Şirket ahlakı ve kalıcı izolasyon
Fotoğraf: Google Maps
İşçilerin bir kısmında Kovid-19 tespit edilmesi üzerine, Dardanel fabrikası yetkilileri üretim faaliyetinde herhangi bir aksama yaşanmaması için işçilerin 14 gün boyunca karantina altında çalışmaya devam edeceğini ve “çalışanların mesai saati dışında da tarafımızca gözetim altında tutulduğu kapalı devre çalışma sistemi”nin tedbir olarak uygulanacağını açıkladı.
Karantina döneminin ‘evde kal’ması gerekenleri arasında sayılmayan sayısız işçi hiçbir sağlık ve güvenlik önlemi alınmadan çalışmaya devam ediyor. Açık kalması çok zorunlu olmayan bütün işletmelerin geçici kapatılması, işçilerin ücretli izne çıkarılması ve işten atmaların yasaklanması talebine kulak tıkayan iktidarın bakanı böyle bir uygulamanın maliyetinin yüksek olacağını itiraf etmiş, işverenleri kayırmıştı.
O gün işçilerin de evde kalması durumunda ortaya çıkacak maliyeti göze alamayan şirket ahlakı bugün hasta işçilerin karantinaya alınarak çalıştırılması ile faz atlamış oldu. İnsani tedbirleri kardan zarar olarak görenlerin ‘tarafınca’ gözetim altında tutulmanın Dardanel çalışanları için ne anlama geldiğini tahmin etmek zor değil. Ama bunun sonuçlarını sadece Dardanel işçisi hissetmeyecek.
Çünkü bu biçim bir karantina sadece Dardanel insafsızlığı değil. Daha ortada pandemi yokken MÜSİAD’ın, işçilerin aileleriyle birlikte entegre edileceği Milli Üretim Üssü veya İzole Üretim Tesisleri kurmak gibi planları ve girişimleri vardı. Bu tesisler yasa değişiklikleri, cebri sindirmeler, sendikal düzenlemeler sayesinde zaten ağır kayıplar yaşamış olan işçi sınıfının bir bölümünün toplumun diğer kesimlerinden soyutlanması anlamına geliyordu. Ucuz emek gücünün güvencesiz ve örgütsüz istihdamı için gerekli mekansal düzenlemelerin temelleri daha önce atıldı. Pandemi izole üretim tesislerine sağlam bir gerekçe sağlamış oldu. Böylece muhtemel salgın dönemlerinde işçiler zaten yalıtılmış olacağı için bir sağlık sorunu olmayacak, üretim de devam edebilecekti!
Pandemi döneminde izolasyon toplum sağlığı için kuşkusuz en önemli mücadele yöntemi. Ne var ki şirket zihniyetinin son birkaç ayda edinilen tecrübeden çıkardığı sonuç bu süreci kalıcı izolasyon mekanları ve durumları oluşturmaktan ibaret.
Çalışmanın toplu yapılmasının zorunlu olduğu fabrikalarda, bireysel çalışma ile sürdürülebilecek faaliyetlerde ise kişilerin izolasyonu pandemiden önceki ekonomik programların içeriğidir, pandemi bunun hızlandırılması için gerekli egzersiz alanını açmıştır sadece. Yasaları çiğneyerek, tıbbi gözlem kurumlarının vazifesini üstlenerek, işçilerin mesai saatleri dışındaki zamanlarına da el koyarak Dardanel’in gösterdiği refleks ortada şirketin dayanabileceği bir hukuki düzenleme yokken, buna gerek bile duyulmadan ortalama bağlamın oluştuğunu kanıtlar. Meslek okulları, aile konutları, alıveriş alanları, okullar vb. binaları içermek işçileri aynı zamanda boş zaman etkinliklerini de kapsamak üzere aileleriyle birlikte soyutlamak üzere planlanan izole üretim tesisleri ile Dardanel karantinasının ruhu birbiriyle örtüşür.
Özellikle 2. Dünya Savaşı sonrasında en yoksulları; işçileri, işsizleri, siyahları, göçmenleri bir araya toplayarak onlara ayrı bir ortam hazırlayan sosyal konut bölgeleri kentsel sınıfların birbirine karışmadan kendilerine özgü yaşam alanlarında kalmaları esasına göre oluşturulmuştu. Mimar Courbusier’nin bütün Avrupa’da da taklit edilen fabrika evleri bu evlerde yaşayanların ‘temel ihtiyaçlar’ını mahalleden çıkmadan karşılayabilecek bir biçimde yapıldı. İhtiyaçların ‘en temel’de sabitlenmesi İkinci Savaş’taki karne tecrübesinin yoksullar için kalıcılaştırılmasından başka bir anlama gelmiyordu ne yazık ki. Demek ki zaman geçse de şirket bedenine kazınmış siyasi ahlak hiç değişmiyor.
“Binaların, yaşam alanlarının, şehirlerin sağlığımızı ve haleti ruhiyemizi etkilediği bilinen bir gerçek. Beynimizin hipokampal bölgesindeki kimi hücreler, bulunduğumuz yerdeki geometrik ve alan düzenlemelerine uyum sağlamaktadır. Mekanı yaratan insan beyni, yarattığı mekan ile kendisi de yeniden şekillenmektedir” diye not düşüyor Dr. Zeki Gül 9 Mayıs tarihli, Mimari ve Sağlık başlıklı yazısında. Sonra devam ediyor ‘Diyarbakır’daki, Cahit Sıtkı Tarancı evini hatırladım. Bahçeli, her biri özel bir balkon ile iç avluya açılan odalar: Görmüş geçirmiş mimari. Kalabalık evler için her oda her salgın anında birer koza.’
Mekan hayatın kabıdır. İzolasyon veya çalışma kampları biçiminde ya da zamanın karantinaya alındığı başka mahallerde insan ruhu da kararır, hayatı da.
Not: Hayatın kararmadığı zamanların erken gelmesi dileğiyle iyi bayramlar olsun.
- Arka taraf! 15 Kasım 2024 04:48
- Kürtler Türkler birbirini sevsin! 01 Kasım 2024 05:02
- ‘Çözüm’süz süreç 25 Ekim 2024 15:05
- Hiçbir şey olmamışsa da bir şeyler oluyormuş gibi çözüm süreci 18 Ekim 2024 05:07
- Yenikapı ruhu 2.0 11 Ekim 2024 04:50
- Kimin yanında, kimin karşısında? 04 Ekim 2024 04:55
- Narin'in katlinden polis cinayetine 27 Eylül 2024 06:05
- İsrail’in kirli savaşı 20 Eylül 2024 06:00
- Narin'in gerçek sırrı 13 Eylül 2024 05:23
- Halaydan büyük meseleler 06 Eylül 2024 05:41
- SETA'dan gelen imdat 30 Ağustos 2024 04:55
- İzmir yangınının anatomisi 22 Ağustos 2024 05:00