16 Haziran 2020 00:47

AKP’yi seçime razı etme stratejisi…

fotoğraf:pexels

Paylaş

CHP ve sair burjuva muhalefet, hâlâ belirli bir desteğini korusa bile AKP’nin zayıflayıp güç kaybettiğini görüyor. Ancak aynı zamanda bu gerileyişinin zayıflama sürecini kabullenip “Kaderine rıza gösterme” eğilimine yol açmadığını da görüyor. Görüp anlıyor ki, AKP tam tersi bir eğilim içinde. İçine girdiği güç kaybı sürecini içselleştirip benimsemediği gibi, müdahaleleriyle tersine çevirip aşmaya çalışıyor. Elinde, 7 Haziran-1 Kasım 2015 seçimleri arasındaki dönem örneği var. Geri çekilmiyor, muhalefetin üzerine gidiyor. Nasıl üzerine gittiği ortada. Muhalefet de görüyor.

Görmemek olanaksız: Muhalefetin bu kadar “Adam yerine konmadığı” bir dönem, belki bir de Bayar-Menderes faşizmi koşullarında, İnönü Uşak’ta saldırıya uğradığında ve Mecliste “Tahkikat Komisyonu” kurulup ülke sathında da harıl harıl “Vatan Cephesi” örgütlenmeye girişildiğinde yaşanmıştı. Şimdi o hale gelmiştir ki, tahkikat komisyonu kurulmadan da vekillikler düşürülmekte, AKP-MHP ortaklığı rahatlıkla Meclis başkan vekilleri toplantısında beyan ettiğinin aksine davranabilmekte, oylamada ağırdan aldıkları için CHP grup başkan vekiline yumruk sallanabilmektedir. CHP’liler ya da muhalif eğilimliler, muhalif eğilimleri yeterli görülerek, Yüreğir Gençlik Kolu Başkanı ve Eski İzmir İl Bşk. Yrd. örneklerinde olduğu gibi, sudan gerekçelerle tutuklanmaktadır. PKK ve FETÖ ile bağlantısı ileri sürülerek açıkça “CHP zihniyetinin tasfiyesi” en üst düzeyde dile getirilmekte, İP Gülen’in kurdurduğu parti olarak suçlanmaktadır. “İçerisi” eski milletvekili ve gazeteci doludur. Kanallarda “Hazırlığının tamam olduğu ve 50 kişinin halledileceği” açıktan ilan edilmekte ve bu örneğin RTÜK başkanınca olağan ve meşru sayılmaktadır. En son on binlerce silahlı adam demek olan Bekçi Yasası da çıkarılmıştır.

Ve artık burjuva muhalefet biliyor ki, AKP ve onun tek adam tek parti yönetimi, ortalama bir hükümete benzemiyor. Bu yönetim, sıradan bir hükümet değil. En başta “Kurucuyum” diyen bir hükümet. Yeni bir rejim kurdu ve bir tek kişinin ağzından çıkan kanun. Her şey tek kişi tarafından kararlaştırılıyor. Hemen her işletmenin bağlandığı Varlık Fonu’undan ihalelere, maske dağıtımının nasıl olacağından, 18 yaş altıyla 65 yaş üzerindekilerin sokağa çıkıp çıkmayacaklarına kadar.
Artık, burjuva muhalefet saflarında da, tek adam yönetiminin, her ortalama sıradan hükümet gibi, seçimle gitmeyi kabullenip kabullenmeyeceği, kaybedeceği bir seçime evet deyip demeyeceği tartışılıyor. Dışarıdan destekçi MHP ateşe benzinle gidiyor hep. Sadece saptırıcı Ayasofya tartışmasında değil. Yeni bir seçim yasasına ihtiyaç olduğu ilanında da.

CHP’nin ve sair burjuva muhalif partilerin pozisyonu ne? Eleştiriyorlar. Laf bol! Ancak icraata rastlanmıyor. Öncelikle Meclisin ve sanki pek olanağı kalmış gibi parlamenter çalışmanın dışına çıkma eğilimi yok. Kılıçdaroğlu, “Tuzağa düşmemeli, Erdoğan’ın oyununu bozmalıyız” diyor. Tuzak ne? Erdoğan’ın CHP’yi sokağa çekmeye çalıştığı, tuzağın bu olduğu öngörülüyor. Zaten devlet kurucu parti olarak, halkın hiç işe karışmaması ve ne yapılacaksa halkın inisiyatif alması dışlanarak yapılması yanlısı.
“Bu koşullarda böyle [Adalet Yürüyüşü türünden] bir yürüyüşü yanlış buluyorum. CHP’nin de diğer muhalefet partilerinin de çok dikkatli olmaları lazım. Gerginlik yaratacak, provokasyonlara açık eylemlerden uzak durmalıyız” diyor Kılıçdaroğlu. O öyle deyince, Hakkari ve Edirne’den Ankara’ya, üstelik arabalarla “Yürüyeceğini” açıklayan HDP karşısında valiler, illerine giriş çıkışı yasaklıyorlar.

“Erken seçim” lafını ortaya atıyor CHP’liler. Kriz yıkıcı etkisini göstermeden ve Davutoğlu ile Babacan partileri etkinleşmeden ve seçimlere giremeyeceklerken bir seçimin AKP’nin işine geleceği yolunda değerlendirmelerle AKP’yi bir seçime razı etmeyi deniyorlar. Az dil dökülmüyor. Iııh! AKP kaybetme ihtimali yüksek bir seçime neden girsin?! “Ancak seçim yasası değiştikten sonra” rıza gösterebileceğini anlıyorlar. Yine de ve her şeye rağmen CHP hala “Eninde sonunda sandık ortaya gelecek!” “kozuna” sığınıp o gün görecek AKP gününü demeye getiriyor! Ama bugün gününü kendi görüyor ve böyle giderse yarın da farklı olmayacak!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa