28 Mayıs 2020 00:24

Salgın ekonomisi

Halk Ekmek önünde sıra bekleyen yurttaşlar

Fotoğraf: Ayşe Nur Akçelik/AA

Paylaş

Kovid-19 salgını kapitalist ülke ekonomilerinde ağır ve kalıcı tahribatlar yaratırken, ekonomilerin ciddi oranlarda küçülmesine, işsizliğin, yoksulluğun ve diğer ekonomik ve toplumsal sorunların artmasına neden oldu. Salgın dünya genelinde yarattığı yıkıcı etkilerle kitlesel can kaybı ve piyasa merkezli sağlık sistemlerini alt üst etmekle kalmadı. Tüm dünyada ekonomi, sosyal güvenlik, eğitim ve gıda üretimi gibi yaşamın tüm alanlarında yıkıcı etkileri beraberinde getirdi.

Kovid-19 karşısında birçok hükümetin salgını kontrol altına almak için açıkladığı önlemler dünyayı en az üç aylığına durma noktasına getirdi. Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Ekonomik Durumu ve Beklentiler Raporu’na göre küresel ekonomide salgın nedeniyle oluşacak ekonomik daralmanın küresel ekonomiye maliyetinin 8.5 trilyon dolar olabileceği hesap ediliyor. Salgın etkili olduğu gelişmiş ve az gelişmiş kapitalist ekonomilerde yaşanan ekonomik daralma ciddi gelir ve istihdam kaybına neden olurken, özellikle az gelişmiş ülkelerde yaşanan yoksullaşma sürecini daha da hızlandırdı.

Gelişmişlik düzeyine bakmadan bütün ülkeleri etkisi altına alan salgın, çıkış kaynağı doğrudan ekonomi olmayan, ancak bütün dünya ekonomilerinde ciddi ve kalıcı tahribatlar yaratması beklenen bir ekonomik ve sosyal krizi beraberinde getirdi. Dünya ekonomilerinin salgından başlangıçta tahmin edilenden çok daha fazla olumsuz etkileneceği tahmin ediliyor. Birçok ülkeden gelen veriler, birkaç ay önce 2020 için yapılan kötümser tahminlerin bile yıl sonunda iyimser kalkacağını gösteriyor.

Kovid-19 salgını iki yıldır ağır ekonomik sorunlarla boğuşan Türkiye ekonomisi açısından tam bir çıkmaz yaratırken, yeni bir işsizlik ve yoksullaşma dalgasını beraberinde getirdi. Türkiye’de salgın vakalarının geç ortaya çıkması ve iktidarın ekonomik nedenlerle salgını önleyecek adımları zamanında atmaması, yaşanan krizin etkilerinin çok daha ağır olmasını kaçınılmaz hale getirdi.

Virüsün bulaşmasını kontrol altına almak için uygulanan kısıtlamalar nedeniyle insanlar işlerini ve gelirlerini kaybederken ve geçim kaynakları ciddi anlamda tehlikeye girdi. Salgının ülke ekonomilerine getireceği ekstra yükü hafifletmek isteyen hükümetler ciddi yardım ve destek paketleri açıkladılar. Türkiye’de ise iktidar ‘destek ve önlem paketi’ diye yeni bir kredi ve borçlanma paketi açıkladı. Halktan 10 TL yardım isteyerek, işsizlik ve yoksullukla mücadele eden milyonları yeniden borçlandırarak şimdiden tarihe geçti.

Hazine ve Maliye Bakanı, ‘Ekonomik İstikrar Kalkanı’ denilen paketin maddi tutarının 252 milyar TL olduğunu, paket kapsamında atılan adımların ekonomik büyüklüğünün ise çarpan etkisiyle 600 milyar TL’yi aştığını iddia etti. Toplam desteğin milli gelire oranla yüzde 11, maddi desteğin ise yüzde 5 seviyesine geldiğini açıkladı. Çarpan etkisiyle 600 milyar TL’yi aştığı belirtilen paketin yaklaşık 5.5 milyar TL’si devletin doğrudan nakit yardımı olurken, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan da kısa çalışma ödemesi olarak 6 milyar TL kullanıldı. İşsizlik Sigortası Fonu kaynakları salgın döneminde bile işsizler için değil, hazine ve patronlar için kullanıldı.

Salgının yarattığı olumsuz etkileri önlemek ya da en azından hafifletmek için adım somut ve kalıcı çözümler üretmek yerine özellikle emekçilerin sırtındaki borç yükünü daha da arttıracak adımlar atılması, üstelik bunun iyi bir şeymiş gibi propagandasının yapılması akıl alır gibi değil.

Son haftalarda Kovid-19 ile ilişkili vaka ve can kaybı sayısında azalmalar görülse de hastalığın yakın gelecekteki seyri ve bunun ekonomik ve sosyal sonuçları hakkında belirsizlikler devam ediyor. Salgının etkisi azalsa, hatta kontrol altına alınsa bile, salgın ekonomisinin yıkıcı etkilerinin uzun süre devam edeceği zorlu bir dönem bizi bekliyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa