17 Temmuz 2020

Korona Günlerinde Fotoğraf deneyimi

Fotoğraf: Ayşegül Yılmaz

Benim de editörleri arasında olduğum KGF (Korona Günlerinde Fotoğraf) proje çalışmaları temmuz ayı itibariyle sonuçlandı. Yaklaşık 4 ay süren editörlü çalışma deneyimi bizlere çok şey öğretti. Hem katılımcı fotoğrafçılar hem de editörler bilgi birikim ve deneyimlerini paylaştılar. Bir yanıyla da eğitim oldu.

Bu vesileyle bir değerlendirme yaparsam;

Katılımcıları genel itibarıyla iki gruba ayırabiliriz. Kimi photoshopa dahi karşı olan belgesel fotoğrafçılar, diğer yandan sanat düzeyinde projeye katılan kavramsal fotoğrafçılar.

Kimi uzun yıllar fotoğrafa emek veren, projeli çalışmalara katılmış olanlar ve fotoğraf dünyasında bilinen arkadaşlar, diğer yandan fotoğrafa yeni başlayıp kendilerini geliştirmek isteyenler: Buluştular.

Katılım süresi dolduktan sonra “Bu proje ne zaman başladı? Bilsem ben de katılırdım” diye hayıflananlar da oldu.

Yine katılımcılar toplumsal iş bölümünde değişik meslek alanlarına sahiptiler. Emekliler de vardı, öğrenciler de. Gelişmiş fotoğraf makineleriyle katılanlar da, cep telefonlarıyla çekenler de vardı.

Peki eksik yok muydu?

Bana göre çalışmanın hazırlığı, duyurusu, temposu ve teknik çözümleri gayet başarılı oldu. Katılımcıların sosyal durumuna baktığımızda eksikliklerden bahsedebilirim. Örneğin inşaat işçisi, temizlik işçisi, AVM çalışanları, fabrika işçileri ve çalışan kesimin içeriden yansımalar eksikti diyebilirim. Aslında bu durum salt bu projeyle ilgili değil, ülkemiz fotoğraf dünyası için de bence bir sorun. Doktor, memur, belki işveren, esnaf… Hepsi orta ve üst sınıfı temsil eden kesimden. Ama toplumun alt katmanından ne kadar temsiliyet oldu tartışılır. Hem organizasyonda hem de katılımcılarda özellikle kadın erkek oranında denge kurulmuştu.

Organizasyon ekibine gelince;

Böyle büyük bir proje için bu başarının bir nedeni de çoğu ömrünü ülkenin fotoğraf dünyasında geçirmiş, usta fotoğrafçıların bir araya gelmesindendir. On dokuz çağrıcı (Web sitesinden isimlerini öğrenebilirsiniz) isim de kendi alanlarında yıllardır tanıdığımız, bildiğimiz kişilerdi. Editörlerin seçimi ve teklif götürülmesinde birtakım öncelliklerin olması (Kadın ve erkek editörlerin temsiliyetleri) deneyim bilgi ve birikimlerinin olması önemliydi. Özellikle yalnızca fotoğrafçılar değil, görsel sanatlar alanında yazan, çizen, eleştiren akademisyen, sanat kuramcısı, yayıncı ve fotoğrafa kafa yoran kişilerin de olması teorik arka planı yüksek bir kalite sunmuştur. Editörlük alanında uzman olanlar da, ilk defa editörlük yapanlar da bu büyük projede birleşti. Fotoğrafa yaklaşımları ve bakış açıları değişik ama kolektif çalışmaya uyum sağlayan bir ekip oluştu. (Yine web sitesinden isimlerine ulaşabilirsiniz)

Teknik ekip ise en zor olanları kolay kılmayı başardı. Bilgisayar ve sosyal medya organizasyonu, katılımcı ile editörlerin paylaştırılması, aradaki haberleşme ve Driver’ın sorunsuz kullanımı gibi müthiş iş bölümü harikaydı. (İsimlerine yine web sitesinden ulaşabilirsiniz.)

Para pul ilişkileri;

Paranın adının geçmediği, organizasyondan, editörlerine ve katılımcılarına para muhabbetinin olmadığı bir kolektif çalışma. Temel ihtiyaçları (site masrafları falan) organizasyondan bazı arkadaşlar kendi arasında gönüllülük temelinde hallettiler.

Sadelik ve şeffaflık

Katılımcıların tüm fotoğrafları ister tekil, ister proje olsun herkesin ulaşımına açık. Herkes birbirinin fotoğraflarını inceleyebilir.

Editör mektupları

Aslında ayrı bir başlık altında değerlendirilmeli. 100’e yakın editör mektubu ki çoğu ufuk açıcı birer metin. Başvuru kaynağı, aslında fotoğraf üreticilerinin baş ucu metinleri niteliğinde. Ayrıca editörlerin eklediği kaynaklar önem teşkil ediyor.

Sonuç olarak;

Bana göre günah ve sevaplarıyla korona günlerinde yapılabilecek çok katılımlı fotoğraf çalışması oldu diyebilirim. Birçok ülkede müzeler kanalı ile yapılan benzer çalışmalar olduğunu biliyorum. Onların sonuçlarını görmedim ama içerik ve çalışma biçimi olarak kendine özgü bir korona günlerinde fotoğraf deneyimi ortaya kondu. Türkiye fotoğraf dünyası yeni isimlerle ve yeni bir deneyimle bir adım atmış oldu. Şimdi bu birikimlerin kalıcı bir albüm, fiziki bir sergi konusunda neler yapılabileceğinin olanaklarının araştırılması olanakların değerlendirilme zamanı olduğunu düşünüyorum.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et