Beyoğlu’nun tarihi sinemaları (2)
Beyoğlu demek sinema demekti; hem sinema salonlarıyla, hem Yeşilçam’ıyla, hem de Türkiye’de sinemanın kalbinin attığı yer olmasıyla… İstanbul’un önemli tarihi sinemaları da Beyoğlu’daydı. Sinemaların tarihi, Beyoğlu’nun da tarihidir. Ne yazık ki ‘90’lardan bu yana o tarihi sinemalar birer birer kapandı, yıkıldı, yok edildi.
Geçen hafta Beyoğlu’da yapılan ilk film gösteriminden ve 1908’de, Tepebaşı’da açılan ilk sinema salonu Pathé Sinemasından söz etmiştim. Yok olan tarihi sinemaları anımsamayı sürdürelim.
ELHAMRA SİNEMASI (1920)
“İstiklal Caddesi’nde, 320 numarada bulunan ve “Fransız Tiyatrosu” adlı bina, 1831’de çıkan büyük bir yangında yanarak kül olmuş; binanın yerine bir İtalyan (Giustiniani) tarafından sekizer kişilik 26 locası olan altın yaldızları, ön sıralardaki deri koltukları, kubbe şeklindeki tavanıyla yeni ve görkemli bir tiyatro olarak inşa edilmiştir. Arapzade Sait Bey’in binayı satın almasıyla 1923 yılından itibaren salon Elhamra Sineması adıyla kullanılmaya başlamıştır.
Atatürk’ün Elhamra Sinemasında iki kere film izlediği biliniyor. 3 Aralık 1930 tarihinde Afet İnan, Makbule Hanım, Atatürk ve Şükrü Kaya’nın Elhamra Sinemasında birlikte film izlerken fotoğrafları var.
Elhamra Sineması, Atatürk’ün de film izlemesi, özgün biçimini koruyan en eski İstanbul Tiyatrosu olması gibi özelliklere sahip olan salon 1936 yılında el değiştirerek Sakarya Sineması adını alır. 1944 yılında yeniden Elhamra adıyla film gösterimlerinin yapıldığı sinema salonu, iş yapamama nedeniyle tekrar tiyatro salonu haline getirilir.
Gülriz Sururi - Engin Cezzar Tiyatrosu ve Toto Karaca’nın yönettiği İstanbul Tiyatrosu, Elhamra’da birçok oyun sergilemiştir.
1976 yılında yeniden sinema salonu haline getirilen salon, 15 Şubat 1999’da bir yangınla kullanılamaz hale gelir. Tarihi bir sinema salonu ve tiyatro sahnesi olan Elhamra Sineması, yok olan tarih olarak anılarda yer alır.
CINE MAGIC (MAJİK) (TAKSİM, VENÜS, TAKSİM SAHNESİ) (1920)
Gümüşsuyu Mahallesi, Sıraselviler Caddesi, 39-47 numarada kurulan Cine Magic, İstanbul’da sinema salonu olarak kullanılmak üzere yapılan ilk binadır. Sinemanın yerinde daha önce Hacı Hristo’nun yönettiği bir Yunan-Fransız Lisesi bulunmaktaymış. 1920’de açılan Cine Magic’in mimarı Giolio Mongeri’dir. Bazı kaynaklar, binanın inşa tarihinin 1914 olduğunu, salonun açılış tarihinin de 1915 olduğunu yazmaktadır.
Sinemanın ilk sahibi ise Sarıcazade Ragıp Paşa’dır. Halil Kâmil tarafından işletilen salonda, küçük bir senfonik orkestra eşliğinde sessiz filmler gösterilmekteymiş. Magic Sineması “Doğunun en büyük ve en lüks salonu” olarak tarif edilmiştir. Birkaç defa sahibi ve işletmecisi değişen salon, 1944’te Türk Sineması, 1946’da Yeni Taksim Sineması ve 1964’te Venüs Sineması olarak hizmet verir.
Ardından Devlet Tiyatrolarınca kiralanır. Salon, şubat 1971’de IV. Murat oyunuyla açılır. 1975’e kadar tiyatro salonu olarak kullanılan salon, sonra yeniden Venüs Sineması olur. 1979’da kurulan İstanbul Devlet Tiyatrosunun sahne ihtiyacı için 1983-1984 sezonunda yeniden kiralanır. 28 Ekim 1983’te Musahipzade Celal’in İstanbul Efendisi oyunuyla açılır ve 2009’a kadar da tiyatro sahnesi olarak kullanılır.
