‘Ayasofya’nın ibadete açılması’ milletin isteği mi, yoksa...
Fotoğraf: Muhammed Enes Yıldırım/AA
Son haftalarda yoğunlaşan “Ayasofya’nın ibadete açılması” tartışması, Danıştayın “24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etmesi” sonrasında, iktidarın ideolojik-siyasi amaçlarının propagandasına dönüşen bir mahiyet kazandı.
Eğer sorun Ayasofya’nın ibadete açılmasıyla sınırlı olsaydı; “On binlerce camiye bir cami daha eklenmesi gerekli mi değil mi” ya da “Ayasofya’nın müze olmaktan çıkarılmasının yararları ve zararları” tartışılabilirdi. Dahası belki, hükümetin 1934 yılında alınan kararın iptali için başvurusunu daha önce üç kez reddeden Danıştayın ne oldu da şimdi bu üç kararın tersine karar verdiğinin hukuki-siyasi boyutları konuşulabilirdi.
Ancak, Danıştayın kararını açıklamasından birkaç saat sonra Cumhurbaşkanlığının “Ayasofya’nın Diyanete devredildiğini ve ibadete açılacağını” duyuran kararının Resmi Gazete’de yayımlanması ve aynı gün Cumhurbaşkanının TV kanallarında yansıyan konuşması açıkça göstermektedir ki, AKP propagandasının birbiriyle çelişen iki tezi var. Bunlardan birincisi, yapılan işin Ayasofya’nın müze statüsünü ortadan kaldırmadığı, 1934 yılında hukuka aykırı olarak verilmiş bir kararın Danıştay tarafından iptal edilmesiyle ortaya çıkan hukuki durumun hükümet tarafından düzeltilmesinden ibaret olduğu tezidir. Bu teze göre ortada öyle içeride ve dışarıda üstünde tartışılacak ciddi bir değişiklik söz konusu değildir.
YENİ BİR ‘DİRİLİŞ’, ‘FETİH’ VE ‘CİHAT’ ÇAĞININ İŞARETİ Mİ?
Ne var ki asıl amaç ikinci tezdedir. Bu tezi, Erdoğan kendi amaçları olarak Danıştayın kararının açıklanmasından hemen sonra yaptığı konuşmada ifade etmiştir.
Bu konuşmasında Erdoğan, Ayasofya’nın açılmasını sadece Türkiye için değil tüm İslam dünyası, hatta insanlık için yeni bir “diriliş”, “fetih” ve “cihad” çağının müjdesi olarak tarif etti. Ki bu tarif, 86 yılıdır en radikal İslamcı çevrelerin Ayasofya’nın ibadete açılmasına atfettikleri “kutsal amaçları” içeriyordu. Bu çevrelere böylece, “İşte o özlediğiniz çağ açılmıştır, haydi görev başına!” denmiş oldu.
Tabii bu kadar da değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması içinde kimi yerde masala dönüşse de gerek Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un fethiyle ilgili Ayasofya ve etrafındaki, “Şunlar olmuştu” diye anlattıkları, gerekse 1934 yılında Ayasofya’nın müze olması kararı alınmasını “tek parti dönemi” diyerek eleştirirken yaptığı değerlendirmeler, önümüzdeki dönemin “Cumhuriyet değerleriyle hesaplaşma”yı da kapsayan, tarihin AKP gözünden yeniden yazıldığı bir dönem olacağını gösteriyordu.
AYASOFYA’NIN İBADETE AÇILMASI MİLLET ÇOĞUNLUĞUNUN BİR İSTEĞİ MİDİR?
AKP’nin propagandasına bakılırsa Ayasofya’nın ibadete açılması milletin büyük çoğunluğunun 86 yıllık isteğidir. Erdoğan ve Hükümeti, milletin bu isteğini yerine getirmiştir!
Peki bu iddia bir gerçeğe karşılık gelmekte midir?
Bugüne kadar, “Büyük Kudüs Mitingi”, “Filistinle dayanışma” gibi kalabalıkların katıldığı, “dini-İslami içeriği yoğun” mitingler yapılmıştır. Ama bugüne kadar “Ayasofya ibadete açılısın” talebiyle büyük kalabalıkların katıldığı bir miting ya da başka türden bir etkinlik yapılabilmiş değildir.
Ama bugüne kadar çeşitli vesilelerle Ayasofya’nın önünde toplanıp orada namaz kılarak “Ayasofya ibadete açılsın” denilen gösteriler yapılmıştır. Ama bu gösterileri yapanlar, 1960’lı, ’70’li yıllarda “İlim Yayma Cemiyeti, MTTB, Komünizmle Mücadele Dernekleri, Yeniden Milli Mücadeleciler ...gibi tamamen ideolojik amaçlarla organize olmuş çevreler olup, son yıllarda bu talep bazı tarikat çevreleri, Alperen Ocakları gibi çevreler tarafından dile getirilmektedir. Kaldı ki daha son yerel seçim kampanyası sırasında bile Erdoğan; “Ayasofya ibadete açılsın” diyenlere; “Sultanahmet’i bir doldurun ondan sonra ona bakarız. Bu oyuna gelmeyelim. Bunların hepsi tezgah. Bu namussuzlar böyle dedi diye biz adım atmayız” diyerek çok sert biçimde yanıt vermişti!
AYASOFYA’NIN İBADETE AÇILMASINI VATANDAŞ NASIL GÖRÜYOR?
Aradan sadece bir buçuk yıl geçtikten sonra nasıl oldu da “bu oyun”, “bu tezgah” denen talep şimdi, “Milletin 86 yıllık özlemine dönüştü?” sorusunun yanıtı var elbette ama bunu başka bir tartışmaya bırakıp, güncel bir araştırmanının “Ayasofya neden ibadete açılmak isteniyor?” soruşturmasının yanıtına bakalım.
Ayasofya’nın ibadete açılması kararı tartışmaları sürerken Metropoll Araştırma’nın Kurucusu Özer Sencar’ın, “Türkiye’nin Nabzı-Haziran 2020” raporuyla ilgili değerlendirmelerine bakalım.
Metorpol’ün araştırmasına göre, “Ayasofya’nın ibadete açılması konusunun bugünlerde gündeme getirilmesinin amacı sizce nedir” sorusuna katılımcıların yüzde 43.8’i “Ekonomik krizin konuşulmaması için gündem değiştirmek” yanıtını vermiş.
Yüzde 29.5’i “Müze haline dönüştürülen caminin tekrar cami haline dönüştürülmesi” derken, yüzde 11.7’si “İktidarın erken seçim öncesi kullanmak istediği ve etkili olacağını düşündüğü bir argüman üretmek” yanıtını vermiş!
Yani araştırmaya katılanların sadece yüzde 29.5’i iktidarın Ayasofya’yı cami olarak kullanmak için konuyu gündeme getirdiğini düşünürken, diğerleri ise, iktidarın kendi siyasi amaçları doğrultusunda istismar etmek için Ayasofya’yı kullandığını düşünüyor.
Araştırmanın Sencar tarafından tweetlenen bölümünde, “Ayasofya’nın ibadete açılması”nın “milletin isteği” olup olmadığına doğrudan bir yanıt yok. Ama verilen yanıtlar gösteriyor ki, en azından soruşturmaya katılanların yüzde 55.5’i sorunu iktidarın istismar etmek için gündeme getirdiğini düşünüyor.
Demek ki ülkede, sadece CHP, İyi Parti, SP, Deva ve Gelecek Partisi iktidarın Ayasofya’yı halkın taleplerini yerine getirmek için ibadete açtığını düşünüyor!
Tartışmayı yarın seçim, iktidarın amacı ve siyasi hedefiyle bağlantıları açısından ele alacağız.
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44
- Ülke ve halkın sorunlarını çözmeyen iktidar yeni suç ve cezalar ihdas ediyor 13 Kasım 2024 04:58
- Sermaye ve emek güçleri arasında sert mücadeleler dönemi! 10 Kasım 2024 04:46