Sosyal medyaya yasak kıskacı
Fotoğraf: Pixabay
5651 sayılı Sansür Kanunu AKP iktidarı tarafından uzun süredir yeterli bulunmuyor, Internet ve sosyal medya konusundaki rahatsızlıklar çeşitli şekillerde dile getiriliyordu. Bu dile getirme bazen bir RTÜK üyesinin Internet kullanımı için ehliyet önerisiyle, bazen iktidarın küçük ortağından gelen ve Internet’e kimlik numarasıyla girilmesini öneren kanun teklifiyle oluyordu. 2019 yazında RTÜK’ün yetkileri Internet üzerinden yapılan video yayıncılığı kapsayacak şekilde genişletildi. Bu yılın nisan ayında ise koronavirüs salgını ile mücadele için hazırlanan torba yasa taslağına Internet ile ilgili çeşitli maddeler eklendi ancak oluşan tepkiler üzerine bu kısım taslaktan çıkarıldı. Fakat Internet’i kontrol altına alma isteği burada son bulmadı.
Birkaç haftadır gerek AKP’nin Mahir Ünal gibi yetkili ağızlarından gerekse de Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Internet’e düzenleme sinyalleri geliyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gençlerle yaptığı canlı yayında yaşanan yorumların kapatılması krizi ve ardından gelen “dislike” dalgası iktidar cenahında bu konudaki rahatsızlığı biraz daha arttırmış olmalı. Son olarak Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın paylaşımı üzerine kendisi ve eşi Esra Albayrak hakkında sosyal medyada hakaret içeren paylaşımların yapılması iktidarın ihtiyaç duyduğu daha sıkı Internet kontrollerini sağlayabilecek bir düzenlemeyi yeniden gündeme getirmek için olanak sundu.
Yapılması planlanan düzenleme ile ilgili çeşitli başlıklar basına sızdırıldı. Başlıklara geçmeden önce bu tip sızdırmaların tepki ölçme ve içeriğe bu tepkilere göre şekil verme amaçlı yapılabileceğini yani yasanın sızdırılan başlıklardan farklı şekilde gelebileceğini akılda tutmakta fayda var. Hürriyet’ten Gizem Karakış’ın haberine göre sosyal medya şirketlerine “zararlı içeriğin” hızla kaldırılması ya da engellenmesi için ülke içinde temsilci bulunma zorunluluğu getiriliyor, hızla kaldırılmayan içerikler için ise yüksek para cezaları gündemde. Yine aynı habere göre sahte hesaplar açılmasını engelleyecek ve ağır şekilde cezalandıracak bir düzenleme de yasada olacak ancak bunun nasıl olacağı henüz meçhul. İddiaya göre düzenleme için Almanya ve Fransa’daki yasalar örnek alınmış.
Örnek alındığı iddia edilen modellerden Fransa’daki Avia Yasası mayıs ayında onaylandı ve birkaç gün önce yürürlüğe girdi. Bu yasanın Internet’te nefret söylemini çözmekten uzak olduğunu ve sosyal medya şirketlerine pratikte verdiği hakimlik, savcılık ve cellatlık yetkisinin tehlikeli olduğundan daha önce bu köşede bahsetmiştik. Diğer örnek alınan model olan Almanya’daki yasa ise 2017 sonlarında yürürlüğe girdi ve Avia Yasası ile benzer özellikler taşıyor. Almanya’da bu yasanın getirdiği yükümlülüklerin tartışmalı içerik miktarının fazlalığı nedeniyle pratikte uygulanmasındaki güçlüklerin yanı sıra yine Avia Yasası’nda olduğu gibi şirketlere verilen içeriğe dair karar verme yetkisinin sıkıntıları orada da tartışılıyor. Eğer çıkartılacak yasa Fransa ve Almanya’daki yasalar ile benzer içerikte olacak ise bu yasa için de aynı sıkıntılardan bahsedebiliriz.
Bütün bunlara ek olarak henüz ne olduğu belirsiz bir sahte hesap açılmasını engelleme kısmı var. Sahte hesaptan kasıt nedir belirsiz ancak eğer bahsedilen anonim hesaplar ise Internet’te anonimliğin gerek ifade özgürlüğü açısından gerekse de patrondan, aileden vb. korunabilmek açısından fazlasıyla gerekli bir temel hak olduğunu tekrar tekrar vurgulamamız gerekiyor. Bu konudaki temel argümanlar ve öneriler açısından konunun meraklıları Article 19’un 2015’te yayımladığı detaylı rapora göz atabilir.
Sosyal medya hakkında tartışmamız gereken problemler olduğuna sanıyorum ki kimse itiraz etmeyecektir. Ancak gerek Almanya ve Fransa’daki düzenlemeler gerekse de Türkiye’de yapılması planlan düzenleme “suçlarla” ilgili karar verme yetkilerini mahkemelerden alıp genelde itiraz ve benzeri mekanizmaları mahkemelerle karşılaştırılamayacak denli sıkıntılı olan kurumlara ve hatta politik ve maddi çıkarlarına uymayacak bir karar verme olasılıkları pek olmayan şirketlere devrediyor. Internet’e ve sosyal medyaya dair pek çok fiil zaten sosyal medya dışında suç olarak tanımlı ve cezaları var. Ancak bu mekanizmaların nasıl verimli ve hızlıca işletilebileceği üzerine tartışmaktansa yargı süreçlerinin de kolayca baypas edilebileceği, mahkemeye gitse suç sayılmayabilecek fiillerin kolayca suç haline getirilebilmesini de mümkün kılan yeni mekanizmalar kurulmaya çalışılıyor.
Benzer bir mekanizma erişim engellemede halihazırda zaten işletiliyor. İfade Özgürlüğü Derneği tarafından hazırlanan Engelli Web 2019 raporuna göre 2019’da Türkiye’de tespit edilebildiği kadarıyla 61 bin site erişime engellendi. Bu sitelerin 42 binini yani yüzde 68’ini BTK tarafından engellenen siteler oluşturuyor. Üstelik bu sadece tespit edilen sayı çünkü erişime engelleme konusunda ciddi bir şeffaflık söz konusu değil. BTK’nin genelde olağanüstü bir hızla verdiği -haklı ya da haksız- erişim engelleme kararlarının itiraz yolları ise fazlasıyla dertli. Haksız bir kararda erişim engellemeyi kaldırtmak bazen yıllar alabiliyor. Yapılmak istenen, benzer bir denetim ve baypas mekanizmasının sosyal medya üzerinde de kurulması. Buna şirketleri ikna etmek için de maddi ve politik sonuçları itibariyle oldukça uzak bir olasılık sayılabilecek kapatma korkuluğu sallanıyor.
- Çocukları çevrimiçi tehlikelerden kim koruyacak? 14 Aralık 2024 04:24
- Sosyal medyaya yaş sınırlaması çocukları koruyabilir mi? 30 Kasım 2024 04:50
- Medyanın arama tekeli ile imtihanı 23 Kasım 2024 05:01
- Teknoloji patronları ABD seçiminin galiplerinden 09 Kasım 2024 04:32
- Platformlar ve yayıncılar çevrim içi radikalleşmenin neresinde? 19 Ekim 2024 06:56
- Hamam böceği yuvası mutfakta değil 10 Ekim 2024 04:55
- ‘Yerli ve milli’lik siber güvenliğin neresinde? 21 Eylül 2024 06:01
- Sızan/sızmayan veri ve sonrası 14 Eylül 2024 04:54
- Modern İskenderiye Kütüphanesi yanarken 07 Eylül 2024 04:43
- Genç oyun geliştiricilere vadedilen kabus 24 Ağustos 2024 05:58
- Oyunları kim, neden hedefe koyar? 17 Ağustos 2024 05:04
- Sansür, ebeveynler ve oyunlar 10 Ağustos 2024 06:30