Tarihi bir öneme sahip bu bina; 2012 yılında AVM yapılmasına karar verilerek yıkılır. Ancak yıkıldıktan sonra, eylül 2015’te Danıştay AVM kararını durdurur.
MELEK SİNEMASI (EMEK SİNEMASI) (1924)
Melek Sineması, 1924 yılında Yeşilçam Sokak’ta faaliyete başlamıştır. Kaynaklara göre, I. Meşrutiyet dönemi vezirlerinden Abraham (Karakahya) Paşa’nın emriyle 1884’te Mimar Alexandre Vallaury tarafından Club des Chasseurs de Constantinople (İstanbul Avcılar Kulübü) adıyla Cercle d’Orient adında bir bina inşa edilir. Melek Sineması bu binada, İpekçi Kardeşler tarafından 1924 yılında hizmete açılır. Sinema, sahnenin iki tarafında yer alan sarı-turuncu renkli iki melek tablosundan ötürü bu adı almıştır.
Caddedeki Elhamra ve Alkazar ile birlikte Melek Sineması, cumhuriyetin ilk yıllarında açılan, Avrupa’nın en çağdaş sinemalarından birisidir. Üst düzey seyirciye hitap eden bu sinemada, 1950 ve 1960’larda salonun koltuklarının sezon başında topluca satıldığı biliniyor. Sinemanın iki geniş fuayesi ve iki yana açılan balkonu vardır.
1945 yılına gelindiğinde, içinde İpek ve Sümer sinemalarının da bulunduğu Cercle d’Orient bloku ile Melek Sineması İstanbul Belediyesi tarafından satın alınır. 1950’li yıllarda Melek Sineması farklı türden Hollywood filmlerinin Beyoğlu’daki en önemli merkezlerinden birisi haline gelir.
İpekçilerin 1954’te Yeni Melek’i açmasıyla Melek Sineması da eski ağırlığını yitirmeye başlar. Ses getiren meşhur filmler Yeni Melek’e kaydırılınca burası seçkin izleyicinin yeni buluşma mekanı haline gelir. Melek ise yavaş yavaş düşüşe geçer. Belediye tarafından 1951 ve 1956 yıllarında iki kez satışa çıkarılan Cercle d’Orient bloku, 1957’de Emekli Sandığına satılır. Bu dönemde Emekli Sandığı Emek Film adlı şirketi kurar ve sinemanın adını da Emek Sineması olarak değiştirir. Emekli Sandığı, devraldığı diğer sinema olan Sümer (Rüya Sineması) ile birlikte Emek’i onarımdan geçirir.
“Beyoğlu’nun gerçek bir sinema kalesi” olarak tanımlanan ve yıllarca İstanbul Film Festivaline ev sahipliği yapan, önünde uzun bilet kuyrukları oluşan Emek Sinemasının Beyoğlu sinemaları arasında ve sinema izleyicilerinde özel bir yeri vardı.
Yıkılması kamuoyunda kabul görmedi. Emek Sinemasının yıkılıp yok edilmemesi, bir kültür varlığı olarak koruma altına alınması için demokratik kitle örgütleri, sinema örgütleri, sanatçılar ve İstanbullular sokağa döküldü, günlerce kitlesel eylemler yaptı. Onca çabaya, protestoya, itiraza karşın varlığını sürdüremedi ve tamamen yıkıldı.
RÜYA SİNEMASI (1930)
Rüya Sineması, Yunan Konsolosluğu olarak kullanılan Şişmanoğlu Konağı ile Serkildoryan’ın arkasındaki boş alana 1930 yılında yapıldı. İlk adı Artistik Sinemasıydı sonra Sümer ve Rüya oldu. Uzun yıllar seks filmleri gösteren sinema festival ve vizyon filmleriyle bir atağa kalkmak istediyse de ömrü vefa etmedi. Emek Sinemasıyla birlikte kapatıldı, yıkıldı. Şimdi yok edilen sinemalar olarak Emek’le aynı kaderi paylaşıyor.
Evrensel'i Takip Et