerekli esnekliği salgın süreci kazandırdı.

Geçiş sürecinde yaşlıların, çocukların,  sonra 12-18 yaş arasındakilerin havalandırma penceresinin süre belirtilerek nöbetle açılması; berberlerin hangi tür hizmeti yapıp hangisini yapamayacakları; AVM’de prova odasında kaç dakika kalınabileceği; turistik tesislerde boşalan bir odanın ne kadar süre boş bırakılması gerektiği; self servis yemeklerin nasıl teşhir edileceği gibi akla gelen her konunun nizamnameye bağlanması önceki olağanüstü koşullarda KHK’ye alışmış bir toplum için yeni bir ortam oluşturuyor. Böylece karantina sırasında bütünlüklü bir zaman ve mekan algısının bozuşturulmasıyla ortaya çıkan sonuçları tasnif eden el, ‘hemen bir çağrıyla’ açıp kapatmanın egzersizini de bu süreçte yapıyor.

Peki ne için? Tabii ki ‘normal’i kendi siyasi ve sınıf çıkarlarına göre düzenlemek için! Ama bu yöntem bir yenilik değil. Karantina tecrübesi bir birikimin üzerine eklendi. Cizre’de, Silopi’de, Nusaybin’de 5 mahallenin üçünde ilan edilen sokağa çıkma yasakları sırasında denenmiş, dağınık hedefli ve ‘bir çağrıyla’ başlayan ya da askıya alınan karantina biçimi Covid-19 sayesinde genelleştirilebilme olanağı kazandı. Faaliyetin, zamanın ve mekanın karantina altına alınan kısımları sayesinde serbest bırakılan bölümlerinin de düzenlenebilmesi için yöneten aklın ufkunu açan karantinanın bir geçmişi var. Geleceği ise ne zaman atlatılacağı belli olmadığı için çok uzun sürecekmiş gibi görünen karantina altında herkesin kısmi zamanlı, kısmi mekanlı kapatılmaya alıştırılmış olması.

Bu süre zarfında toplumun bir kesimi ‘Evde kal’ çağrısı ile kapanmaya teşvik edilirken bir kesim alınacak önlemlerin maliyeti hesaplanarak korunmasız bir mesafede çalışmaya zorlanmıştı. Ne var ki Yeni Normal herkes eve kapanırken çalışmak zorunda olanların sürekli ‘açıkta’ kalmasının toplumsal maliyetini asıl şimdi yükseltiyor. Ama her badireyi bir kazanca çevirmenin ustası bir burjuvaziniz varsa bunun da üstesinden gelinecektir. Kamuoyu havaalanına 45 günde hastane yapılıyor diye oyalanırken asıl büyük inşaatı MÜSİAD patronlarının yaptığı anlaşılıyor. İşçiler için düşünülen 4 çalışma kampından Tekirdağ’da olanı 15 Haziran’da faaliyete geçecek. “İzole Üretim Üsleri” olarak adlandırılan kampların diğerleri İstanbul Hadımköy, Karadeniz ve Güney’de Hassa’da inşa edilecek. Dünya gazetesinden Handan Sema Ceylan’ın haberine göre “Üretim üssü kapılarını kapattığında salgından ve yaşanabilecek diğer olumsuzluklardan tamamen izole olacak.” Rivayete göre bu kamp mekanlarının inşaatına yıllar önce başlanmış. Yani yeni değil.

 “Bu da geçer Türkiyem” içerikli kamu spotları doğruyu söylemiyor. Birkaç ay evde kalmaya, evden çalışabildikleri için ikna olan orta sınıfların kısmi karantinaya evrilebilecek geçici deneyimiyle biriktirdiği tecrübe ve kanıksama ile, işçilerin katlanmış yaşam endişesinden çıkarılan lütuf, bir sınıfın daimi kapatıldığını anlamadan karantinaya alındığı bir noktaya geldi. İşçilerin yaşama ve çalışma alanlarının bir araya toplandığı izole tesisler, bir çağrıyla açılıp bir çağrıyla kapatılan; zamanın kesintili aktığı, mekanın birbiriyle alakasız küçük tecrit alanlarına bölündüğü esnek ve daimi karantinanın örnek mekanları.

Hem varmış hem yokmuş gibi yaşanan karantina salgın döneminin olduğu kadar Yeni Normal’in de normali. Sündürülerek ağır anlamı hafifletilmiş, yaş gruplarını sınıfları, zamanı tasnif eden gözenekleri bir çağrıyla açılıp kapanan bir mekanizma olarak karantina türü, güvenlik siyaseti için bir uhde aynı zamanda. Böyle bir nüfus denetim pratiğinde neyin ne zaman olacağını tarihleyen nizamnameleri ve çizelgeleri  ile ‘çağrıcı’ aktör, devlet yine baş rolde.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’

‘Nasıl dayanalım bu koşullara!’

Antep’in de aralarında olduğu bölge illerinde ortalama işçi ücreti asgari ücretin altında, haftanın 7 günü, pazarları 12 saat çalışma, üretim baskısı! Devletin ve patronların yasaklar, kolluk gücü ve sendikacı tutuklamasıyla devam ettirmek istediği bu düzenin dayanılmaz hale geldiğini söyleyen Çelikaslan işçisi, tüm işçileri BİRTEK-SEN çatısı altında birleşmeye çağırdı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et