‘Klişeler’ sizi bu sefer kurtarmaz!
Sermaye partilerinin önde gelenleri, yüksek bürokrasinin sözcüleri ve bu çevrelerin basındaki uzantıları, sıkıştıklarında, herkesin tartışılmaz biçimde kabul ettiğini var saydıkları, “Yargı kararıdır bizim yapacağımız bir şey yok”, “Hukuk böyle emrediyor”, “Meclis milletin iradesini temsil eder”, “Sorunları meşru zeminlerde tartışalım!”, … gibi klişelere sarılırlar.
Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku’ndan Diyarbakır Milletvekili seçilen Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin iptal edilmesi ve seçilmiş, YSK’dan milletvekilliği mazbatasını almış milletvekilleri için mahkemelerin, “tutukluluk halinin devamına” kararını vermesi “klişelerle konuşmayı” yeniden gündeme getirdi.
Tutuklu milletvekillerinin, tutukluluklarının kaldırılması için yaptıkları başvuruya mahkemeler, “tutukluluğun devamına” şeklinde kararı veriyor. Tutuklu 9 milletvekili için de mahkemelerin kararı aynı: “Kanıtların henüz toparlanmamış olması ve sanıkların kanıtları değiştirme ihtimalinin bulunması!”
Karar böyle çıkınca; herkes, mahkemenin kanıtları toplamaya canla başla uğraştığını ama henüz bu sürecin tamamlanmadığını ön koşul olarak sayar. Dahası böyle bir karar, aynı zamanda sanığın da çıkar çıkmaz mahkemenin bir türlü bulmadığı gizli kanıtları değiştireceğini de varsayar. Oysa bu gerekçe bir “klişe gerekçe”dir. Ve çoğu zaman ne kanıt aradığı bile bilinmeden savcılar, böyle bir klişe gerekçeyle, mahkemeden sanığın tahliyesini reddetmesini isterler. Mahkeme de duruma göre savcıya uyar ya da reddeder. Burada gerçeğe yakınlaşmak için tek dayanak mahkemenin bu klişeye evet dememesidir. Ve güvence mahkemenin bağımsız, hiçbir baskı altında kalmadan karar vermesidir.
Ancak bu sefer 9 milletvekili için dört mahkeme heyeti, 9 milletvekili için birden bu “klişe”nin doğru olduğuna karar vermiştir. Ki, bu da, iki seneye yaklaşan tutukluk süresi içinde mahkemenin hâlâ kanıtları toplamamış olmasıdır! Hele bu mahkemelerin, büyük ölçüde siyasal iktidardan bağımsız hareket etmediği şaibesi altında olduğu göz önüne alındığında, klişe kararın aynı zamanda “kanıt toplamayı” cezalandırmaya dönüştürdüğünün de itirafıdır.
Bu sıkışmışlığın diğer bir “klişesi” de, “Sorunları meclis zemininde tartışalım”dır. Özellikle AKP’nin sözcüleri ve milletvekilleri; olup bitenin pek hoş olmadığını, bu kadar milletvekilinin cezaevinde tutulmasının “normal” karşılanamayacağını söyleyerek yanma yakınmadan sonra, “yemin etmeyerek”, “meclis faaliyetine katılmayarak” yapılan protestolara ya da vekiline sahip çıkmak için sokağa çıkan halka; “Sorunların çözümünün zemini meclistir. Gelin Meclise girin orda konuşalım” demektedir.
Üstelik de bu klişeyle, “milletvekillerin Meclise sokulmamasını Mecliste görüşelim” demektedir. Yani böylece vekillerin Meclise alınmadığı saklanmakta, “Önce vekiller Meclise girsin ve Meclis zemini konuşmaya uygun hale gelsin ki Mecliste konuşalım” diyenleri dinlemeden bir klişe yineleniyor: “Sorunların çözüm zemini Meclistir. Önce Meclise gelin ki konuşalım!”
Bu klişelere eklenen bir başka klişe ise; “Biz ne yapalım anayasa böyle istiyor. Gelin anayasayı değiştirelim her şey düzelsin!” içerikli olanıdır. Birkaç gündür Cumhurbaşkanı ve Başbakandan başlayarak AKP önde gelenleri, bu krizi bir anayasayı değiştirme şantajına dönüştürmek istemektedirler. Cumhurbaşkanı buna “fırsata dönüştürme” diyor. AKP önde gelenleri, “Eh, madem vekilleriniz içerden çıksın istiyorsunuz, buyurun bizim yazdığımız anayasayı bir uzlaşı metni olarak kabul edelim; vekillerinizi de çıkaralım” demektedirler.
Peki bu klişeci siyaset tarzı üstünden vekilleri içerden çıkarmanın “anayasa şantajına” dönüştürülmesi sonuç alabilir mi? Bu sefer bunu yapamayacaklardır. Çünkü bu sefer Başbakan ve Cumhurbaşkanının karşısında Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku ve onun halktan yetki almış vekilleri, vekillerine ve haklarına sahip çıkacak bir halk, ülkemizin emek ve demokrasi güçleri vardır.
Bu yüzden de; “Gelin Meclis zemininde konuşalım”, mücadeleyi dışlayan ya da “Anayasayı ver tutuklu vekilleri al” ahlaksız teklifi sökmeyecektir. Sermaye politikacıları artık, gerçeklerden kaçmak ve halk aldatmak için “klişeler”den daha fazlasını bulmak zorundadırlar.
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüksek voltajlı teşvik
Erdoğan-Şimşek programıyla emekçilerin bir ayı daha gıdaya gelen yüksek zamlar ve eriyen ücretlerle geçti. Özelleştirmelerle ihya edilen sermaye gruplarına ise sadece bir ayda ‘üretmedikleri elektrik’ için 1 milyar lira teşvik verildi. Sanayi patronları da çalıştırdıkları her kadın işçi için devletten artık daha fazla teşvik alacak.
Evrensel'i Takip Et