30 Mayıs 2020 01:00

TÜSİAD ve MÜSİAD’ın pandemi sonrası planlarına karşı mücadele

Atölyede çalışan tekstil işçileri

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Kapitalistler pandemi sonrasında dünyayı nasıl yeniden kuracaklarını tartışıyor. Kapitalizmin sadece ideologları, siyasetçileri, propagandacıları değil, kapitalist sınıfın has örgütleri TÜSİAD ve MÜSİAD da harekete geçmiş bulunuyor.

Bu alanda yapılanların tartışmanın ötesine geçtiğini ve birtakım planlar, hatta projelerin devreye sokulduğunu görüyoruz.

Nitekim son günlerde gazetemize gelen işçi mektupları ve haberlerden, en son İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformunun (İİSŞP) basın bildirisinden de anlıyoruz ki, ileri işçiler ve mücadeleci sendikacılar,  patronlar ve patron örgütlerinin girişimlerinin ve amaçlarının farkındadır.

TÜSİAD VE MÜSİAD, KRİZ FIRSATÇILIĞINDA BAŞROLDE

Kapitalistler, “Krizi fırsata çevirme”yi krizle mücadelenin başlıca amacı yapmışlardır. Nitekim her kriz döneminde olduğu gibi...

Pandeminin etkisi klasik bir kapitalist krizden çok daha yaygın ve yıkıcı olduğu için, sermaye ve örgütleri de hem amaçlarını daha açıkça söylemek zorunda kalıyor, hem de amaçlarını uygulamaya dönüştürmek için acele ediyorlar. Sermayenin en önemli örgütleri TÜSİAD ve MÜSİAD da bu konuda baş rolü almak için birbiriyle yarışıyor.

TÜSİAD’ın da merkezinde bulunan kapitalistlerin sendikası MESS, bunun bir parçası (Belki “sembolü” demek daha doğru) olarak “MESS-SAFE” adı verdiği, işçilerin boynuna asılan ve işçiler tarafından “kölelik halkası” olarak nitelendirilen cihazı devreye sokarken; MÜSİAD da işçilerin ”çalışma kampları” dedikleri bir proje başlatmış bulunuyor.

Konuyu son birkaç haftadır Evrensel tartıştırıyor ve bu girişimlerin işçilerin arasında da tartışılmaya başlandığını yine gazetemizden öğreniyoruz.

Öte yandan son günlerde bu konuda, benim takip edebildiğim kadarıyla, sorunun arka planındaki sınıfsal-siyasal ve ideolojik bağlantılara da dikkat çeken iki önemli yazı çıktı. Bunlardan ilki, 18 Mayıs’ta Evrensel’e konuşan, KHK ile üniversiteden uzaklaştırılan Çalışma Sosyoloğu Doç. Dr. Hakan Koçak’ın söyledikleriydi. İkincisi ise 27 Mayıs günü Gazete Duvar’da çıkan Bahadır Özgür’ün “TÜSİAD ve MÜSİAD fırsatı nasıl görüyor?” başlıklı yazısı.

Ve tabii İİSŞP’nin, ileri işçiler ve mücadeleci sendikacıların TÜSİAD ve MÜSİAD’ın girişimine karşı tepkisinin ifadesi olan, 27 Mayıs tarihli basın bildirisinin de önemli bir gelişme olarak görülmesi gerekir.

TÜSİAD VE MÜSİAD, GELECEĞİ İŞÇİYİ KÖLELEŞTİRME ÜSTÜNE PLANLIYOR

MESS’in “MESS-SAFE” adımı, işçinin her anını kontrol etme, dolayısıyla işçinin bütün zamanını patronun işine vermesi, dolayısıyla çalışmanın yoğunlaştırılması amacıyla atılmış bir adımdır. Bu aynı zamanda sadece işyerinde değil, örneğin uzaktan çalışan personelin bütün zamanını patronun işine verip vermediğinin denetlenmesini (Tıpkı ev hapsindeki mahkumlara takılan cihaz gibi) mümkün kılmanın da bir adımıdır. Tabii, “MESS-SAFE” girişimini, patronların amacıyla birlikte dikkate aldığımızda, fantezi diye gülüp geçtiğimiz ters ütopyalardaki “kurmaca yaşam”ı gerçekleştirmenin habercisi olarak görmek de yanlış olmaz.

