Yaşayan bozkır

KATLANAN KARANLIK

Her gün karanlığa bir karalık daha ekleniyor. Karardıkça kararan/karartan karalıklar. Üst üste bindikçe, geçtikçe iç içe katlanan. Katlandıkça kendi içinde boğulacak olan.

PATLATILDIĞINDA

Renk renk kıvılcımlarıyla aydınlatıyor olsa da karanlık gökyüzünü, hiçbir havai fişek soğutamaz artık yüreğimizi. Art arda patladığında. Patlatıldığında çılgınca.

ÇIĞLIKLARLA

Ne zamandır susuyoruz. Susturduklarından. Sessizliğin sesine kulak verin o zaman. Uzayan sessizliği çığlıklara dönüştürecek olan.

YAŞAYAN BOZKIR

Bozkır, güneşte nice kavrulursa kavrulsun, nice ezilirse ezilsin yeşerdiği/yeşereceği günlerin geleceğini bilir. Tolstoy’un Hacı Murat romanının girişinde betimlediği gibidir bozkır. Bozkırdan geçen bir arabanın tekerleği altında ezilen deve dikeni, araba geçip gittikten sonra boylu boyunca serildiği kıraç toprağın üstünden başını kaldırarak gökyüzüne doğru dikilir. Ezilmeyen/ezilemeyen deve dikeni. Sürdürmek için bozkırı.

YALANCI RÜZGAR

Yükselen beton blokların gökyüzünü kapattığı sokaklarda rüzgar esmiyor şimdi. Yaprak kalmasa da yaprak kımıldamıyor dedikleri. Yalnızca beton bloklar arasına sıkışan kalabalıkların yalancı rüzgara gebe soluklarının esintisi. Kurtarır mı kenti?

İÇERİDEYİZ

Kaça kaç bir odadayız bilmiyoruz. Baktığımız aynı dört duvar. Perdeler çekik. Pencereler ardına kadar açık. Rüzgar giriyor da içeri, gökyüzü girmiyor.

ŞAİRİN ÖLÜMÜ

Şairlerle yazarlar yaşadıklarımızı yaşanır kılar. Aramızdan ayrılan her biriyle yaşadıklarımızdan bir şeyler eksilir. Yaşatılamayacağından.

SUSUZ

Çölün kum fırtınasından beter bir fırtına altüst etti ortalığı. Yağmur gelmeden. Seli beklemeden.

GÜNÜBİRLİK

Ne geçmiş, ne gelecek. Her şey günübirlik. Geceyle gündüz. Aydınlıkla karanlık. Günübirlik. Yalnız savaşlar sürüyor/sürdürülüyor. Barışsa ateşkeslerle günübirlik.