Allah'tan korkmaz, kuldan utanmaz kapitalistler

Neredeyse unuttuk. Ne bir dikkat ne bir önlem! Hele 3 binlik cezalar olmasa hiç maske takılmayacak.

Oysa uzmanlar sürekli dikkat çekiyor: “Maskesiz dışarı çıkmayın”, “sosyal mesafeyi koruyun”, “zorunlu olmadıkça evden de çıkmayın”…

Lakin hemen hiçbir ülkede devletlerin doruklarındakiler onları dinlemiyor ve tam tersini örgütlüyorlar. Sonra da, her işte olduğu gibi, fatura halka kesiliyor: “Dikkat etseydin!”.. “Neden maskesiz dolaştın?”.. “Sosyal mesafe kuralına neden uymadın?”… Ve gelsin TÜİK’inki türünden rakamlar. Dünyada korona vaka/ölüm rakamlarını küçük göstermeyen ülke yok!

Alın ünlü Trump! Ben maske takmam diye tutturmuş, uzun süre maske takılmasına karşı çıkmıştı. Önlem adına damardan dezenfektan enjekte edin bile demişti. Şimdi maskeyle dolaşıyor mecburen. Ama hâlâ dünyanın bir numarası! Şu dünyayı kimler yönetiyor!

Bir başkası Brezilya’nın faşist başkanı Bolsonaro. Tam deli. Korona Brezilya’ya geldiğinde, uzun süre “Hiç mi grip görmedik?”, “Sıradan bir hastalık, abartmayalım” deyip mitingler düzenledi. Sonra kırım başladı. Kendisi de hasta oldu. Yatıyor. Sıkıldım artık deyip, test yeniletiyor, tekrar pozitif çıkıyor. Yoksa çıkıp dolaşacak. İnsanlıktan zerre nasibini almamış!

İngiltere ve yine nasipsiz Johnson. Önce virüsü serbest bırakıp en dirençsiz olanların ölüp elenmesi için “sürü bağışıklığı” politikası izledi. Yaşlı nüfustan kurtulacaktı. Sonra kendisi de hasta olup pabucun pahalı olduğu anlaşıldığında yarım yamalak önlemler alındı. Hastalar özelleştirmeyle çökertilmiş hastanelere sığmadı. Sağlıkçılara maske ve koruyucu malzeme sağlanamadı. Şimdi Avrupa rekortmeni!

Türkiye farklı değil. Sağlık Bakanı hak etmediği övgülere mazhar oldu. “Türkiye iyi mücadele etti” dendi, propaganda mekanizması iyi çalıştı ve burjuva muhalefeti de etkiledi. Onlar da Türkiye’nin tutumunu olumladı. Ama biliniyor ki, umreden gelenlerin ilk yarısı karantina marantina denmeyip evlerine gönderilmiş, korona en çok oradan yaygınlaşmıştı. Ardından Soylu’yu istifa tiyatrosuna mecbur bırakan iki saat öncesinden ilan edilmiş sokağa çıkma yasağı ve hurra insanların alışveriş koşuşturması geldi. İyi mücadele edilmişmiş!..

Asıl felaket ise “yeni normal” ilanıyla geldi, geliyor. Üretime hiç ara vermeyen bazı gözü dönmüş yönetimli ülkeler bir yana belirli işlerde çalışan işçiler dışında evlere kapanan kapitalist dünyanın çarkları paslanmaya başlayınca, işaret fişeği çakıldı. Artık tamamdı, hastalık inişe geçmişti ve sokağa çıkılabilir, işbaşı yapılabilirdi! Yönetilenlerin aklına az çok yattı; çünkü fabrikalar kapanıp işsizlik patlamış, gelişmiş ülkelerde emeğiyle geçinenlere ölmeyecekleri kadar yardım yapılsa bile bıçak kemiğe dayanmıştı. Eve kapanmanın sıkıcılığı da cabasıydı. Kapitalistlerin propagandası, “artık normalleşebiliriz” olunca, sıkılmış ve geçim sorunu çeken emekçiler de “eh tamam” dediler ve çarklar dönmeye başladı. Ne mesafe ne başkası! Türkiye’de bir dolmuşa 37 kişi biniyor! Otobüs ve metrobüsler daha az kalabalık değil. Fabrikalarda dirsek dirseğe çalışılıyor. İnsanların dikkatsizliğiyle alakası yok. Çark dönecekse başkası olanaksız!

Ama virüs bu, ne kapitalizm dinler ne anlı şanlı burjuva egemenlerin afra tafrası! Yöneten efendiler zaten uzmanlar aracılığıyla “ikinci dalga”nın kaçınılmaz olduğunu bilmiyor değillerdi ve buna rağmen işbaşını zorlamışlardı. Şimdi henüz yaz ortasında “ikinci dalga” mayalanıyor. Amerika, üç gün üst üste 70 binden fazla, 4. gün (20 Temmuz) 67.841 yeni vaka ile şimdiden rekorda. Toplam ölüm 143 binin üzerinde. İngiltere’de “ikinci dalga”da 120 binden fazla ölüm bekleniyor. Almanya’da NRW’de bir fabrikada 1500 işçi birden Korona oldu. Ve bunlar daha başlangıç.

Tümü, kapitalistlerin cepleri para görsün diye. İşlerinden olup karınlarını doyuramaz ve faturalarını ödeyemez olan, çoğu haklarını kaybeden kolları kanatları kırılmış çoktan çalışmaya hazır işçiler çalıştırılıp yarattıkları artı-değere el konarak semirilecek. Kapitalizmin insanlığı bu oluyor!