İşçilerin, “MÜSİAD’ın çalışma kampı” dedikleri, 1000 işçinin ailesi ile birlikte (4-5 bin kişi) yaşayacağı; okulu, camisi, marketi, sosyal tesisleri içinde olan, gerektiğinde dışarıyla bağlantısı kesilerek faaliyetini sürdüren işyeri anlayışı ile oluşturulan projesi ise ”Hitler’in çalışma kampları” ile “Cemaat-tarikat örgütlenmesi”nin sentezi bir girişim olarak ortaya çıkmaktadır. Doç. Dr. Hakan Koçak, Evrensel’e verdiği röportajında, MÜSİAD’ın Tekirdağ’daki bu projesi için hükümetle de anlaştığını belirtiyor.

PANDEMİ SONRASINI İŞÇİLERİN BİRLİĞİ VE MÜCADELESİ BELİRLEYECEK

Açılan tartışma, 1990’larda başlayıp 2000’li yılların ilk on yılını da kapsayan “Esnek çalışmaya karşı mücadele” etrafında yapılan tartışmanın ve mücadele deneyimlerinin ne kadar önemli olduğunu, ama o günlerde bunun öneminin yeterince anlaşılamadığını da bize hatırlatıyor.

Dolayısıyla, bugün açılan tartışma ve bu tartışmaya eşlik edecek olan mücadeleyi, geçmiş deneyimlerden çıkan derslerle bağlantısını kurarak yürütmek gerekiyor.

Gelişmeler dikkate alındığında;

-Evrensel’in sayfalarını bilim insanlarına, emekten yana aydınlara, işçilere ve mücadeleci sendikacılara açmış olması; “yeni normal” denilen koşullarda mücadele hattının bu ileri işçiler, emekten yana aydınlar ve mücadeleci sendikacıların yer alacağı “ön cephedeki” tartışmalar içinde oluşturulması,

-Bilim insanlarının, emekten yana aydınların sermayenin amaçlarının ve olup bitenin arkasındaki gerçekleri açıklayan çalışmalarının işçiler arasında yayılması; çeşitli konferans, seminer, sempozyum vb. yollarla bu çevreler ile ileri işçi kesimlerinin yüz yüze gelip tartışmalarının sistematik bir şekilde sürdürülmesi,

-Her iş kolundan ileri işçi kesimlerinin ve mücadeleci sendikacıların ortak bir mücadele için inisiyatif almak üzere teşvik edilmesi; İİSŞP, İzmir Emek ve Demokrasi Platformu gibi çeşitli illerde kurulmuş sendikal birliklerin ve platformların mücadelenin ihtiyaçları etrafında canlandırılması için harekete geçilmesi... TÜSİAD ve MÜSİAD’ın liderliğindeki sermaye saldırısına karşı mücadelede son derece önemlidir.

Evet, sermaye, pandemi sonrasını kendisine bir fırsata dönüştürmek için tüm örgütleriyle olduğu gibi hükümetiyle de işçinin, emekçinin üstüne çullanacaktır. Çünkü sermaye, pandemi ve onunla derinleşen ekonomik krizin faturasını işçi sınıfına ve halka çıkarmadan yoluna devam edemez durumdadır. Bunun koçbaşı da işçinin üstündeki sömürüyü artırmaktır.

Sermayenin gücü ne kadar devasa görünse de, sonucu belirleyecek olan işçilerin kendi talepleri etrafındaki birlikleri ve mücadele kararlılıkları olacaktır. Çünkü birleşmiş işçileri yenecek bir güç yoktur.

Pandemi sonrasında nasıl bir Türkiye’de yaşayacağımızı da bu güç mücadelesi belirleyecektir.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa