30 Temmuz 2020

Kabza’daki el ve çemberi yarmak!

Ali Erbaş | Fotoğraf: DHA

O el, Erbaş’ın eli değil; Erbaş da Halife Sultan’ın Osmanlı Şeyhülislamı! Askeri feodal imparatorluk bir kez daha canlandırılamaz şekilde tarihe karıştı. Onu, Erbaş’ın “din adına” lanet yağdırdığı, A. Kekeç’in “heykellerini söküp benzinle yakabilirsiniz” dediği insanlar yıkmadılar. A. Hakan ile A. Selvi gibi ‘ilişik gazeteci’lerin de ulu hakan bildikleri Osmanlı sultanlarının, yıkım mimarlarıyla işbirliği sonlarını getirdi. Tarihte yaşanılanlar, aynıyla geriye getirilip aynı haliyle yeniden yaşanamıyor. Kapitalist emperyalizmin büyük güçlerinin dünya hakimiyeti için dünyanın dört bir yanında sürdürdükleri pazar ve etki alanı mücadelesinde, Osmanlı’yı, bugünün fetih ordularının başında yeniden diriltmek mümkün değil. Ama, yakın ‘çoğrafya’nın daha güçsüz devletlerine karşı askeri güç gösterisi yapıp tehditler savurmak, kargaşa yaratıp alan kapmak için birilerine yedeklenmek illaki şart değildir. En taze askeri eylem, Azarbaycan’a tatbikat birlikleri göndermek. Havuzcular başlık attı, TSK Kafkaslar’da!

Ne ki, dünya arenasında, Akdeniz’de, Karadeniz’de başkaları da var ve belirleyici olan hep olduğu üzere güç ilişkileridir; geri adım attırma güçleri devredeler.

Kılıç gösteren, “hutbe okuyan” değil, “yola devam!” buyruğu çıkarandır. Kılıç, polis jopu, sosyal medya yasağı, grevcileri ‘derdest’, kadınları yerlerde sürükleme, kadına yönelik cinayet ve şiddete yasal onay, köylüleri jandarmaya dövdürme, içeriye ve dışarıya çalım; “kılıç hakkı!” övünmeleriyle fanatik devşirme, başarıya susamış şoven milliyetçileri harekete geçirerek linç ve gasp iktidarını ayakta tutma ve sürdürme; satın alınabilir olanları satınalma, direnç gösterenleri zor ve zorbalıkla sindirme; iktidar ve yönetim politikasının özeti budur.

“Şimdi değilse ne zaman, Sen değilsen Kim?​” diye inleyen Yeni Şafak Yönetim Kurulu bşk.nının “hilafet” çağrısı, kıyamdan, cihad’dan, fetih’den, gaza’dan bahisle Mağrip’e, Kafkaslara, Balkanlara bakıp iç geçirenlerin “Kılıç hakkı!” söylemini 2020’lerde yeniden diriltmelerini takiben geliyorsa, “deli saçması” diyerek geçmek, toplumu köleleştirici ilizyonun birkaç on milyon insanı uyutma gücünü hafifsemek olur.

Küçümseyenler aldanırlar. Gücün iktidarı ve yalanın gücü küçümsenemez.  Kılıç, Takke, Kravat ve Hendy’lerin aynı bedenlerde biraraya geldiği dönemdeyiz. Taksim Meydanı’na cami dikenler Kadıköy’ü işgale hazırlanıyorlar. Din bezirgânlığıyla faşist milliyetçilik tarihte olduğu üzere günümüzde de halkları kırıma sürükleme potansiyeliyle büyük tehdit olmaya devam ediyor. Hafifsemek değil, daha etkin mücadele gerekir.

Yatıp kalkıp “toplumsal uzlaşma”dan sözedenler, aldatıcılardır: Kapitalist ve tekelci burjuva barbarlığı karşısında örgütsüz, savunmasız ve mücadelesiz herhangi hak elde edilemez, ilerlenemez, zorba durdurulamaz. Fiili zorbalığı yasal uygulamaya dönüştürenler yasalar aracıyla durdurulamazlar. Kadın katline buyruk çıkaran ortaçağ fanatiklerinden beter kanun uygulayıcılarla, ölmemek için direnen kadınlara karşı imha kuvvetlerini harekete geçirenlerle, taleplerini seslice duyurmak isteyen gençlere “dünyayı dar etme” cephesiyle uzlaşarak siyasal hak ve özgürlükler elde edilemez.  Günümüzde yaşanan kültürel, sosyolojik, politik ve ideolojik bir kırımdır. Daha beterini yaşamamak için, sermaye düzenine teslimiyet örgütçülerinin yalanlarına kanmamak, fabrika ve işyerlerinde, emekçi semtlerinde, okullarda ve diğer yaşam alanlarında örgütlü birlikler oluşturup mücadeleye yönelmek şarttır.

Saray iktidarı sözcüleri, gelişiyoruz, kalkınıyoruz, refaha ulaşacağız, birlik olalım, bölünmeyelim, devetimize güvenelim ve sahip çıkalım söylemiyle çembere alma, CHP ve burjuva muhalefetin diğer partileri,  “bize güvenin ve bizi destekleyin, seçim sandığında iktidarı değiştirip aydınlığa çıkalım!” diyerek yanıltma ve beklentiye sürükleme politikasını sürdürüyorlar. 

Saray iktidarı içeride ve dışarıda feth etme; sindirme ve teslim alma politikası izliyor. Ve burjuva muhalefet,  uzlaşı ve edilgenliği öneriyor. İşçiye, kadına, köylüye, gence, Kürt’e, Alevi’ye, Arap “sığınmacı”ya çıkış yolu olarak gösterilen, sermaye fraksiyonlarının en gaddar ve saldırgan olanıyla kapitalizmin şimdilik daha uysal sürdürücüleri olan fraksiyonları arasında seçim yapmalarıdır!

Sistem böylece sürüp gidebilecek; sermaye partilerinin birbirleriyle barışçıl ya da çatışmalı işbirliğiyle halk kitleleri sömürü koşullarında tutulabileceklerdir. 

Halk kitlelerini burjuva alternatifler arasında gidip-gelmeye mahkum tutma politikasıdır bu. Kapitalizmin bataklığından çıkış olanağının görülmemesi, burjuva alternatifler dışına çıkılmaması ve proleter ve emekçilerin kendi sınıf partilerinde örgütlenerek alternatif yaratmamaları için, yeni duvarlar örme, yeni barikatlar oluşturma politikası.

Bu düzen partilerini ya da onların “bileşke cephesi”ni merkeze koyarak oluşturulacak bir “alternatif”,işçi sınıfı ve emekçilerin alternatifi olmayacaktır. Saray iktidarının gün gün takviye ile daha yakıcı kıldığı ateş hattında yanmamanın çaresi, işçi, emekçi, kadın-erkek halk kitlelerini güvenle harekete geçirebilir bir devrimci; devrimci sosyalist politikayı ısrarla sürdürmek ve çalışan halkın geniş kesimleri içinde örgütlü güce dönüştürmektir. İşçiler sınıf düşmanını daha iyi tanımalı, kadınlar yüzbinlerle birleşerek öne çıkmalı, genç kitleler zulmün iktidarına boyun eğmemeli, teknolojiyi iyi kullanan gençler, demir mengeneyi kıracak propaganda yöntem ve tekniklerini bulabilmelidirler.

Bunlar olmadan,  CHP’nin sandık politikasının sağlayacağı bir başarı, getireceği özgürlük olmaz.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et