20 Haziran 2020 23:42

Covid-19 ve Konvelesan Plazma

Antikor testi yapan bir sağlıkçı (solda)

Antikor testi yapan sağlık çalışanı | Fotoğraf: DHA

Paylaş

COVID-19 pandemisi sürüyor. Günden güne dünya çapında COVID-19 vakalarının sayısı da artıyor. Dünya çapında ikinci dalga tartışmalarının yapıldığı şu günlerde, ilk dalganın ülkemizde henüz bitmediğini sürecin devam ettiğini söyleyebiliriz. Halk ve toplum sağlığı tedbirlerinin gevşetilmesinin, virüs yokmuş gibi davranmanın, süreç bitmemişken ekranlardan erken zafer ilan etmenin nelere yol açtığını yaşayarak bir kez daha görüyoruz. İçinden geçmekte olduğumuz günlerde, virüse dair birçok şeyi hızla öğrenmiş olsak da, virüsü hâlâ tanımaya çalıştığımızı bir kez daha vurgulamak gerekir. Bu bağlamda, ilaç ve aşı çalışmalarına temel olabilecek birçok bilimsel araştırma da hızla yapılıyor.  

COVID-19 pandemisinin başından beri konvelesan plazmanın tedavide kullanılma potansiyeli değerlendirildi ve birçok ülkede hastalığı geçiren bireylerden alınan plazma kullanılarak tedavi için klinik çalışmalar başlatıldı. Bu tedavide amaç, hastalığı geçiren bireylerin virüse karşı oluşturduğu nötralize edici antikorların, hasta bireylerde virüse karşı bir silah olarak kullanılmasıdır. Bunun yanı sıra hastalığı geçiren ve atlatan bireylerde, virüse karşı hangi tür nötralize edici antikorların baskın olarak oluştuğunu belirlemek, aşı ve ilaç çalışmalarında temel ve hedef alınacak viral proteinlerin belirlenmesi için de önemlidir. Nature dergisinde hızlandırılmış yayın olarak geçtiğimiz hafta yayımlanan1 ve Rockefeller Üniversitesi İmmünoloji Bölümünün liderliğinde yürütülen, Caltech ve Howard Hughes Tıp Enstitüsünün de dahil olduğu araştırmada 149 kişiden alınmış konvelesan plazma örnekleri incelenerek, nötralize edici antikor seviyelerine bakılmış. Semptomların başladığı günden 39 gün sonra toplanan plazma örneklerinde nötralize edici antikor seviyeleri ölçülmüş ve bu seviyelerin bireyden bireye değiştiği gözlenmiştir. SARS-CoV-2 Spike proteini ve özellikle Spike’ın reseptör bağlayıcı bölgesine (Spike RBD) yönelik antikor seviyelerinin yüksek olduğu bulunmuştur. Plazma örnekleri SARS-CoV-2  Spike proteinini taşıyan HIV-1 virüsü temelli virionlara karşı nötralize edici testlerde kullanıldığında, bunların yüzde 33’ünde nötralize edici miktarların (nötralize edici titerların yarı-maksimumunun ) 1:50’den az; yüzde 79’unda 1:1000’den az; yüzde 1’inde 1:5000’den az olduğu gösterilmiştir. Yani plazma örneklerindeki nötralize edici antikor miktarlarının oldukça az olduğu gösterilmiştir. Araştırmacılar, bu antikorları dizilemiş ve farklı bireylerde RBD’ye özel hafıza B hücrelerinin birbirine yakın antikorları ürettiğini göstermiştir. Plazma miktarları düşük olsa dahi RBD üzerinde belirlenen 3 farklı bölgeye (epitopa) yönelik antikorların etkili bir biçimde RBD’yi nötralize edebildiği ortaya çıkarıldı.

Çalışma, konvelesan plazma tedavisinde, hastalığı geçiren her bireyin donör (verici) olamayacağını, nadir de olsa bazı bireylerde nötralize edici etkili RBD antikorlarının bulunduğunu göstermesi bakımından oldukça önemli. Araştırmacılar, bu üç RBD bölgesine karşı antikor oluşturabilen aşıların etkili olacağını düşünüyor. Ancak çalışmanın elbette çeşitli kısıtları var. Bunlardan birincisi bu antikorların nötralize edici etkilerinin virionlarda denenmesi, virüs üzerinde in vivo (deney hayvanlarında) denenmemiş olması. Dünya çapında bu tarz birçok çalışmanın olduğunu biliyoruz. Bu çalışmaların sonuçlarının da yakın zamanda yayımlanmasını bekliyoruz. 

1 Robbiani, D.F., Gaebler, C., Muecksch, F. et al. Convergent antibody responses to SARS-CoV-2 in convalescent individuals. Nature (2020). https://doi.org/10.1038/s41586-020-2456-9

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa