Son kez seçim üzerine
Fotoğraf: DHA
Burjuva muhalefet saflarından hâlâ seçim sesleri yükseliyor. Bir “erken seçim” beklentisi hiç azımsanacak gibi değil. Herhalde AKP’nin kaybedeceği bir seçime “evet” diyebileceğini ummak istiyor.
Oysa Barolar Yasası yeni geçti. Az önce muhalif iki TV kanalına, bir sonraki adımın kapatma olacağı 5 günlük karartma gelmişti. “İhanet” denerek, M. Kemal ve kabinesinin müze yapma kararı kaldırılarak Ayasofya cami olarak kullanıma açıldı. Ve sırada kıdem tazminatı var. Dayatma dayatma üstüne. Rejim atakta!
Bu “tek adam yönetimi”nin, terse dönüp geri adım atacağı ve devrilmesinin yolunu açarak, seçim kararı alacağı ciddi ciddi dillendiriliyor!
Baro düzenlemesinden ders alınmıyor: Yeni yasayla, İstanbul Barosunda 4 bin üyeye bir delege düşerken, ancak Gümüşhane ile birlikte “Bölge Barosu” olabilmiş Bayburt’ta 20’den az avukata bir delege ihsan ediliyor.
Bahçeli Seçim Yasası’nı gündeme getirdi. Baro Yasası’nı bu kadar “demokratik” hale sokan AKP-MHP ittifakı, Seçim Yasası’nı niçin “Mühürsüz zarfların geçerli sayılması”nı aratacak kadar “demokratikleştirmesin”? Bir ilkokul öğrencisi bile, atak ve dayatmalarını izleyerek, faşizmi kurmakta olan ittifakın ancak bu tür bir seçime “olur” vereceğini kolaylıkla görüp söyleyecektir. Ancak burjuva muhalefet anlaşılmaz biçimde seçim de seçim havasında!
Anlaşılmaz dediysek, bal gibi anlaşılıyor. Bir, fazlasıyla devletçi bu muhalefet. Devletin bekasına AKP-MHP ortaklığından az önem vermiyor. Tekelci para-babalarının devleti deyip geçemiyor; büyük ortak “Ben kurdum” diye övünüyor! İki, kendileri de tekellerin partileri ve halkın ihtiyaç duyduğu kadar değil, ancak bu sömürgenlerin onaylayacakları kadar bir demokrasi istiyorlar. Yine halkın değil, mali sermaye ve tekellerin iradesi geçerli olsun diye halkın önünü açmaktan çekinip kaçınıyorlar. Halkın mücadelesinin önünü açarlarsa, bu mücadelenin, kendileri de dahil, tekellerin egemenliğini silip süpürebileceğinden korkuyorlar. O nedenle halkın kendi kavlince siyasete ve siyasal mücadeleye müdahale etmesini hiç arzulamıyor, böyle bir müdahalenin önünü açacak tek adım atmıyorlar.
Sokağa bunun için karşılar, çünkü sokak halk demektir. Sokaklarda olan halktır. İşçilerdir, emeğiyle geçinmeye çalışan geri kalan emekçilerdir. Burjuvalar kolay kolay sokakların taşlarına ayaklarını değdirmezler. Saraylarına değilse, malikanelerine, gösterişli salonlarıyla zengin mutfaklı evlerine çekilmişlerdir.
Ama işte bu sokaklara doluşmuş, fabrikaların, işyerlerinin, ofislerin çalışanları, işçi ve emekçiler ve kendi talepleriyle zengin mahallelerinin lüksünü sarsan mücadeleleri olmadan, tarihte ciddiye alınır bir değişiklik gerçekleşmemiştir.
Üst sınıf ve tabakalar arasında çıkar ve görüş ayrılıkları, yaklaşım ve tutum farklılıkları yok mudur? Vardır. Koç’la Sabancı örneğin, kendi aralarında rekabet halinde oldukları gibi, Limak ve Kalyon gibi yeni yetme tekellerle anlaşmazlık ve çekişme içindedir. Siyaseten de öyle; CHP ve İP’nin program ve tutumları AKP ve MHP’ninkiyle uyuşmuyor ve aralarında mücadele olması anormal değil. İşçi ve emekçilerin çıkarlarıysa hiçbiriyle uyuşmuyor. Ancak güncel olarak halka karşı atakta olan, hükmeden ortaklık. Tek adam rejimi. AKP-MHP birlikteliği.
Zayıflıyor, ancak hem zayıfladıkça düşmemek için ataklarını sertleştiriyor. Devlet ve sopa da elinde ve muhalefetin gücü pratik olarak üstesinden gelmeye yetmiyor. Böyle gider de muktedir ittifakın zayıflaması sürerse yeter hale geleceğini ve “Eninde sonunda ortaya gelecek sandık”ın sonu olacağına inanıyor. Ama muktedirlerin yenilgisine yol açacak böyle bir sandığın ortaya konmayacağını görmek istemiyor!
Uyanması ve görmesi şart oysa: Seçim sistemi vb. olarak bugünkü koşullarıyla sandığın ortaya gelmesi bile halkın siyasete müdahalesine bağlıdır. Eğer sandık hiç kurulmayacak ya da örneğin Bağcılar ve Rize ile Beşiktaş ve İzmir’de kullanılacak oylar eşit sayılmayacaksa, muhalefet yüzde yüz emin olmalıdır ki, bu, halkın siyasete katılarak ağırlığını koyması ve sokaklara inme dahil mücadelesiyle olacaktır.
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50
- Bahçeli, MHP ve terör... 17 Ekim 2024 05:43
- CHP ile nereye kadar? 15 Ekim 2024 05:11
- Sadece İsrail mi terörist? 08 Ekim 2024 04:51
- İsrail’le uzlaşıp anlaşma mı, mücadele mi? 06 Ekim 2024 03:57
- Haydut başı: Amerikan emperyalizmi 01 Ekim 2024 05:02