Ekranları karartmak gerçeklerin karartılmasına yetmeyecek
Fotoğraf: Eylem Nazlıer / Evrensel
RTÜK, Halk TV ve Tele 1 kanallarına 5’er gün “Ekran karartma” (Yayın durdurma) cezası verdi. Bu utanç verici karar, kanallara önceki gün duyuruldu.
Bu haber tartışılırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında, medya ve sosyal medya hakkındaki halisane düşüncelerini açıkça ifade etti. “Yalanın, iftiranın kişilik haklarına saldırının itibar suikastlarının alıp başını gittiği bu mecraların bir düzene sokulması şarttır. Bir an önce biz bunları parlamentomuza getirip, bu tür sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılmasını, kontrol edilmesini istiyoruz” diyen Erdoğan’a sosyal medyada, “#sosyalmedyamadokunma” tepkisi yayılınca, araya Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Fahrettin Altun girdi. Ve her zaman yaptığı gibi, Cumhurbaşkanı’nın söylediğini anlayıp tepki gösterenleri, açıklamayı “Bağlamından koparıp çarpıtmak”la suçladı.
Altun’a göre, Cumhurbaşkanı yukarıdaki sözleriyle; “...Söz konusu sosyal medya platformlarının cinsel istismar, müstehcenlik, kumar... Kanunların suç saydığı konularda vatandaşların haklarının korunması, Türkiye’de hiçbir vergi yükümlülüğüne tabi olmaksızın faaliyet göstermesi” nedeniyle hukuki düzenlemeler yapılması gereğini vurguluyor!
Altun’un bu yorumuna inanan çıkar mı bilmek zor, ama Erdoğan’a ilk destek Bahçeli’den geldi. Bahçeli, “Sosyal medya ağır bir güvenlik sorunu haline gelmiştir” diyerek, tüm sosyal medya hesaplarını kapattığını duyurdu!
AKP’NİN GERÇEKLE BİTMEYEN SAVAŞI
Fahrettin Altun, konuyu “Bağlamından kopararak” ne kadar “Çarpıtırsa çarpıtsın”, Cumhurbaşkanı’nın sözlerinin, onun halisane düşüncelerini yansıttığı apaçıktır. Çünkü Erdoğan, bu görüşlerini, sosyal medyaya ne zaman kızacak olsa açıkça ifade ediyor.
Dahası Erdoğan-AKP yönetiminin 18 yıllık iktidarının son 10 yılı, diyebiliriz ki, az çok gerçekleri yazmaya, yansıtmaya çalışan medya ile savaştır. Daha doğrusu gerçeklerin gizlenmesi için basın ve halkın haber alma özgürlüğüne karşı verilen kesintisiz ve çok yönlü bir savaş halidir.
Gazetelerin, nasıl haber yapacağına dair dayatmalarla başlayan tartışmalar, medya patronlarının mali ve siyasi olarak kuşatılması ve köşe yazarlarının işten atılmasıyla sürdü. Yetmedi; sermayenin büyük medya kuruluşları ajanslardan dağıtıma kadar, kamu bankalarından verilen kredilerle toptan satın alınarak, yandaş medya “havuzu”na dahil edildi. Parayla satın alınamayan TV kanalları, gazeteler, dergiler, yayın evleriyse OHAL koşullarından yararlanılarak, KHK’lerle kapatıldı!
Gelinen yerde yazılı ve görsel basının yüzde 95’i iktidarın sadece kontrolünde değil emir ve komutası altında yatar kalkar hale getirilmiştir.
BİK VE RTÜK İKTİDARIN KIRBACI HALİNE GELMİŞTİR
Ama bu yüzde 95 de iktidarı tatmin etmiyor. Çünkü havuz medyasının gösterdiğine ya da söylediğine artık kimse inanmıyor. Bu yüzden havuz medyası efradı medya organlarının okur ve izleyici sayısı hızla irtifa kaybederken, kamuoyundaki itibarları da sıfıra yaklaşmış bulunmaktadır.
Bundan iktidarın çıkardığı sonuç ise; bugün nicelik olarak yüzde 5’i olmasına karşın halk indinde gerçekleri söylediğine giderek daha çok inanılan Halk TV, Tele 1, Fox gibi birkaç kanal ile Cumhuriyet, Evrensel, Birgün, Yeni Yaşam gibi birkaç gazetenin, bir yandan ekonomik olarak öte yandan da mahkemeler, RTÜK, BİK gibi kurumlarla sindirilip susturulmasıdır.
