Trump, ‘iç teröristler’ konusunda Erdoğan’dan ders mi alıyor?
Fotoğraf: AA
Cumhuriyetçi Partinin Trump’tan önceki ABD Başkanı Bush, 2000’li yılların başında “ABD’nin terör tehdidi gördüğü ülkelere önceden müdahale hakkı olduğu” savunusuna dayanan bir stratejiyi (önleyici savaş stratejisi) uygulamaya koymuş ve bu temelde önce Afganistan’a ve ardından Irak’a savaş açmıştı. Bush’un halefi Trump’ın bu kez “iç teröristler”le başı belada!
Siyahi George Floyd’un 25 Mayıs’ta beyaz bir polis tarafından boğularak öldürülmesinden sonra ABD’de başlayıp birçok ülkeye yayılan “Nefes alamıyoruz” eylemleri, bize kapitalizmin gerçek yüzünü bir kez daha gösterdi.
Floyd’un boğularak öldürülmesi ve sonrasında yaşananlar, sonu gelmeyen ırkçı şiddetin ve buna karşı başkaldırının sembolü haline geldi.
Öncelikle siyahilerin devlet başkanı ve bakan seçilebiliyor olmasının kapitalist sömürü düzeninin ırkçı yüzünü örtmeye yetmediğini, yetmeyeceğini gördük (‘Bu ülkede Kürtler cumhurbaşkanı bile olabiliyor’ diyenlerin kulakları çınlasın). Bu nedenle son eylemlerde sosyal medyada çokça dolaşan genç bir siyahi kadının sözleri, eylemcileri şiddet kullanıp yağma yapmakla suçlayan Trump’ın yüzünde bir tokat gibi patlıyordu: “Bu ülke siyahiler için hiçbir zaman özgür bir yer olmadı. Bizi yağmacılıkla suçluyorsunuz. Biz yağmayı ve şiddeti sizden öğrendik.”
Öte yandan Trump’ın ırkçılığa ve adaletsizliğe kaşı isyan eden milyonlara karşı saldırgan ve düşmanca tavrı, allanıp pullanan burjuva demokrasisinin de sınırlarını gözler önüne sermiş oldu. Emperyalist-kapitalist egemenler, kendilerinin ve düzenlerinin en ufak bir tehdit/tehlike ile karşı karşıya kaldığı noktada maskelerini çıkarıp gerçek yüzlerini göstermekte hiç tereddüt etmiyorlar. Bush’un binlerce kilometre ötedeki “terörist devletler”e karşı kullandığı ABD ordusu, bu kez Beyaz Saray önündeki eylemler sırasında sığınağa götürülen Trump tarafından “iç teröristler”e karşı göreve çağrılmıştı!
Trump, önceki gün Seattle’da düzenlenen gösterilerde belediye ve meclis binalarının işgal edilmesini “Seattle, iç teröristlerin egemenliğine geçti” sözleriyle değerlendiren bir açıklama yaptı. Devamında da Seattle’ın Demokrat Partili Belediye Başkanı Durkan’a da “Şehrinizi geri alın. Almazsanız, ben alırım. Bu bir oyun değil. Bu çirkin anarşistler acilen durdurulmalı” sözleriyle tepki göstermeyi de unutmadı!
Bu açıklamalar ister istemez ‘Acaba Trump, Erdoğan’dan ders mi alıyor’ sorusunu akıllara getiriyor.
Malum, bizde de Gezi/haziran direnişi sürecinde tıpkı “nefes alamıyoruz” eylemleri gibi, yaşam alanlarına müdahale karşısında demokrasi talebiyle milyonlarca insan ayağa kalkmış ancak ülkedeki iktidar eylemcileri “vatana ihanet” ve “darbecilik” ile suçlamıştı.
