Komplo teorileriyle yaşıyoruz!

Başakşehir ipi göğüsledi. Hiç kimse, “Şu takımın performansı Başakşehir’den daha iyiydi ama federasyon ve hakemler tarafından gadre uğratıldıkları için yarış dışı kaldı” diyemez. Ama diyenler var…

Başakşehir’e hakkını teslim edemiyor, türlü komplo teorileriyle kendilerince duruma “açıklık” getirmeye çalışıyorlar hâlâ. Başakşehir kazanınca bir anda tarihin en lekeli sezonu oldu. Madem öyle, bunu fark ettiğiniz anda kanıtlarınızı ortaya koyup çekilseydiniz ligden. Başakşehir şampiyon olduktan sonra mı anladınız kirli olduğunu?

Kendileri kazansaydı hiç kuşkusuz “pırıl pırıl” bir sezondan söz edecektik!.. Bizde böyledir. Kazandıysan, bunu elbette alnının teriyle başarmış ve sonuna kadar hak etmişsindir. Kaybettiysen, illaki birilerinin tezgahladığı kirli oyunların kurbanı olmuşsundur…

Mevcut tabloya bakıp tüm sezonu kapsayan ayrıntılı sorgulamalara girişmek, öz eleştiri yapmak ve yaşananlardan ders çıkarmak akıllara gelmez. Gelmez, çünkü bunları yapabilmek bilgi gerektirir. Bilgi yetersiz olunca, eksiklerini, yanlışlarını, hatalarını fark edemez, neleri yapamadığını bilemezsin. Başarılı olanları lekelemeye çalışarak kendini kandırır ve avutursun ancak. Hem bu çok daha kolay ve kullanışlıdır. Başarısızlığa mazeret uydurup taraftarlarının gönlünü almanın yolu da budur…

Başakşehir, endüstriyel futbolun temel motivasyon aracı olan rantı hedef bellemiş bir proje takımı. Bir şirket. Aynı zamanda yönetimindeki siyasi kimliğe sahip kişilerle iktidar partisinin yeşil sahadaki temsilcisi konumunda adeta. Maddi rantın yanı sıra özellikle Avrupa kupalarında elde edilecek başarıları, olumlu toplumsal atmosferin sağlayacağı fırsatla siyasi ranta tahvil etmek de kuşkusuz Başakşehir’in hedefleri arasında.

Varlığını ancak sahada elde edeceği başarıların getireceği parayla sürdürebileceği de başka bir gerçek. Hiç kimsenin gücü, kendi kaynağını üretmeyen bir Süper Lig kulübünü ayakta tutmaya yetmez. Şirkete/kulübe zengin ortak arayışı da bu yüzden. Yüksek bütçe gerektiren sert rekabet ortamında işlerin ne yönde gelişeceği hiç belli olmaz. Bu anlamda Başakşehir’in risk göğüsleyebilme potansiyeli çok sınırlı. Geleceği de oldukça flu…

Arkasındaki siyasi gücün Başakşehir’e ekonomik anlamda ciddi ayrıcalıklar sağladığı ortada. Söz gelimi, birtakım beklentilerini gerçekleştirebilmek umuduyla iktidarla yakın ve iyi ilişkiler içinde olma stratejisi izleyen bazı kurumlar, seyircisi ve dolayısıyla hasılat geliri en az takımlardan birisi olmasına karşın Başakşehir’e sponsorluk yapmaktan hiç imtina etmediler. Buna karşılık Başakşehir yönetiminin kulübün ekonomik kaynaklarını, -özellikle transfer konusunda- ülkenin futbol gerçeğine uygun ve verimli bir şekilde kullandığını da söylemek lazım. Kurulduğundan bu yana yakaladığı istikrar ve ligi her zaman ilk 4 takım içinde bitirmesi (bu sezonki şampiyonluktan önce iki 2.likleri, bir 3.lükleri, iki de 4.lükleri var), teknik olarak doğru stratejiler izleyip doğru hamleler yaptıklarının göstergesi.

Başarıyı tümüyle kulübün arkasındaki siyasi güçle ilintilendirmek sığ bir bakış açısı. Siyasi güç en fazla belli oranda ekonomik kaynak yaratmada rol oynayabilir, saha içine etki edemez. Öyle olabilseydi benzer hedeflerle Ankara’dan futbol piyasasına sürdükleri Osmanlıspor’un 2. lige kadar düşmesine izin vermezlerdi…

Başakşehir’in saha içinde korunup kollandığına dair belgesi, kanıtı, duyumu olan elbette bunu ortaya koymalı. Ama bir kanıt olmadan işkembeden sallamak, başarısızlık karşısında mazeret üretme çabasının yeni bir örneği olmaktan başka bir anlam taşımaz…

Şampiyonluğu; siyasi gücün, federasyonun, MHK’nin koruyup kollamasıyla ilişkilendirenler, kendilerine bakmalı ve yaş ortalaması hep 30 civarında olan bir kulübün ligi yıllarca domine edebilmesinden utanmalılar.

Lafa gelince mangalda kül bırakmayanların, sahadaki acizliklerini birtakım güçlere gönderme yaparak ya da başkalarını lekelemeye çalışarak gizlemeye çalışması, defolu futbol kültürümüzün onulmaz bir gerçeği…

Şimdi yapılacak iş belli… Başakşehir’i kutlamak ve sonunda şampiyonlukla taçlandırdıkları 6 yıllık istikrarlı saha içi performanslarından gereken dersleri çıkarmak…