Burada BİK ve RTÜK, iktidarın kamçısı olarak kullanılmaktadır. Önceki gün Tele 1 ve Halk TV’nin 5 gün süreyle tümüyle karartılması, artık bu alanda yeni bir aşamaya işaret etmektedir. Çünkü RTÜK bugüne kadar çeşitli TV’lere “Program karartma” daha doğrusu “Program saatinde belgesel yayımlama” gibi cezalar vermiştir. Ama ilk kez, “Bir TV kanalını tümüyle karartma cezası” vermektedir. Hem de 5 gün gibi uzun bir süreyle!
Bu yüzden de Halk TV ve Tele 1’e verilen ceza, bu iki kanalın kapatılması için bir adım olarak yorumlanmaktadır. Çünkü RTÜK bir karartma kararı daha verdiğinde, bu kanalların yayın lisanları tümüyle iptal edilebilecektir.
GAZETECİLER SUSMADI, SUSMAYACAK!
Türkiye’de basın özgürlüğü ve halkın haber alma özgürlüğünün 150 yılı aşkın bir geçmişi var. Ve bu 150 yıl boyunca gazetecilerin sürgüne gönderilmesinden açlığa mahkum edilmesine, toplu olarak hapsetmekten katledilmelerine her yol denenmiştir.
Bugün de “Türkiye dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi”dir.
Gazeteciler tehdit edilmekte, uydurma iddialarla toplu ya da bireysel olarak tutuklanmakta, ağır cezalara çarptırılmaktadır. Ama gerçeğin peşinde koşan gazeteciler, gerçeği yazmakta kararlı gazeteler ve TV kanalları görevlerinin başındadır. Ve iktidar ne yaparsa yapsın, bütün bu yazılı ve görsel medya ya da sosyal medya kanalları kapansa bile, gerçeğin sözcüleri, gerçek gazeteciler var olmaya, görevlerini yapmaya devam edecektir.
Çünkü ortaya çıkma zamanı gelmiş gerçek, saklanamayacaktır! Frigya Kralı Midas’ın başına gelenler, üç bin yıl öteden bugüne mesajdır. Demek ki gerçek, medyanın ve sosyal medyanın olmadığı çağlarda bile sürgit saklanamıyormuş!
Bugün ise gerçeklerin söylenmesi gericiliğin, egemenlerin kabusu olmuştur.
ÜÇ BİN YIL ÖTEDEN GELEN MESAJ:
EGEMENLERİN GÜCÜ GERÇEĞİ SAKLAMAYA YETMEZ!
Mitolojiye göre, Doğa Tanrısı Pan flütüyle, Güneş Tanrısı Apollon liriyle, “Kim daha iyi çalıyor” diye yarışır. Hakem Tomolos (Dağ Tanrısı) ve izleyen kalabalık Apollon’u üstün bulur ama Kral Midas, Pan’ın daha iyi olduğunu söyler.
Midas’a çok kızan Apollon, onun iyi duymadığını düşündüğü kulaklarını uzatarak “eşek kulağı”na benzetir. Bu durumdan çok utanan Kral Midas, büyük bir şapkayla kulaklarını saklar. Sadece berberi bilir, kralın kulaklarının “eşekkulağı”na benzediğini. Tabii Midas, berberine bu sırrı saklamasını sıkı sıkıya tembih eder. Ama berber bu büyük sırrı uzun zaman saklayamaz. Elbette bu gerçeği kimselere söyleyemez ama gidip bir kör kuyu bulur ve içine doğru bağırır: Midas’ın kulakları eşek kulakları!
Ama gerçek kuyuda kalmaz. Kuyunun suyu suladığı sazlıktaki sazlara söyler, sazlar rüzgara söyler, rüzgar ise “Midas’ın kulakları eşek kulağı, Midas’ın kulağı eşek kulağı” diye eserek, kralın sakladığı bu önemli gerçeği estiği her yere yayar.
Yani büyük güç sahipleri, insanları tehdit ederek gerçeği saklamak istese de gerçek saklanamaz. İnsanlar bir biçimde susturulsa bile doğa suyuyla, sazıyla, rüzgarıyla gerçeği fısıldar!
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47