Öte yandan ana muhalefet partisinin “terör destekçiliği” ile suçlanmasının da yabancısı değiliz. Kasım ayında yapılacak seçimler öncesinde Demokrat Partiyi “Teröristlere göz yummak”la suçlayan Trump, acaba Erdoğan’la yaptığı telefon görüşmelerinde bu konuda taktik mi alıyor? Ne de olsa Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump ile telefon görüşmelerinde latifeler (şaka) yaptıklarını ve bu görüşmelerin pek samimi geçtiğini söylüyor. Görünen o ki, zor günler geçiren dostu Trump’ın seçimleri kazanması için böylesi taktiklere fazlasıyla ihtiyacı olacak!
Bir de tabii şu Antifa ve YPG meselesi de var. Trump’ın ülkedeki eylemlerin başını çektiğini iddia ettiği Antifa’yı “terör örgütü” olarak ilan ettiği biliniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, samimi geçtiğini söylediği son telefon görüşmesinde Trump’a Antifa ve YPG arasındaki ilişkilerin manidar olduğunu söylemiş.
Bilmeyenler için söyleyelim: IŞİD’in 2014 eylülünde başlayan Kobanê kuşatması süreci ve sonrasında ırkçılık karşıtı, antifaşist ve sol birçok örgüt YPG ile dayanışma içine girmişti-ki Antifa da bu örgütlerden biriydi. Ama zaten o dönem ABD yönetimi de “IŞİD ile Mücadele Stratejisi” adını verdiği strateji kapsamında YPG’ye hava desteği vermiş ve ABD ile Suriye Kürt güçleri arasındaki iş birliği bu temelde başlamıştı.
İşte Antifa’yı terör örgütü ilan eden Trump, kendi derdine düşmüşken Erdoğan da “Bakın iş birliği yaptığınız YPG/SDG de bunlarla iş birliği yapıyor” diyerek bu durumu kendi politikaları için bir fırsata çevirmeye çalışıyor. Trump’ın Erdoğan’ı dinleyecek hali var mı bilmiyoruz. Ama şunu çok iyi biliyoruz: Trump, (ABD emperyalizmi) Suriye’de Kürtlerle iş birliğini Kürtlere hayran olduğu için yapmıyor. Aksine bu iş birliğini Suriye’de devam eden savaş ve paylaşım mücadelesi bakımından uygun bir dayanak olarak gördüğü için bu politikayı sürdürüyor.
Trump ve Erdoğan arasındaki muhabbet ve latifeler; söz konusu eşitlik ve adalet için ayağa kalkan halklar olunca emperyalistlerin ve iş birlikçi kapitalist rejimlerin birbirlerini nasıl anladıklarını ve halkların bu taleplerini bastırmak için birbirlerine nasıl akıl verdiklerini çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor Ve elbette bu durum, halkların nefes alabilecekleri bir dünya için bunlara karşı dayanışma ve mücadeleyi büyütmek dışında bir seçenekleri olmadığını da gösteriyor.
- Ankara'da Rojava pazarlığı 13 Aralık 2024 10:10
- Esad rejimi sonrası Suriye ve Ortadoğu’yu ne bekliyor? 10 Aralık 2024 05:30
- Adı konulmamış ‘süreç’te Rojava çıkmazı! 06 Aralık 2024 06:45
- Cihatçı saldırının yol işaretleri ve Halep'te kesişen yollar 03 Aralık 2024 06:55
- HTŞ’nin Halep saldırısının arkasındaki güçler ve hesaplar 30 Kasım 2024 06:50
- Bahçeli neden ısrarla Öcalan’ı işaret ediyor? 29 Kasım 2024 06:20
- Selefi Ebu Hanzala in, demokrasi ve laiklik out! 26 Kasım 2024 06:45
- ‘İşgalci ülke’ açıklaması ve Erdoğan iktidarının Suriye’de alarm veren politikası 19 Kasım 2024 05:00
- Trump'ın Ortadoğu'su ve Erdoğan'ın Kürt sorunu 12 Kasım 2024 04:45
- Devlet ‘yeni sürece’ kayyım atadı! 05 Kasım 2024 05:04
- Yeni ‘süreç’: Demokratik siyasete kurt kapanı 01 Kasım 2024 05:03
- Putin’e ‘Esad’ ricası ve Kürt sorununun çözümü 29 Ekim 2024 12:34