03 Temmuz 2020 00:31

Kol kola, omuz omuza

Çalışan işçi

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Genel olarak hükümetler korona pandemisi ile mücadeleyi savsaklamış durumdalar. Bütün sorumluluğu halklara yıktılar ve artı-değer sömürüsü üzerinden elde edilen kârın tanrı olduğu bir sistemde “Normalleşme” adımları atarak ekonomilerini “Açtılar.” Bütün tedbirleri savsaklayıp, askıya aldılar ama bir tedbirde ısrarlılar. Vatandaşlar “sosyal-fiziksel mesafeyi” ısrarla korumalılar, topluluklar halinde bir araya gelmemeliler! Ama vatandaşlar da bir araya gelmeye, aralarındaki mesafeleri kaldırmaya kararlılar. Çünkü pandeminin yapamadığını hükümetlerin aldıkları ekonomik, sosyal, siyasal kararlar yapıyor ve vatandaşlar “nefes alamıyor.”

Ülkemizde de durum farklı değil. İktidar “korona tedbirleri” sırasında başlıca iki kesime özel bir saldırı hazırlığı yaptı ve bugünlerde onları yürürlüğe koymaya hazırlanıyor. İktidar önce büyük sermayenin, işçilerin kıdem tazminatlarına el koymak için yıllardır yürüttüğü saldırıya yeşil ışık yaktı ve kıdem tazminatlarını gasbetmenin adımlarını atıyor. İkinci büyük saldırı ise ‘çoklu baro’ uygulaması ile avukatlara ve özünde hukuk sistemine yöneliktir.

İktidar hukuku bütünüyle siyasallaştırarak, hukuk yükünü sırtından atmak istiyor. Açıkçası gazetecilere yıllardır vurulan “Onlar gazeteci değil terörist” damgası gibi, “Onlar avukat değil, terörist, bölücü, gayrimilli” yaftası avukatların boynuna asılmak üzere bekletiliyor. “Yandaş” avukatlar ise büyük hukukçu ilan edilecek. Böylece savunma hukuk sisteminden fiilen çıkarılmış olacak. Ama her iki alanda da meydan boş değil. İşçi sınıfı kıdem tazminatını korumaya kararlı ve sendika üst yöneticilerinin kıvırabilecekleri bir alan bulunmuyor. Avukatlar ise şimdiden on binler halinde meydanları-sokakları doldurmuş durumdalar.

Açıkçası şu günlerde sağlığı korumak için büyük bir ikiyüzlülükle ileri sürülen “sosyal-fiziksel mesafe” değil, kol kola, omuz omuza mücadele gündemde. İktidar ve sermaye zaten başından beri işçileri fabrikalara doldururken fiziksel mesafeyi çöpe atmıştı. Gevşetilen ilk tedbir ise AVM yasaklarını kaldırmak olmuştu, artık her şey serbest! Ama bir araya gelerek mücadele etmek, hak aramak, sokakları, meydanları doldurmak her zaman olduğu gibi yasak!

Bu tür yasaklar bugüne kadar kitlelerin mücadelesi ile fırlatılıp atıldı ve bundan sonra da kuşkusuz öyle olacak. İktidar ve büyük sermayenin tehditleri, yıldırma çabaları; işçi ve emekçi kitleleri, hukuku ve vicdanı savunmayı görev bilmiş hukukçuları ve avukatları yıldıramayacak, yıldıramıyor da. Kıdem tazminatını kaldırmak işçinin gelecek ve yaşam güvencesini gasbetmek, çoklu baro sistemi hukukun temel bir ayağını ortadan kaldırmak anlamına geliyor. Yani sorun çoklu baro sistemi gibi gözükse de çok kapsamlı ve sarsıcı etkiler yaratmaya yol açacak sonuçlar doğuracak özelliklere sahip.

Yıkıcı etkileri her geçen gün biraz daha da ağırlaşan, yaşam ve çalışma koşulları olağanüstü kötüleşen işçi ve emekçi kitleler ağır bir buhrana dönüşen ekonomik krizin altında giderek daha fazla eziliyorlar ve artık içten içe kaynayan kazan sağından solundan buhar püskürtmeye başladı. Bunu engellemek için ellerinde baskı ve zulüm makinasını çalıştırmaktan başka kozları yok. Ama bu koz da artık ne korkutuyor ne de yıldırıyor. Tek adam, tek parti diye yola çıkmışlardı ama vardıkları yer bir buçuk adam, bir buçuk parti oldu ve onlarda güneş görmüş kar gibi günden güne eriyor.

Gelecek günler büyük sarsıntılara gebe olmaya adaydır. Hareketlenen toplumsal kesimlerin işçi ve avukatlarla sınırlı kalmayacağı kesindir. İşsiz ve geleceksiz bir gençlik yığınlar halinde bekliyor. Hergün öldürülen, aşığılanan, hakarete uğrayan, çoluk çocuğunun gelecek kaygısı daha da büyüyen kadınlar biriktirdikleri büyük öfke ile hareketlenmeye aday bir kesim durumunda. Küçük üreticiler ve esnaf iflasa-çöküşe sürüklenmiş durumda ve burnundan soluyorlar. Gün mesafeleri kaldırma, kol kola, omuz omuza yürüme günü. Yaşamı savunmak, bugünü ve geleceği kurtarmak, ülkeyi yeniden kurmak ancak böyle olanaklı olacaktır.                                               

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa