NBA’e sendika nasıl girdi? -1
Kaynak: Wikimedia Commons
George Mikan, kendisine kadar “kısaların oyunu” olan basketbolun oynanış biçimini değiştiren, bu nedenle “Bay Basketbol” olarak anılan, NBA’in ilk efsanesi ve bu özelliğiyle kendisinden sonra gelecek tüm pivotların atası. Bu kadar önemli bir isim bile hayatının son döneminde ABD’nin korkunç sağlık sistemiyle baş ederken tüm birikimlerini diyabet tedavisinde kaybetti. 2005’teki cenazesi ancak Shaquille O’Neal’in maddi desteğiyle kaldırılabildi. Mikan yalnız değildi, NBA’in ilk 30 yıllık döneminin neredeyse tüm basketbolcuları sıkıntılı bir yaşlılıkla baş etmeye mahkum edilmişti. Çünkü emeklilik hakları yoktu! NBA, oyuncuların büyük mücadelesi sonucu emeklilik hakkını ilk kez 1967’de, onu da koşullu olarak (1965 öncesi oyuncular dahil edilmedi, 10 yıl hizmet şartı getirildi) tanıdı. 1965 öncesi oyuncuların dahil edilmesi bu kez de en az 5 yıl hizmet şartıyla 1988’i buldu. Tüm eski oyuncuların kapsandığı tasarı ancak 2007’de, Mikan’ın düşürüldüğü, lig için utanç verici durumla kabul edilebildi. Ne yazık ki artık o oyuncuların çok azı hayattaydı.
İşte Boston Celtics efsanelerinden Bob Cousy, 1954’te tam da bu yüzden kelimenin tam anlamıyla 19. yüzyıla ait olan çalışma koşullarını değiştirmek üzere Oyuncular Sendikasını kurdu. ABD için “sendika” kelimesinin kulağa tehlikeli geldiği McCarthycilik yıllarıydı. Cousy, bu cüretkar çıkışıyla kolaylıkla hedef haline getirilebilirdi ki kısmen getirildi de. “En çok para kazananlardan biri olduğu için” sorumluluk hissederek bu işe girişen Cousy, oyuncuları hakları için mücadeleye çağırırken NBA onu “fitneci” ilan etmişti. Dönemin Lig Başkanı Maurice Podoloff tüm takım sahiplerine mektuplar göndererek Cousy’yi oyuncularından uzak tutmalarını tembihliyordu.
Yine de sendika, 1954 senesi itibarıyla lige girdi. Dönemin 8 takımından sadece Detroit Pistons’ın oyuncularının sendikaya üye olması engellendi. Pistons’ın Sahibi Fred Zollner, “Benim hiçbir işyerime sendika giremez” diyor ve oyuncularını sendikaya üye olmaları halinde takımı kapatmakla tehdit ediyordu. Böylece 70 oyuncuyla başlayan serüven, ilk olarak günlük yemek parası olan “yevmiyenin” artırılması, oyuncu sağlığına önem verilmesi (Başta Maurice Stokes olmak üzere öyle acı hikayeler var ki), absürt seviyedeki hazırlık maçı sayısının azaltılması (Kulüpler gelir yaratabilmek için bazen lig devam ederken bile tura çıkıyordu), hakemlerin “fısıltı cezaları”nın sonlandırılması, bağımsız bir tahkim kurulunun oluşturulması ve faaliyetlerine son veren Baltimore Bullets’ın oyuncularının maddi kayıplarının karşılanması gibi taleplerle ligin karşısına çıktı. Henüz ücret artışı, emeklilik, serbest kalma hakkı gündeme bile gelemiyordu.
NBA ve takım sahipleri sadece Baltimore oyuncularının ücretlerini karşılamakla ve yevmiyeleri 5 dolardan 7 dolara çıkarmakla yetindi. Cousy, yemek parasındaki artış sonrası “kahraman gibi” görüldüğünü anlatır ancak diğer taleplerin ciddiye alınmaması, Cousy’nin “Sorun yaratan kişi” olarak yaftalanması gibi etmenlerle sendikaya ilgi azalmaya başladı. Cousy bunun üzerine ulusal sendika federasyonu American Federation of Labor (AFL) ile temas kurdu. AFL’nin dahli işleri biraz daha ciddiye bindirdi ve Boston Celtics’in St. Louis Hawks’a karşı 7 maçlık unutulmaz bir seri sonucu kazandığı 1957 şampiyonluğunun ardından sendika, sürpriz bir şekilde lig ve takım patronları tarafından resmen tanındı. “Fısıltı cezaları” kaldırıldı, hazırlık maçlarına sınırlama getirildi, takas durumunda taşınma masrafları oyuncuların üzerinden alındı.
Oyuncular artık mücadelelerini bir üst aşamaya taşımaya hazırlanırken Cousy de sendika başkanlığını takım arkadaşı Tom Heinsohn’a devrediyordu…
NOT: Aslında bu yazı dizisi, nisan ayındaki “NBA’i değiştiren emek mücadelesi” dizisinin bir tamamlayıcısı. Orada hikayeyi anlatmaya 1964 All-Star boykot girişimiyle başlamıştık. Ancak 1954-64 dönemi ve mücadelenin belkemiği olan sendikanın kuruluş hikayesi de mutlaka anlatılmalıydı. “The Last Dance” sonrası karışan gündem buna mani oldu. Haftaya kaldığımız yerden devam edeceğiz.
- 100 yıl arayla Paris’te iki olimpik dönüm noktası 26 Temmuz 2024 05:27
- Papara baskını ve marka değeri 19 Mart 2024 04:10
- Bozacılar ve şıracılar 12 Mart 2024 04:46
- Beşiktaş'a cüret gerek 05 Mart 2024 04:42
- "Dünümüzü getirin, yarınımızı verelim" 27 Şubat 2024 04:15
- Geriden oyun kurmayı, yarım alanlara sızmayı atla, göğe bakalım 20 Şubat 2024 04:50
- "En eski spor arkadaşları"nın 2024 model çekişmesi 13 Şubat 2024 04:21
- Gerçeğin yumruğu: İşte Türk futbolu bu! 13 Aralık 2023 04:56
- Çalınmış ülke, bölünmüş spor: Filistin 23 Ekim 2023 04:36
- City Football Group-Başakşehir flörtü 09 Ekim 2023 04:00
- Süper Lig, süper sömürü 02 Ekim 2023 04:30
- 'Voleybol Ülkesi' miyiz? 25 Eylül 2023 04:25