16 Temmuz 2020 00:40

Suriye seçimine giderken

Suriye'den genel cadde görüntüsü

Fotoğraf: Hediye Levent

Paylaş

Suriye 19 Temmuz’da parlamento seçimleri için hazırlık yapıyor. Aslında seçimin nisan ayında yapılması gerekiyordu ancak malum korona salgını… Seçimler temmuza ertelendi.

Neredeyse 10 yıllık yıkıcı ve kanlı bir savaşın ardından yapılan seçimler herkesin gündeminde. Ancak insanların heyecanlı veya tamamen duyarsız olduğunu söylemek zor. Katılımın ne oranda olacağını, hatta yeni meclisin profilini kestirmek oldukça güç.

Seçim ile ilgili birçok kişi “Bu seçim Suriye tarihinin en kritik seçimi olacak” diyor.

Suriye’deki gidişat sadece Suriyelilere veya Suriye Parlamentosuna bağlı değil elbette. İşin içinde ABD var, Rusya var, Türkiye var, İran var, Suudi Arabistan dahil çok sayıda Körfez ülkesi var. Ancak Suriye içinde yapılabilecek, yapılması gereken çok şey de var.

Suriye meselesinin vekalet savaşı kısmını bir kenara koyalım ve Suriye’nin seçime gitmeye hazırlandığı şartlara, beklentilere, ümitsizliklere bir bakalım;

-Değişim zorunluluğu: Suriye, on yıllarca tek partili sistemle ve olağanüstü hal kanunu ile yönetildi. 2011’de başlayan ayaklanma döneminde BAAS Partisinin tek parti olduğunu güvence altına alan madde anayasadan çıkarıldı, olağanüstü hal kanunu kaldırıldı. Ancak savaş şartları nedeniyle insanların önceliği çok partili sistem değildi. Zaten bütün ülkede savaş olduğu için fiili bir olağan üstü kanunu uygulaması mecburiydi. Hâlâ, bu iki kanuna ilişkin atılan adımlar pratiğe yansımış değil. Çok sayıda yeni parti kurulmuş olsa da bunların teşkilatlanması, kendilerini halka anlatması, muhalefet vs. diyebileceğimiz çapta güçlenmesi kısa sürede sağlanabilecek gibi değil.

Ancak aynı zamanda savaşın yıkımı, ekonomik yaptırımlar, işsizlik, bazı bölgelerde açlık sınırlarını çok aşan yoksullaşma gibi şartlar değişimi de zorunlu kılıyor. Savaş dönemi canıyla, evladıyla, ailesiyle, mal varlığıyla velhasıl her şeyiyle bedel ödeyen insanlar cihatçıların, birçok ülkenin Suriye’deki savaşa müdahalesinin farkında ancak aynı zamanda ülkeyi uçuruma sürükleyen yolsuzluk, işsizlik, yanlış politikalar, tek partili sistemle ve aslında söyleyenlerin bile inanmadığı söylemlerle sorunların yok sayılması gibi sebeplerin de farkında.

Herkes değişimin zorunlu olduğunu söylüyor. Yani görünen o ki, Suriye’de değişim gönüllü değil savaş sonrası şartların getirdiği zorunluluklarla gerçekleşmek zorunda.

-Eski alışkanlıklar, bilindik söylemler: Değişimin zorunlu olduğunu herkes söylüyor ancak parlamento adaylarının ne kadarı durumun farkında? İşte bu konuda insanlar epey şüpheli. Adayların birçoğunun seçim kampanyalarında kullandığı üslup, ülke gerçekleri ile örtüşmeyen üst perdeden vaatleri, hatta kullandıkları cümleler eski alışkanlıklardan kurtulmanın da pek kolay olmayacağını gösteriyor.

2011’e kadar Suriye’de devleti yönetenler karar alırdı, meclis oylardı. Arada birkaç azimli, muhalif, huzursuz ses yükselse de kısa sürede pes ederdi. Ancak yeni meclisin üzerindeki baskı çok çok ağır olacak gibi görünüyor. Yeni meclisin her bir adayının tarımdan eğitime, savaş dönemi kurbanlarından kurumların yeniden yapılandırılmasına kadar her konuda fikrinin, projesinin, çalışma isteğinin olması gerekiyor. Bir Suriyelinin, “İnsanlar artık kahve fiyatı yükseldiğinde bile meclisi hedef alacak. Oy verdiği vekile hesap soracak” şeklinde verdiği örnekte olduğu gibi…

Genel olarak Şam başta olmak üzere birkaç şehir merkezindeki adayların hâlâ durumun pek farkında olmadığını söylemek mümkün. Ancak kırsal bölgelerin adaylarının oldukça gerçekçi, şartların farkında, söylemlerinde dürüst oldukları söylenebilir. Zaten bu adayların çok büyük kısmının bir seçime harcayacak paraları yok. Kampanyalarını imece usulü yürütüyor bir çoğu.

-Gençler öfkeli: Suriye Ortadoğu kültürünün en konsantre yaşandığı ülkelerden biri ve bu kültürde gençlere pek yer yok. 30-40 yaşındakiler hâlâ pek ciddiye alınmıyor, 30 yaşına kadar olanlar zaten çoluk çocuk… Bu seçimde en çok duyduğum ve Facebook gibi sosyal medyada sarkastik mesajlarla en çok gündeme gelen konu da adayların yaşları. Haksız da sayılmazlar. Adayların büyük kısmı 55 yaş üstü. 80 yaş üstü adaylar da var. Ancak Suriye’de büyük bir genç kitle var ve gençler işsiz, gençler yeni bir Suriye istiyor, gençler değişim istiyor, gençler ülkeyi savaşa sürükleyen sebeplere hiçbir katkı yapmadılar ama savaşın doğrudan kurbanı oldular. Kısacası, gençlerin yeni meclise karşı oldukça güvensiz oldukları açık.

-Değişim şart ama bunu kim yapacak?: Suriye, çok kültürlü bir ülke ancak çok sesliliğin ne olduğunu unutalı çok oldu. Mesela, Türkiye’deki Gezi protestoları döneminde kendi çevremde ve buralardaki sosyal medya platformlarında “Protesto böyle de yapılabilirmiş” mesajları ile karşılaştım. Muhaliflik, protesto, bir şeye itiraz ederken yerine yeni bir şey önermek, bir yol haritası belirlemek hatta bakış açısını on yılların resmi söylemlerin kıskancından kurtarıp gerçekçi değerlendirme yapmak bile zaman istiyor.

Herkes Suriye’de değişimin şart olduğunu söylüyor ancak tek tek konu başlıklarına gelindiği zaman bunun nasıl yapılacağı konusunda fikri, önerisi, projesi olan insan sayısı çok az.

Savaş döneminde çok sayıda insanın hayatını kaybetmesi ve Suriye dışına çıkması bu durumu daha da kötüleştiriyor.

Velhasıl Suriye, yeni parlamentosunu belirlemek üzere pazar günü sandık başına gidecek. Yeni meclisin önünde dağ gibi bir “Savaş sonrası bir ülkenin yeniden ayağa kaldırılması” dosyası duruyor.

Sokaklarda renkli ve bol fotoşoplu fotolarıyla posterleri asılı olan adayların ne kadarı bu sorunla baş edebilecek durumda, belirsiz.

Ülke şartlarına ve halkın açıkça konuştuğu beklentilere rağmen yeni meclis maddi şartları iyi, kişisel imkanları ile oy satın alabilecek, kampanyalar yürütebilecek insanlardan oluşabilir elbette. Suriyeliler seçimi değil seçimle belirlenecek olan yeni meclisin profilini merakla bekliyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa